düzenli sf. 1. Düzeni olan, yerli yerinde, kararlı, tertipli, muntazam:
"Hele, düzenli giyim diye bir dertleri hiç yoktur." -S. Ayverdi. 2. Sistemli, nizamlı, metodik.
düzgün sf. 1. Doğru ve pürüzsüz, muntazam:
Düzgün tahta. Düzgün yol. 2. Düzenli, kusursuz, insicamlı, rabıtalı, muntazam. 3. İyi:
"Belli ki hâlleri vakitleri çok düzgün değil." -M. Ş. Esendal. 4.
zf. Kurala uygun olarak, kusursuz bir biçimde:
Düzgün konuşuyor. 5.
mat. Kenar veya ayrıtları ile açıları birbirine eşit olan (biçim):
Düzgün çok yüzlü. 6.
is. esk. Fondöten.