Sözce'de sorgulama yapmak için bir kelime girin

inmek ne demek?

 - 5 sözlük, 5 sonuç.

Divanü Lügati't-Türk

inmek anlamı
inmek

Güncel Türkçe Sözlük

inmek, -er anlamı
(-den) 1. Yüksekten veya yukarıdan aşağıya doğru gelmek. 2. Bir taşıt veya binek hayvanından yere basmak: "Tramvayın ön tarafından hızla inerken, arkasından bir sesin bağırdığını gördü." -P. Safa. 3. Dağ, tepe vb. yüksek bir yerden gelmek: Dağdan kurt indi. 4. (-e) Bir yerden başka bir yere gitmek, varmak: "Bünyamin, gücünün yettiği kadar hızlı yürüyüp Haliç'e indi." -İ. O. Anar. 5. (-e) Konaklamak: "Samananbarı köyünün en büyük ve gösterişli evine inmişlerdi." -H. E. Adıvar. 6. (nsz) Alçalıp eski durumuna dönmek: Sular indi. Şiş indi. 7. (nsz) Fiyatı düşürmek: Bin lira daha indim, gene almadı. 8. Değeri düşmek: Altın fiyatları indi. 9. (-e) argo Vurmak: Şimdi kafana inerim! 10. (nsz) Yıkılmak: Yağmurdan duvar inmiş. 11. (-e) İnme gelmek: Sağ tarafına inmiş. 12. Bir yeri kaplamak, basmak veya bir yerden akmak, kaymak: "Gemi baş döndüren zaferli bir gürültüyle indi sulara..." -Ç. Altan. 13. Uzamak, ulaşmak: "Beyaz taşlardan yapılmış kısa bir duvarın ötesindeki zeytinlik ta vadiye kadar iniyordu." -Ö. Seyfettin. 14. Ağmak. 15. Sayısı azalmak: "Evvelden daha çok olduğumuzu zannettiğim hâlde sayımız son günlerde bu miktara inmiştir." -R. N. Güntekin.

Tarama Sözlüğü

inmek anlamı
Misafir olmak.

Türkçe - İngilizce

inmek anlamı
fiil
1) get off
2) descend
3) go down
4) climb down
5) come down
6) ease off
7) alight
8) fall
9) step off
10) step down
11) dismount
12) step out
13) decrease
14) fall away
15) light
16) sink
17) subside into
18) take off

Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü

inmek anlamı
İnmek.

inmek eş anlamlısı

kaymak
(I) is. 1. Sütün veya yoğurdun yüzünde zar durumunda toplanan, açık sarı renkli, koyu yağlı katman. 2. Sütü yayvan kaplar içinde ve hafif ateşte tutarak elde edilen koyu, yağlı öz. 3. Yağmur ve selden sonra toprağın üzerinde kalan özlü tabaka. 4. mec. Bir şeyin en iyi ve seçkin bölümü.
kaymak
(II) (nsz) 1. Düz, ıslak, donmuş veya kaygan bir yüzey üzerinde sürtünerek kolayca yer değiştirmek: "Sol tekerlekler küçük bir hendeğin içine kaydı." -O. C. Kaygılı. 2. Kaygan bir yüzey üzerinde birdenbire dengesini yitirmek. 3. Durum değiştirmek. 4. Anlamı değişmek: Bazen kelimeler başka anlamlara kayar. 5. Kurtulmak. 6. Yağışların etkisiyle toprağın alt tabakasının gevşemesi sonucu üst tabaka oynamak. 7. mec. Görüş, düşünce veya tutumunu değiştirmek. 8. argo Cinsel ilişkide bulunmak.
ulaşmak
(-e) 1. Varmak, gelmek: "Doğudan batıya kadar ulaşmış bir zafer bestesi dinliyorum." -R. H. Karay. 2. Elde etmek, erişmek. 3. Yetişmek. 4. Birbirine katılmak, dökülmek: Nehirler denizlere ulaşıyor.
varmak
(-e) 1. Erişilmek istenen yere ayak basmak, ulaşmak, vasıl olmak: "Köye akşama doğru ancak varabildim." -S. F. Abasıyanık. 2. Belli bir duruma veya düzeye gelmek: Yaşı elliye vardı. O şimdi yolun yarısına varmıştı. 3. Hoş olmayan bir sona ermek: "Beni tahkir etmeye kadar varıyorsun." -P. Safa. 4. Bir şeyi iyice anlamak veya duymak: Tadına varmak. Sırrına varmak. 5. (-i) Acımadan, çekinmeden yapmak: Eli varmak. Dili varmak. 6. Kadın, evlenmek: "Gönül verdin derlerdi o delikanlıya / En sonunda varmışsın bir Erzincanlıya." -A. M. Dranas. 7. Bir durumdan başka duruma geçmek: Secdeye varmak. Uykuya varmak.
vurmak
(-e) 1. Elini veya elinde tuttuğu bir şeyi bir yere hızla çarpmak: Masaya vurmak. Birinin başına vurmak. 2. (-i) Ses çıkarmak için bir şeyi başka bir şey üzerine hızlıca çarpmak: "Kapılarını vurmadan, kartını göstermeden, kademeye aldırmadan odalara giriyor." -R. H. Karay. 3. Etkisi bir yere kadar uzanmak, sokulmak, girmek, duyulmak, yansımak, aksetmek: "Yıkık damından içeriye parça parça güneş vurur." -R. H. Karay. 4. (-i, -e) Hızla değmek, çarpmak: Kolumu duvara vurmuşum. 5. Sürmek: Duvara boya, tahtaya cila vurmak. Yakı vurmak. 6. Takmak, koymak: "Seni buradan ellerine kelepçe, ayaklarına zincir vurup öyle götürecekler!" -Y. K. Karaosmanoğlu. 7. Bağlama, ilişkilendirmek: "Bohçacı ve yazmacı kadınların tuhaflığına vurarak etrafını alırlar." -R. H. Karay. 8. Olduğundan başka biçimde görünmek. 9. (nsz) Batıcı veya kesici cisimleri saplamak, kakmak: Bıçak vurmak. İğne vurmak. 10. (nsz) Uygulamak, basmak, koymak: Damga vurmak. 11. Ses çıkarmak, ses vermek, çalmak. 12. (-i) Amaçladığı şeye rast getirmek. 13. (-i) Hızla çarpmak: Ayağını güm güm yere vurarak. 14. (-i) Silahla yaralamak, öldürmek: "Bir gün kızı kurtarmışlar, ayıyı vurmuşlar, kızı saraya götürmüş, padişahın oğluna vermişler." -H. E. Adıvar. 15. Dokunmak, hasta etmek: "Bizim evin bacası çekmiyor. Bütün kış, maaile kömür vuruyor bizi bu yüzden." -N. Hikmet. 16. (nsz) Soğuk, dolu vb. ürünlere zarar vermek: Sebzeleri soğuk vurdu. Meyveleri dolu vurdu. 17. (nsz) Kalp, vuru durumunda olmak, çarpmak: "Kalbi öylesine kopacakmış gibi vuruyordu." -H. Taner. 18. Piyango vb. çıkmak, isabet etmek. 19. Üzerinde görünmek, üzerine düşmek: Ağacın gölgesi duvara vuruyor. 20. (-i) Desteklemek, dayamak: Akşam olunca kapının desteğini vurduk. 21. Çıkmak, görünmek: Su dışarı vurdu. 22. Sırtına, omzuna yerleştirmek: "Hamalın biri sırtına koca bir ayna vurmuş götürüyordu." -H. Taner. 23. Bir şeyi başka bir şey üzerine koymak. 24. Tavla oyununda pulu kırmak. 25. mec. Çok etki etmek, yaralamak. 26. argo İçki içmek. 27. (-i) argo Herhangi bir biçimde haksız yoldan para almak, soymak: Birinin on milyon lirasını vurmak. 28. (-i, -e) mat. Çarpma işlemini yapmak: İkiyi dörde vurursak sekiz eder.
yıkılmak
(nsz) 1. Yıkma işi yapılmak veya yıkma işine konu olmak. 2. Herhangi bir sebeple çökmek, göçmek: Duvar yıkıldı. 3. Devrilmek, yığılmak: "... yüzükoyun yıkılıp kalmış bir kadın, kaçışan hizmetçiler..." -Y. K. Karaosmanoğlu. 4. mec. İstenmeyen biri çekilip gitmek, defolmak. 5. mec. Yok olmak, mahvolmak. 6. (-e) mec. Yüklenmek: "Bütün işler onun üstüne yıkılmıştı." -R. N. Güntekin.

"inmek" için örnek kullanımlar

Bir de bu jetlerle yolculuk etseniz hiç yere inmek istemezsiniz eminiz!
Even if you do not want to sit down to a confident ride these jets!
Kaynak: ekonomi.haberturk.com
6.16'dan 5.3'e inmek zaten bizim programladığımız bir oran.
6.16 from 5.3 to land already in our programladığımız rate.
Kaynak: iha.com.tr
Ama erkekliği 'bırakmak' kadınlık gibi 'aşağı' bir mertebeye inmek anlaşılacak bir şey değil.
But masculinity 'leave' femininity 'down' is not something that can be determined to go down a degree.
Kaynak: gazetea24.com
Aslında işin temeline inmek gerekiyor.
In fact, the job needs to get to the bottom of.
Kaynak: aksam.com.tr
Paraşütle atlama, yeterli bir yükseklikten atlanılması sonucu paraşüt adı verilen kumaşın güvenli bir hızda yere inmek amacıyla açılması
Kaynak: Paraşütle atlama
Bir bozuk düzen vardır ve bu düzenle kalkınma olmaz, bozukluğun köklerine inmek lazımdır. Adalet Partisi ise köklere inmek istemez ve
Kaynak: Bu Düzen Değişmelidir
çantasına sığacak kadar küçülebilmesi ve ağırlığının az olması nedeniyle bazı dağ cılar tarafından dağların zirvelerinden inmek için de kullanılır.
Kaynak: Yamaç paraşütü
Duraklarda toplu taşıma araçlarına binmek ve inmek. Toplu taşım araçlarının durması için hazırlandığından dolayı diğer araçlar toplu taşım
Kaynak: Toplu taşımacılık
Sıkıştığı yerden kurtulsa bile, güvenli bölgeye geçmek için yaklaşık 20 metre yükseklikteki dik kayalıktan aşağı inmek zorundaydı
Kaynak: Aron Ralston
arızasından Achmer (Hesepe / Bramsche)'deki meydana inmek üzereyken arkasından saldıran USAAF 'e bağlı P-51 Mustang tarafından düşürülmüştür.
Kaynak: Walter Nowotny
Kayalıklara tutunarak aşağıya inmek çok daha zordur. Söylenceye göre antik çağın korsanları bu mağarada ganimetlerini ve esir kızları
Kaynak: Aşıklar Mağarası
bölgesine iniş yaptı Kâşifin iniş yeri 563.000.000 km'lik yolculukla hedefleyip inmek istediği Bradbury iniş bölgesinden 2.4 km ötede gerçekleşti.
Kaynak: Curiosity kâşif robotu
Kişinin psikolojik rahatsızlığı olup olmadığını belirlemek içinse onun geçmişine inmek gerekebilir. Kategori:Duygular.
Kaynak: Böbürlenme
yılında Ankara'da verdiği bir konferansın hemen ardından merdivenden inmek üzere iken geçirdiği beyin kanamasından ötürü hayatını kaybetti.
Kaynak: Nebile Hanım
Orta Asya üzerinde yayılma siyaseti izlemesi, balkanlardaki toplumları Slavlaştırmaya çalışması, açık ve sıcak denizlere inmek istemesiydi.
Kaynak: III. Ahmed
Yere inmek de serbesttir, fakat diğer atlılardan gelecek darbeler ölümcül olacağından ve zaman kaybedileceğinden dolayı at üstünde kalmak
Kaynak: Kokpar
Bu gelişmeden sonra yeraltına inmek zorunda kalan Genç Tunuslular, I. Dünya Savaşı 'nın ardından Tunus ulusal kurtuluş hareketi içinde
Kaynak: Genç Tunuslular
Mesela belirli bir sıcaklıktaki bir cismin 0 °C dereceye inmek için vereceği ısıyı ölçmek için, o cisim bu oyuğa konulur ve üstü bir buz
Kaynak: Kalorimetre
Ayrıca kızak önünde dik inişlerden inmek ayrı cesaret ve ustalık işidir. Köylüler ekip halinde imece usulü hava koşulları yoklanarak bu
Kaynak: Sarıyayla, Nazımiye
1 Temmuz 1999 , American Airlines Uçuş 1420 kötü hava koşullarının olduğu bir günde Little Rock Havaalanı 'na inmek isterken pisti
Kaynak: McDonnell Douglas MD-80/MD-90
nış-/nıştene “inmek”; ā-bar- “getirmek, ‘geriye götürmek' ” ( Farsça aver-آور/avurden آوردن, Zaz. ar-, an-/ardene “getirmek”.
Kaynak: Zazaca

Yakın Kelimeler

Google Reklamları
(Tahmin etmek için bir harf girin)
Vagonmedya.com
2009-2024 © Sözce hakları saklıdır.