başmaklık is. 1. Camide ayakkabı konulan yer. 2.
tar. Padişahın anne, kız kardeş, kız ve hasekilerine bağlanan ödenek, has, arpalık.
katışıksız sf. İçine başka şeyler karışmamış olan, arı, saf.
özgü sf. Birine, bir şeye ait olan, belli bir kimsede, şeyde veya türde bulunan, aynı cinsten başka hiçbir türde veya bireyde rastlanılmayan, öze, has, mahsus:
"Bu, içinde doğduğu, geliştiği, biçim kazandığı topluma özgü dildir." -N. Uygur.
saf(I)
is. 1. Dizi, sıra:
"Bütün garsonlar saf teşkil edip selama dururlardı." -E. E. Talu. 2. Grup.
saf(II)
sf. 1. Katıksız, arı, katışıksız, halis, has:
Saf tereyağı. 2.
mec. Kurnazlığa aklı ermeyen, kolaylıkla aldatılabilen, bön, safdil:
"Yenge, açık sözlü, saf bir kadıncağızdır." -R. N. Güntekin. 3.
mec. İyi niyetli, art niyetsiz:
"Senin bu kadar çocukça saf olduğunu bilmezdim." -P. Safa.