ızgara is. (ızga'ra) 1. Metal çubukların, ağaç dallarının aralıklı sıralanmasıyla yapılan parmaklık veya kafes biçiminde araç. 2. Pisliklerin su yollarını tıkamasını önlemek veya havalandırmak amacıyla su yollarının havalandırma çıkışları üzerine konulan kafesli veya parmaklıklı demir. 3. Et, balık, köfte vb. yiyecekleri pişirmekte kullanılan araç, gril:
"Izgaranın sokağa verilen bacasından, kızardıkça yağları eriyen köftelerin kokusu vuruyordu dışarıya." -N. Cumalı. 4.
sf. Bu araç üstünde pişmiş:
"Gün batmadan çok evvel işlerini bitirdikleri için bu saatte meze ve ızgaralardan başka bir şey kalmaz." -R. N. Güntekin. 5.
sp. Futbol ayakkabısının altında bulunan iri başlı kabara:
"Ötekisinde altından hâlâ ızgaraları sallanan bir futbol ayakkabı eskisi vardı." -S. F. Abasıyanık.