Sözce'de sorgulama yapmak için bir kelime girin

esaslı ne demek?

 - 2 sözlük, 2 sonuç.

Güncel Türkçe Sözlük

esaslı anlamı
sf. 1. Köklü, geniş ölçüde etkili, güzel, doğru: "Büyüdüğü vakit de kendisine esaslı bir şey söylenmemiş." -N. F. Kısakürek. 2. Kuvvetli, etkili: "Annesi ona bağırırken babası da esaslı bir şamar indirdi." -E. Şafak. 3. zf. Köklü, etkili, güzel bir biçimde, doğru olarak: Konuyu esaslı öğrendi mi?

Türkçe - İngilizce

esaslı anlamı
sıfat
1) essential
2) true
3) constitutional
4) bedrock

esaslı eş anlamlısı

doğru
sf. 1. Bir ucundan öbür ucuna kadar yönü değişmeyen, eğri ve çarpık karşıtı. 2. Gerçek, yalan olmayan: Doğru haber. 3. Akla, mantığa, gerçeğe veya kurala uygun: "Bunları sana şimdiden söylemek daha doğrudur." -A. Gündüz. 4. is. Gerçek, hakikat: "Söyleyin doğrusunu, siz insanoğlunun ahlaklı olabileceğine inanmıyorsunuz." -N. Ataç. 5. is. mat. İki nokta arasındaki en kısa çizgi: İki noktadan yalnız bir doğru geçebilir. 6. zf. Yanlışsız, eksiksiz bir biçimde: Çocuk doğru okudu. 7. zf. Hiçbir yöne sapmadan, dosdoğru, doğruca. 8. zf. Yakın, yakınlarında: "Şafağa doğru otomobil sesi duyuldu." -F. R. Atay. 9. e. Karşı yönünce: "Börekçi fırınının karşısındaki dört köşe taşlar döşeli, iki yanı ağaçlı yoldan çarşıya doğru yürüyordu." -Y. Atılgan. 10. mec. Yasa, yöntem ve ahlaka bağlı, dürüst, namuslu.
güzel
sf. 1. Göze ve kulağa hoş gelen, hayranlık uyandıran, çirkin karşıtı: Güzel kız. Güzel çiçek. Yalının en güzel odası bizimdi. 2. İyi, hoş: "Güzel şey canım, milletvekili olmak!" -Ç. Altan. 3. Beklenene uygun düşen ve başarı düşüncesi uyandıran: Güzel bir fırsat. 4. Soyluluk ve ahlaki üstünlük düşüncesi uyandıran: Güzel duygular. Güzel hareketler. 5. Görgü kurallarına uygun olan. 6. Sakin, hoş (hava): Güzel bir gece. 7. Okşayıcı, aldatıcı, kandırıcı: Güzel vaatler. 8. Pek iyi, doğru: Güzel güzel amma! 9. is. Güzel kız veya kadın. 10. is. Güzellik kraliçesi. 11. zf. Hoşa giden, beğenilen, iyi, doğru bir biçimde: Güzel konuştu. 12. zf. Adamakıllı, şiddetli: ": Karıkoca bu kuzu yüzünden güzel bir kavga ettiler." -Ö. Seyfettin.
köklü
sf. 1. Kökü olan. 2. mec. Kökleşmiş, iyi yerleşmiş, kalıcı olan, esaslı: "Onu, ondan kendine kattıklarıyla köklü bir değişime uğratmayı amaçlıyor." -A. Ağaoğlu. 3. mec. Soylu, soyu sopu belli, iyi tanınan.

"esaslı" için örnek kullanımlar

Bu hususta esaslı bir araştırma neticesi hakikat sayılabilecek Prof.
In this respect, the truth can be considered as a result of a research-based Prof.
Kaynak: merhabahaber.com
Bunların hepsine esaslı bir şekilde değinmek ve sunmak gerekiyor.
And in a fundamental way to address all of these have to offer.
Kaynak: spor.haber7.com
Ama asıl önemli olan, Türkiye'nin esaslı bir Asya stratejisi var.
But the most important thing is that Turkey is an Asian-based strategy.
Kaynak: abhaber.com
Bu zeminlerden biri de panel ve konferans gibi gönüllülük esaslı ortamlar.
This is one of the floors volunteer-based environments such as panel discussions and conferences.
Kaynak: sentezhaber.com
RNA dünya hipotezi RNA (ribonükleik asit) esaslı hayat şimdiki DNA (deoksiribonükleik asit) esaslı hayattan önce hüküm sürmüştür.
Kaynak: RNA dünyası hipotezi
kaya ların, doğal etkenlerle parçalanarak ufalanmasından ya da kayaların parçalanmasıyla oluşan, genellikle kuvars esaslı granüler malzemedir.
Kaynak: Kum
Anasoyluluk veya matriliniyal sistem, bir toplulukta soyun ana tarafından, ana esaslı bir çizgi halinde geçmesini anlamına gelir.
Kaynak: Anasoyluluk
Köktendincilik, (radikal dincilik, dinî fundamentalizm) (İngilizce : Fundamentalism, Fransızca : Fondamentalisme), genellikle dinî esaslı
Kaynak: Köktendincilik
Lületaşı, magnezyum ve silisyum esaslı ana kaya parçalarının yerin muhtelif derinliklerindeki başkalaşım katmanları içinde, hidrotermal
Kaynak: Lületaşı
24 saat esaslı saatler en az 15. yüzyıldan bu yana kullanıla gelmiştir. Saatlerin zaman göstermek dışında da işlevleri bulunmaktadır.
Kaynak: Saat (zaman)
denizde ortaya çıkan tehlikelerde kara esaslı iletişim sistemlerininde kullanılarak kurtarma birimlerini otomatik olarak uyaran, arama ve
Kaynak: GMDSS
Eğer f 'nin esaslı kısmı sonlu bir toplamsa, o zaman f 'nin c noktasında negatif derecelerin negatifinin en büyüğüne eşit bir mertebeden
Kaynak: Laurent serisi
Sosyal girişim, sosyal sorunların çözümünde girişimcilik esaslı veya serbest piyasa bazlı yöntemler benimseyen ve sistematik değişimi
Kaynak: Sosyal girişim
Üre nitrat gübre esaslı bir yüksek patlayıcı dır. Basit patlayıcı silah olarak Dünya Ticaret Merkezinin bombalanması gibi eylemlerde
Kaynak: Üre nitrat
Yeni Osmanlıcılık veya Neo Osmanlıcılık, Osmanlı İmparatorluğu model alınarak Türkiye 'nin dış politika esaslı bir yayılmacılık siyaseti
Kaynak: Yeni Osmanlıcılık
Aylar itibariyle kamer î, yıllar itibariyle Güneş esaslı (Lunisolar) bir takvimdir. Musevi bayramları , Matzevah törenleri gibi özel
Kaynak: İbrani takvimi
Şeker esaslı bir roket itici yakıtının hazırlanması için birçok farklı yöntem vardır. Kuru presleme de bileşenlerin ısıtılması gerekmez.
Kaynak: Şeker itici yakıtı
Bu tekillik ya kutup noktasıdır ya da esaslı tekillik noktasıdır (aşağıdaki Liouville teoremine bakınız). Eğer esaslı tekillik varsa,
Kaynak: Tam fonksiyon
Haşıl seçiminde maliıl sökme için bakteri, pankreas veya malt esaslı amilazlar kullanılır. Fakat bakteri esaslı amilazlarla haşıl sökme
Kaynak: Haşıl sökme
Copyleft esaslı lisansların en güçlü ve en yaygın örneği olan GNU GPL, günümüzde milyonlarca yazılım bileşeni tarafından kullanılmaktadır
Kaynak: GNU Genel Kamu Lisansı
suyla karıştırıldığında, tipine göre havada veya suda katılaşma özelliği gösteren, beyaz renkli, inorganik esaslı bir bağlayıcı madde türüdür.
Kaynak: Kireç

Yakın Kelimeler

Google Reklamları
(Tahmin etmek için bir harf girin)
Vagonmedya.com
2009-2024 © Sözce hakları saklıdır.