darılmak (nsz) 1. Hoşa gitmeyen bir tutum, davranış veya söz dolayısıyla gücenip görüşmez olmak, gücenmek, küsmek, ilgiyi kesmek:
"Kalenin üzerine top atmadılar bahanesiyle darılmadı mıydı?" -Ö. Seyfettin. 2. Gücenmek, kırılmak, alınmak, incinmek:
"Sinirlenmek, darılmak, kin taşımak ne olduğunu bilmezdi." -Y. K. Karaosmanoğlu. 3. Azarlamak, paylamak.
kızmak (nsz) 1. Isıtılan veya ısınan bir nesnenin sıcaklığı çok artmak:
Taşlar güneşten kızmıştı. 2. At, eşek vb. hayvanlar çiftleşmek istemek, kösnümek. 3. Dişi kuşlar zamanı gelip kuluçkaya yatma isteği göstermek. 4.
mec. Öfkelenmek, sinirlenmek:
"Tamamıyla bir Fransız olduğumu anlayınız da şapka giydiğime kızmayınız, olur mu?" -Ö. Seyfettin.