döküntü ne demek?
- 6 sözlük, 7 sonuç.BSTS / Coğrafya Terimleri Sözlüğü
döküntü anlamı İng. debris Alm. Felsschutt Fr. éboulis
Dağ eteklerinde köşeli taşlar ve daha ince öğeli özdeklerin karışımından oluşan yığıntılar.
Dağ eteklerinde köşeli taşlar ve daha ince öğeli özdeklerin karışımından oluşan yığıntılar.
BSTS / Yerbilim Terimleri Sözlüğü
döküntü anlamı İng. detritus Alm. Zerfallstoffe, Schutt Fr. débris, éboulis
Dış etkilerle ufalanmış, parçalanmış, moloz durumundaki kayaç ve canlı kalıntıları.
Dış etkilerle ufalanmış, parçalanmış, moloz durumundaki kayaç ve canlı kalıntıları.
Güncel Türkçe Sözlük
döküntü anlamı
is. 1. Dökülmüş, saçılmış şeyler: "Onlar kendi küfleri, kendi yırtık pırtıkları, kendi döküntüleriyle yaşayabiliyorlar." -Y. K. Beyatlı. 2. Bir topluluktan geri kalmış kimseler. 3. Deniz yüzüne yakın, üzerinde dalgaların çatladığı kaya kümesi. 4. Kâğıtçılıkta üretimin herhangi bir safhasında ıskartaya çıkan, genellikle tekrar hamur durumuna getirilen, yaş ve kuru biçimleri olan kâğıt veya karton artığı. 5. mec. Değersiz, bayağı, ayaktakımından olan kimse: "Meşrutiyete uygun yönetim, yurt hainlerinin döküntüleriyle kurulamaz." -H. C. Yalçın. 6. sf. mec. İşe yaramayan, değersiz, kötü, berbat: "Şoföre önce kentin en döküntü mahallelerinin adını söylediler." -Ç. Altan. 7. tıp Bazı hastalıklarda görülen çıban, leke, uçuk, kızarıklık vb. belirti. 8. coğ. Parçalanan taşların yamaç aşağı kayması, yuvarlanması, etekte birikmesiyle oluşan yer.
is. 1. Dökülmüş, saçılmış şeyler: "Onlar kendi küfleri, kendi yırtık pırtıkları, kendi döküntüleriyle yaşayabiliyorlar." -Y. K. Beyatlı. 2. Bir topluluktan geri kalmış kimseler. 3. Deniz yüzüne yakın, üzerinde dalgaların çatladığı kaya kümesi. 4. Kâğıtçılıkta üretimin herhangi bir safhasında ıskartaya çıkan, genellikle tekrar hamur durumuna getirilen, yaş ve kuru biçimleri olan kâğıt veya karton artığı. 5. mec. Değersiz, bayağı, ayaktakımından olan kimse: "Meşrutiyete uygun yönetim, yurt hainlerinin döküntüleriyle kurulamaz." -H. C. Yalçın. 6. sf. mec. İşe yaramayan, değersiz, kötü, berbat: "Şoföre önce kentin en döküntü mahallelerinin adını söylediler." -Ç. Altan. 7. tıp Bazı hastalıklarda görülen çıban, leke, uçuk, kızarıklık vb. belirti. 8. coğ. Parçalanan taşların yamaç aşağı kayması, yuvarlanması, etekte birikmesiyle oluşan yer.
Tarama Sözlüğü
döküntü anlamı
Bol akan, bol bol dökülen
Bol akan, bol bol dökülen
Türkçe - İngilizce
döküntü anlamı
isim
1) litter
2) rubbish
3) debris
4) waste
5) scrap
6) junk
7) refuse
8) skin eruption
9) rubble
10) detritus
11) fallout
12) heap
13) spoils
14) sweeps
15) dreg
16) excuse
17) residuum
18) tot
sıfat
1) refuse
2) dilapidated
isim
1) litter
2) rubbish
3) debris
4) waste
5) scrap
6) junk
7) refuse
8) skin eruption
9) rubble
10) detritus
11) fallout
12) heap
13) spoils
14) sweeps
15) dreg
16) excuse
17) residuum
18) tot
sıfat
1) refuse
2) dilapidated
Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü
döküntü anlamı
Rüzgar ya da olgunluk nedeniyle dalından düşen meyveler.
Rüzgar ya da olgunluk nedeniyle dalından düşen meyveler.
-Kırşehir
döküntü anlamı
İyi olmayan arta kalan şey
İyi olmayan arta kalan şey
Keban Baskil Ağın Elazığ
döküntü eş anlamlısı
berbat
sf. 1. Kötü: "Eskisinden daha berbat, iyileşmek ne gezer." -M. A. Ersoy. 2. Bozuk: "Yol berbat, toz toprak üstümüze savruluyor." -S. M. Alus. 3. Çirkin, beğenilmeyen: "Sanatta politika ne kadar berbatsa politikada sanat da o kadar iğrenç olur." -B. Felek. 4. Darmadağın, bakımsız, perişan, viran: "Berbat bir han odası." -Y. Z. Ortaç.
sf. 1. Kötü: "Eskisinden daha berbat, iyileşmek ne gezer." -M. A. Ersoy. 2. Bozuk: "Yol berbat, toz toprak üstümüze savruluyor." -S. M. Alus. 3. Çirkin, beğenilmeyen: "Sanatta politika ne kadar berbatsa politikada sanat da o kadar iğrenç olur." -B. Felek. 4. Darmadağın, bakımsız, perişan, viran: "Berbat bir han odası." -Y. Z. Ortaç.
bozuntu
is. 1. Bozulmuş bir şeyin kalan bölümleri, döküntü. 2. Kendinde bulunması gereken nitelikleri taşımayan kimse veya şey: "Taklit mal çıkaran fabrikalar, Hollywood bozuntusu şehirler istemeyiz." -O. S. Orhon. 3. mec. Şaşkınlığa düşme.
is. 1. Bozulmuş bir şeyin kalan bölümleri, döküntü. 2. Kendinde bulunması gereken nitelikleri taşımayan kimse veya şey: "Taklit mal çıkaran fabrikalar, Hollywood bozuntusu şehirler istemeyiz." -O. S. Orhon. 3. mec. Şaşkınlığa düşme.
değersiz
sf. Değeri olmayan veya değeri çok az olan, önemsiz, kıymetsiz, naçiz: "Peki öyleyse neden söz vermeyi değersiz bulmuşuz?" -N. Uygur.
sf. Değeri olmayan veya değeri çok az olan, önemsiz, kıymetsiz, naçiz: "Peki öyleyse neden söz vermeyi değersiz bulmuşuz?" -N. Uygur.
kötü
sf. 1. İstenilen, beğenilen nitelikte olmayan, hoşa gitmeyen, fena, iyi karşıtı: "Hamakat, dalalet ve kötü niyetin bu kadarına söylenebilecek bir şey yoktur." -N. F. Kısakürek. 2. Zararlı, tehlikeli: Kötü adam. 3. Korku, endişe veren: "Yabancının bu kötü kastına yalnız azmimizle karşı koyduk." -R. E. Ünaydın. 4. Kaba ve kırıcı: "Kızına söylemedik kötü lakırtı bırakmamış." -M. Ş. Esendal. 5. Kişi veya toplum üzerinde olumsuz etkileri olan. 6. zf. Aşırı, çok: Kız, oğlana kötü tutuldu.
sf. 1. İstenilen, beğenilen nitelikte olmayan, hoşa gitmeyen, fena, iyi karşıtı: "Hamakat, dalalet ve kötü niyetin bu kadarına söylenebilecek bir şey yoktur." -N. F. Kısakürek. 2. Zararlı, tehlikeli: Kötü adam. 3. Korku, endişe veren: "Yabancının bu kötü kastına yalnız azmimizle karşı koyduk." -R. E. Ünaydın. 4. Kaba ve kırıcı: "Kızına söylemedik kötü lakırtı bırakmamış." -M. Ş. Esendal. 5. Kişi veya toplum üzerinde olumsuz etkileri olan. 6. zf. Aşırı, çok: Kız, oğlana kötü tutuldu.
"döküntü" için örnek kullanımlar
Ciddiye alınmayacak kadar döküntü bir anlayışın bizi güldürmesine izin veren Allah'a şükürler olsun ..
Güldürmesine an understanding that allows us to be taken seriously until the rash Praise be to God ..
Kaynak: haber7.comYan etkiler döküntü, kızarıklıktan daha ciddi durumlara kadar değişebilen alerjik reaksiyonlar şeklindedir.
The side effects rash, redness in the form of allergic reactions ranging from more serious conditions.
Kaynak: hurriyet.com.trBu semtin geçmiş zamana dair çağrışımlarıyla tezat da olsa bugünkü döküntü halini tarihin siyah beyaz fotoğrafı gibi algılamaya yatkındım.
This district is also present contrasting connotations of the past tense form of rash yatkındım to detect, such as history, black and white photo.
Kaynak: dunyabulteni.netSüt içip rahatsızlanan öğrenci için 'bulantı, kusma, karın ağrısı, ishal, ağız ve yüzde şişlik, döküntü ve diğer rahatsızlıklar' gibi seçenekler bulunuyor.
Milk and for ill students 'nausea, vomiting, abdominal pain, diarrhea, dry mouth, and facial swelling, rash or other disorders such as' are options.
Kaynak: risalehaber.comSıklıkla beş yaş altında görülen ateş, döküntü, eksüda tif olmayan konjunktiva l konjesyon, boyun lenf bezlerinde büyüme, ağız içi ve el
Kaynak: Kawasaki hastalığı
Kaynak: Kawasaki hastalığı
Birkaç hafta içinde çok sayıda pembe döküntü meydana gelir, hatta bazen yüzlerce döküntü gövde kollar ve bacaklarda görülür.
Kaynak: Gül hastalığı
Kaynak: Gül hastalığı
Kayalardan, döküntü örtüsünden veya topraktan oluşmuş kütlelerin, çekimin etkisi altında yerlerinden koparak yer değiştirmesine heyelan
Kaynak: Heyelan
Kaynak: Heyelan
dudak arası oluklarda görülmeyen, karşıdan bakınca gövdesi burun olan bir kelebekmiş gibi görünen kırmızımsı döküntü (malar döküntü) olabilir.
Kaynak: Sistemik lupus eritematozus
Kaynak: Sistemik lupus eritematozus
Işığa duyarlı (fotosensitif) alerji k reaksiyonlara yol açıp, UV ışınlarına uzun süre maruz kaldığında deride döküntü oluşmasına neden
Kaynak: Doksisiklin
Kaynak: Doksisiklin
Yanaklarda döküntü başladığı zamanda artık bulaşıcı değildir. İnkübasyon süresi 2-3 haftadır. Ellerde ve ayaklarda eklemler tutulabilir,
Kaynak: Parvovirüs B19
Kaynak: Parvovirüs B19
Ateş ve döküntü yapar. Kızamık bulaşıcıdır, kontrol altına alınmazsa salgınlar görülür. Aşı yla uzun süre koruma sağlanır. Kızamık virüsü
Kaynak: Kızamık virüsü
Kaynak: Kızamık virüsü
Bu döküntü pek yaygın değildir, ancak özgün bir bulgudur. File:Strep throat2010. JPG | 8 yaşındaki bir çocukta streptokok farenjiti vakası.
Kaynak: Streptokok farenjiti
Kaynak: Streptokok farenjiti
Diğer bir durum olarak yüz çevresinde kırmızı plakalar halinde olan döküntü olabilir. Buna “toksik eritem” denir ve tedavi gerektirmeden
Kaynak: Bebek
Kaynak: Bebek
Yan etki olarak güneş ışığından kaynaklanan deride döküntü vb. vakalar ile karşılaşılmıştır. Diğer tetrasiklinler gibi çocuklarda ve
Kaynak: Demeklosiklin
Kaynak: Demeklosiklin
2.5), döküntü, kaşıntı, eritem ve ürtiker, fotodermatoz. Stevens-Johnson sendromu, Lyell sendromu gibi deri lezyonları çok enderdir.
Kaynak: Tenoksikam
Kaynak: Tenoksikam
Şoseyi hazırlamak için, makadam, katranın taşlara yapışmasını önleyecek her şeyden, yani organik döküntü, toz ve nemden kurtarılır.
Kaynak: Katranlama
Kaynak: Katranlama
(respiratuvar depresyon), hipersensitivite reaksiyonları (ciltte döküntü), sebebi bilinmeyen boğaz ağrısı ve ateş (agranülositoz), olağan
Kaynak: Fenobarbital
Kaynak: Fenobarbital
Mimari olarak kerpiç kullanılarak yapılmış duvarlara ait döküntü parçalardan söz edilmektedir. Bulutu olarak yayımlanan esas olarak çanak
Kaynak: Aşvan Kale
Kaynak: Aşvan Kale
purpura, döküntü, ürtiker, terleme, eksfolyatif dermatit, renk değişmesi, fotosensitivite ve onikoliz gibi deriyle ilgili yan etkiler görülebilir.
Kaynak: Ketoprofen
Kaynak: Ketoprofen
Yakın Kelimeler
Google Reklamları
(Tahmin etmek için bir harf girin)
