Sözce'de sorgulama yapmak için bir kelime girin

haklamak ne demek?

 - 4 sözlük, 6 sonuç.

Güncel Türkçe Sözlük

haklamak anlamı
(-i) tkz. 1. Bozmak, perişan etmek, yenmek: "Ben de dördünü beşini evvel Allah haklarım." -R. H. Karay. 2. Kırmak, bozmak: Çocuk oyuncağını hakladı. 3. alay Yiyip bitirmek: Bir ekmeği tek başına hakladı.

Tarama Sözlüğü

haklamak anlamı
Hakkından gelmek, hınç çıkarmak, intikam almak, haksız para ve cereme almak.

Türkçe - İngilizce

haklamak anlamı
kelime öbeği
1) mop the floor with

Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü

haklamak anlamı
1. Eti kemiğinden sıyırıp kıyma, kavurma, sucuk ve pastırmalıklarını ayırmak. 2. Fasulyeyi kabuğundan ayırmak.
haklamak anlamı
Düğünde çengiler, davetlilerin önünde ayrı ayrı çalıp oynayarak para almak.

*Edremit -Balıkesir

haklamak anlamı
Esnemek.

Afyon

haklamak eş anlamlısı

bozmak
(-i) 1. Bir şeyi kendisinden beklenilen işi yapamayacak duruma getirmek: Bu iki radyo istasyonu birbirini bozuyor. 2. Bir yerin, bir şeyin düzenini karıştırmak: "Bir insanın aklını bozabilmesi için evvelce bu aklın mevcut olması lazım gelir." -A. Ş. Hisar. 3. Dokunmak, zarar vermek: Bu yemek midemi bozdu. 4. Geçersiz bir duruma getirmek: "Eğer nişanını bozduysa yazıklar olsun." -M. Ş. Esendal. 5. Büyük parayı küçük birimlere ayırmak: Bir milyon lira bozar mısın? 6. Bozguna uğratmak, yenmek, mağlup etmek: Düşman ordusunu bozmak. 7. Altını paraya çevirmek, bozdurmak. 8. Yabancı ülke parasını Türk parasına çevirmek. 9. Bağ veya bostanın son ürününü toplamak: Bostanı bozduk. 10. Kızlığına zarar vermek. 11. Biçimini ve kullanılışını değiştirmek: "Eskileri bozuyor, beni, çocuğu giydiriyor." -Ö. Seyfettin. 12. Bırakmak, dağıtmak: "Tam biraz rahat edeceğim, işimi bozuyorsun." -S. F. Abasıyanık. 13. mec. Bir kimseyi beklemediği bir davranış karşısında bırakarak veya sözünü yalana çıkararak küçük düşürmek: Adamcağızı fena bozdunuz. 14. (-le) mec. Aklını yitirecek derecede bir şeye düşkün olmak: Adamcağız politika ile bozmuş. 15. mec. Kötü duruma getirmek.
kırmak
(-i) 1. Sert şeyleri vurarak veya ezerek parçalamak: Taşları kırmak. Bardağı kırmak. 2. İri parçalara ayırmak. 3. (nsz) Belirli bir biçimde katlamak: Forma kırmak. 4. Öldürmek, yok olmasına neden olmak: Bu yıl soğuk hayvanları kırdı. 5. Bir şeyin fiyatını azaltmak, indirmek: "Firma verdiği teklif fiyatını son dakikada bir yüzde yirmi daha kırıyordu." -H. Taner. 6. Dileğini kabul etmeyerek veya beklenmeyen bir davranış karşısında bırakarak gücendirmek, incitmek: "Sizin hatırınızı kırmamak için işte gelip misafir oluyorum; fakat bu yaşımda misafirle uğraşacak hâlim yok." -H. Z. Uşaklıgil. 7. Tavlada karşı oyuncunun pulunu oyun dışında bırakmak. 8. Vücut kemiklerinden birini parçalamak: "Ayol, yapma, gel, düşüp bir yerini kıracaksın!" -O. C. Kaygılı. 9. Tahılı iri ve kaba öğütmek. 10. (-e) Hareket durumundaki canlının veya taşıtın yönünü değiştirmek, çevirmek, döndürmek: "Ne tarafa doğru meyil varsa gidonu o tarafa doğru kıracaksınız ki bisiklet doğrulsun." -B. Felek. 11. mec. Yok etmek: Direncini kırmak. Hevesini kırmak. 12. mec. Gücünü, etkisini azaltmak: "Birkaç gün evvel yağan yağmur sıcağı kırmamış." -B. Felek. 13. argo Kaçmak, uzaklaşmak. 14. (nsz) tic. Değerinden düşük fiyata almak: Bono kırmak. Çek kırmak.
yenmek
(I) (-i) 1. Savaş veya yarışmada üstünlük sağlamak, üstün gelmek: "Kahramanlar daima yenmek veya düşmanlarını yendikten sonra da yine yenecek düşman bulmak isterler." -A. Ş. Hisar. 2. Kazanmak, ütmek. 3. mec. Tutmak, bastırmak: "Öfkemi yenmek için Ömer ile konuşuyorum, ona kaplan avı hikâyeleri anlatıyorum." -R. H. Karay.
yenmek
(II) (nsz) 1. Yemek işine konu olmak: Yemekler yenmiş. Bu meyve yenmez. 2. Aşınmak: Ceketin dirsek yeri yenmiş.

"haklamak" için örnek kullanımlar

McKay'de güçlenip onu tutan iki adamı haklamak için yüksek dozda enzim alıyor ve adamları yenmeyi başarıyor. Böylece Yıldız Geçidi'ne
Kaynak: Wraith (Yıldız Geçidi)

Yakın Kelimeler

Google Reklamları
(Tahmin etmek için bir harf girin)
Vagonmedya.com
2009-2024 © Sözce hakları saklıdır.