üzülmek (nsz) 1. Üzme işine konu olmak:
"Karısının düştüğü bu hâle üzülmek şöyle dursun ona çok defa dadı kalfa muamelesi etmekten çekinmezdi." -R. N. Güntekin. 2. Üzüntü duymak, kaygılanmak:
"Bu apartmandan başka yere gideceksiniz diye üzülüyorum." -P. Safa.
yıkılmak (nsz) 1. Yıkma işi yapılmak veya yıkma işine konu olmak. 2. Herhangi bir sebeple çökmek, göçmek:
Duvar yıkıldı. 3. Devrilmek, yığılmak:
"... yüzükoyun yıkılıp kalmış bir kadın, kaçışan hizmetçiler..." -Y. K. Karaosmanoğlu. 4.
mec. İstenmeyen biri çekilip gitmek, defolmak. 5.
mec. Yok olmak, mahvolmak. 6.
(-e) mec. Yüklenmek:
"Bütün işler onun üstüne yıkılmıştı." -R. N. Güntekin.