Sözce'de sorgulama yapmak için bir kelime girin

eğleşmek ne demek?

 - 3 sözlük, 7 sonuç.

Divanü Lügati't-Türk

eğleşmek anlamı
birbirine uyup durmak, bir şeyi ayakla çiğnemekte birbirine yardım etmek

Güncel Türkçe Sözlük

eğleşmek anlamı
(nsz) 1. Oyalanmak, eğlenmek, tevakkuf etmek: "Hadi boş yere eğleşme. Git eşeğini ara." -M. Ş. Esendal. 2. Bir yerde oturmak, yaşamak, ikamet etmek.

Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü

eğleşmek anlamı
Hizmetçilik yapmak: Sen kimin kapısında eğleşiyorsun?

-Kırşehir

eğleşmek anlamı
1. Oturmak, yerleşmek, kalmak. 2. Oyalanmak.
eğleşmek anlamı
Sataşmak.

-Kastamonu

eğleşmek anlamı
Oyalanmak, geç kalmak.

*Antakya ve çevresi Hatay
Afşar, Pazarören *Pınarbaşı Kayseri

eğleşmek anlamı
Oyalanmak, vakit geçirmek

Malatya

eğleşmek eş anlamlısı

eğlenmek
(nsz) 1. Neşeli, hoşça vakit geçirmek: "Masadakiler eğlenirlerken vali dalgınlaşmıştı, pek dinlemiyordu konuşulanları." -A. Kulin. 2. (-le) Bir kimsenin herhangi bir kusuru veya zayıf noktası ile alay etmek: "Yalnız bunları sordu ve inan ki benimle eğlendi." -M. Ş. Esendal. 3. Bir yerde durmak, beklemek, tevakkuf etmek: "Yemen'e gönderilirken Beyrut'ta bir hafta eğlenmiş hem şehri görmüş hem de Cebel köylerinde gezintiler yapmıştı." -R. H. Karay. 4. Oyalanmak.
ikamet etmek
bir yerde oturmak, eğleşmek: "Bizim kahraman da şimdi, burada ikamet ediyor." -Y. K. Karaosmanoğlu.
oyalanmak
(nsz) 1. Oyalama işine konu olmak: "Ormanda çiçek toplamak için oyalanan kızı beklemeye başladı." -T. Buğra. 2. Boşuna zaman harcamak. 3. Vakit geçirmek: "Bazen kahvelerde oyalandıktan sonra eve dönerdik." -N. Cumalı. 4. Beklemek.
tevakkuf etmek
durmak, eğleşmek, eğlenmek: "Cevahir, şekerleme, kitapçı camekânları önünde tevakkuf ede ede yürüyordum." -Y. K. Beyatlı.
yaşamak
(nsz) 1. Canlılığını, hayatını sürdürmek: "Hiçbir şey yaşarken daha önemli değildir." -A. İlhan. 2. Sağ olmak: Deden yaşıyor mu? 3. Varlığını sürdürmek: Balıklar suda yaşar. 4. Oturmak, eğleşmek: Köyde yaşamak. Şehirde yaşamak. 5. Geçinmek: Bu kazançla yaşamak kolay değil. 6. Herhangi bir durumda bulunmak veya olmak: Bekâr yaşamak. Tek başına yaşamak. 7. Görüp geçirmek, başından geçmek: "Balkan Savaşı'nın bütün acılarını yaşamış bir ailenin kızıydı." -N. Cumalı. 8. mec. Sürmek, devam etmek: Onun anısı hep yaşayacak. 9. mec. Varlıklı, endişesiz, hoş vakit geçirmek, keyif sürmek: "Tek başına manevra yapan bir lokomotif rahatlığı ile hayatını yaşıyor." -H. Taner. 10. mec. Keyfi yerine gelmek, mutlu olmak, işleri yolunda olmak: Bu iş olursa yaşadık. 11. mec. Bir durumu yaşar gibi olmak, bir durumla özdeşleşmek, duymak, hissetmek: "Sen genç gibi yaşar, ihtiyar gibi ölürsün." -Ö. Seyfettin.

"eğleşmek" için örnek kullanımlar

Yaşamak, canlılığını, hayatını varlığını sürdürmek; sağ olmak; oturmak, eğleşmek; geçinmek; görüp geçirmek, başından geçmek gibi anlamlara
Kaynak: Yaşamak

Yakın Kelimeler

Google Reklamları
(Tahmin etmek için bir harf girin)
Vagonmedya.com
2009-2024 © Sözce hakları saklıdır.