aceleci sf. Tez iş gören, çabuk davranan, canı tez, farfara, fırtına gibi, içi tez, ivecen, iveğen, kıvrak, sabırsız, tez canlı, telaşlı, acul:
"Bilmem buna aceleci mizacım müsaade edecek mi?" -N. F. Kısakürek.
çabuk sf. 1. Aceleci:
"Yüreği ağzında, atabildiği kadar çabuk adımlarla o tarafa seğirtti ve çocuğun ardından koridora girdi." -E. Şafak. 2.
zf. Alışılandan veya gösterilenden daha kısa bir zamanda, tez, yavaş karşıtı:
"Yazıma çabuk cevap geldi." -A. Gündüz. 3.
ünl. "Acele et, oyalanma" anlamlarında bir seslenme sözü.