Tanıyı
doğrulamak için mutlaka 'mantar muayenesi' yapılmalı" diye konuştu.
Order to confirm the diagnosis 'mushroom examination' should be done, "he said.
Kaynak: kadin.haber3.comHayat da benim bu düşüncemi
doğrulamak istercesine örnekler sunuyor bol bol.
Life offers plenty of examples as if to confirm my oppinion.
Kaynak: blog.milliyet.com.trAyrıntılarda, bütünü gözden kaçırmadan, kendi gerçeğini
doğrulamak anlamına.
Details, without losing sight of the whole, to verify the fact that their own.
Kaynak: haber7.comSahte dijital verileri
doğrulamak için bu alçakça sahtekârlık bile bile yapılmıştır.
Even if this flagrant dishonesty fake made to verify that the digital data.
Kaynak: focushaber.comDeney , bilimsel bir gerçeği göstermek, bir yasayı
doğrulamak veya bir varsayımı kanıtlamak amacıyla yapılan işlem. Deney , orijinal adı
Kaynak: Deney (anlam ayrımı)zaman sınırlaması getirmek ve seviyelerini
doğrulamak adına güçlü amatör oyunculara sertifika vermek gibi yenilikleri beraberinde getirmiştir.
Kaynak: Nihon Ki-inSeri, Cryptidler'in gerçek oluşunu
doğrulamak için çalışan kriptozoolog bir aile olan, Saturdayler'in maceralarını anlatır. Bir diğeri de
Kaynak: The Secret SaturdaysPapanın ana amacı “Hatalar Müfredatı” isimli eserinde takındığı tavır ve durumu
doğrulamak idi zira eserinde rasyonalizm, liberalizm ve
Kaynak: Birinci Vatikan KonsiliTemel fonksiyonları; fiziksel ortamın kullanılabilir olup olmadığını denetlemek, doğru alıcının veriyi alıp işleme koyduğunu
doğrulamak ve
Kaynak: HDLC(sonsuz maymun kuramı nın bir uyarlaması) biçimindeki önermesini
doğrulamak amacıyla bir kafese konulan üç akıllı maymunu konu almaktadır.
Kaynak: Basitleştirilmiş Konuşma DenemeleriTemel varsayımı
doğrulamak üzere ağaç halkaları sayımı (dendrokronoloji ) yöntemiyle gerçek halka yaşları belirlenen yüzlerce örneğin
Kaynak: Radyokarbon tarihleme yöntemiEğer deney veya hesaplamalar açıklayan, bunlar yeterli ayrıntıları bağımsız bir araştırmacı sonuçları
doğrulamak için deneme veya
Kaynak: Bilimsel dergiseleksiyon ile ilgili teorilerini
doğrulamak için, özellikle yapay yaşam alanında çalışmalarda deneysel bir çerçeve içinde kullanılmıştır.
Kaynak: Evrimsel algoritmaHer kesim Bacı ya kendi tezlerini
doğrulamak için bir fırsat olarak bakmış, onu kendi açısından yorumıştır. Türkiye'deki "siyasi çizgi
Kaynak: BacıAnlatılanların hepsinde Delfi kâhinleri ni (Oracle)
doğrulamak istercesine Gigles'in tahtı ele geçirmek gayesiyle sivil bir hamle ile
Kaynak: Gigeselektronik sertifika üretimi ve yönetimi: Nitelikli elektronik sertifikalar, belgeyi imzalayan kişinin kimliğini
doğrulamak amaçlı kullanılırlar.
Kaynak: Kamu Sertifikasyon Merkeziiddiaları
doğrulamak mümkün olmasa da, kuzey Peru , Ayacuchos 'da 9 yaşındaki bir kızı kaçırmaya çalışırken, bir grup tarafından yakalanmıştır.
Kaynak: Pedro LópezMitler, belli bir kültürün sosyal kurumlar açıklamak ve
doğrulamak bunun yanında o kültürün üyelerini yetiştirmek için kullanılmaktadır.
Kaynak: Eşcinsel edebiyatıJeffrey'nin sonucunu
doğrulamak ve bundan sonra izlenecek yolu belirlemek için polis, FSS ile temasa geçti. Buckland, DNA parmakizlemesi
Kaynak: Colin PitchforkÖlçme ve Değerlendirme maliyetleri: Ürünlerin belirlenen standartlara uygunluğunu
doğrulamak amacıyla yapılan faaliyetlerin maliyetleridir
Kaynak: Kalite Kavramıiyi niyet işareti olarak Hare çiçek verir, çünkü (
doğrulamak için tırnak gerekir erkeklerde, kadar Amerika'da 1960'ların sonlarında Robin
Kaynak: Nu pogodiISO'ları
doğrulamak için checksum dosyaları oluşturabilir. Çoklu dil desteği bulunmaktadır. Dijital Ses Oynatıcısı yapılandırması
Kaynak: UltraISOGünümüze kadar ulaşan tarihi deliller bu hikâyeleri
doğrulamak konusunda yetersizdir ve aynı şekilde Glycerius'un ölümü de belirsizdir.
Kaynak: Glycerius