Sözce'de sorgulama yapmak için bir kelime girin

kıvrılmak ne demek?

 - 2 sözlük, 2 sonuç.

Güncel Türkçe Sözlük

kıvrılmak anlamı
(nsz) 1. Eğrilip bükülmek. 2. Kıvrık bir duruma gelmek. 3. Yuvarlak bir biçim almak. 4. Dar bir yere büzülerek yatmak: "Bulunduğum yerde kıvrılıp yatmanın bir kolayını arıyordum." -Y. K. Karaosmanoğlu. 5. Dönmek, sapmak: "Ben onu görmemişçesine, gözlerimi ileriye dikerek yan yola kıvrıldım." -H. Z. Uşaklıgil. 6. Katlanmak, bükülmek: "Annem şişe çekerken kıvrılmış gazete kâğıdıyla yaptığı küçük alevli ısıtıcıları tenimize düşürür, yakardı." -A. Kutlu. 7. Yol dönemeçli, virajlı olmak.

Türkçe - İngilizce

kıvrılmak anlamı
fiil
1) curl
2) curl up
3) wriggle
4) sweep
5) twist
6) squirm
7) bend
8) frizz
9) frizzle
10) tuck
11) wind
12) twist about
13) wriggle about
14) crisp
15) huddle up
16) snuggle
17) wiggle
18) twine itself
19) tuck up
20) meander
21) be twisted
22) tuck up one's legs

kıvrılmak eş anlamlısı

bükülmek
(nsz) 1. Bükme işine konu olmak, katlanmak: "Yerde kenarı bükülmüş bir seccade vardı." -F. R. Atay. 2. İplik eğrilmek. 3. Eğilmek. 4. Yönelmek.
dönmek
(nsz) 1. Kendi ekseni üzerinde veya başka bir şeyin dolayında hareket etmek: "İçeride anahtarın acı bir gıcırtısıyla döndüğünü duydum." -Y. Z. Ortaç. 2. (-den, -e) Geri gelmek, geri gitmek: "Ertesi gün aynı yoldan Bodrum'a döndük." -Halikarnas Balıkçısı. 3. (-e) Yönelmek: "Babam birdenbire bana döndü." -S. F. Abasıyanık. 4. (-i) Sapmak: "Gülümseyerek bir köşeyi döndü." -P. Safa. 5. (-e) Bir şeyi andıracak duruma girmek, benzemek: "Dikmen yolları, mabede adak için gidenlerin yollarına dönmüştü." -A. Gündüz. 6. Sınıfta kalmak: Çocuk çalışmazsa bu yıl döner. 7. (-e) Durumdan duruma geçmek, değişmek, olduğundan daha değişik bir durum almak, benzemek: "Erkekler tekaüt olunca çocuğa dönüyorlar." -R. N. Güntekin. 8. (-de) Belirli bir yerde dolaşmak. 9. (-de) Kendini bir yandan bir yana çevirmek: Yatağında sabaha kadar dönüp durdu. 10. Yönetilmek, düzene konulmak, çekip çevrilmek. 11. (-e) Söz konusu etmek, hatırlamak: "Biz yine onun gençliğine, lise öğretmeni olduğu zamana dönelim." -H. Taner. 12. (-e) Bırakılan bir konu veya işe başlamak. 13. mec. Hileyle, gizlice yapılmak: "Burada bir şeyler oluyor, bir şeyler dönüyor ama anlayamıyorum." -R. H. Karay. 14. din b. İnanç, din veya düşüncesini değiştirmek: "... annesinin İtalyan Yahudisiyken döndüğünü söylemişti." -Ö. Seyfettin.
katlanmak
(nsz) 1. Katlama işi yapılmak: "Minnacık bir kir, olduğu yerde durmuyor, dakikada üçe beşe katlanarak çoğalan mikroplar üretiyordu." -E. Şafak. 2. (-e) mec. Hoş olmayan bir duruma, güç şartlara dayanmak, tahammül etmek: "Böyle bir yolculuğa katlanabilecek hâlde değildir." -F. R. Atay.
kırılmak
(nsz) 1. Kırma işine konu olmak, bir veya birçok parçaya ayrılmak. 2. Bükülerek kat yeri oluşturmak. 3. Savaş, bulaşıcı hastalık sebebiyle çok sayıda insan ölmek. 4. (-e) Birine karşı kırgın duruma gelmek, gücenmek, incinmek. 5. Kırgınlık duymak: "Bana ne oluyor bugün? Donuyorum, her tarafım kırılıyor." -S. F. Abasıyanık. 6. mec. Soğuk, rüzgâr vb. eski gücü kalmamak, azalmak, yatışmak. 7. mec. Cesaret, umut, onur azalmak, yok olmak: "Kapıdan içeri ilk adımını atınca birdenbire cesareti kırıldı." -P. Safa. 8. (-den) mec. Ağaç, dal üzerinde meyve, çiçek, yaprak çok olmak. 9. fiz. Saydam bir ortamdan başka bir saydam ortama geçen bir ışın, doğrultu değiştirmek.

"kıvrılmak" için örnek kullanımlar

Yuvanmak, kıvrılmak, dönmek, döndermek anlamı taşır. Yuvarlak sözüyle aynı köktendir. Moğolca Zuh/Zuha/Zuvha kelimesi ateş ve ocak, manası
Kaynak: Yuvha
Sarı sözcüğüyle ve sarılmak (bükülmek, kıvrılmak anlamında) fiili ile aynı kökten gelir. Sarı renk yeşil ile birlikte ejderhaları
Kaynak: Sarkan
Vagonmedya.com
2009-2024 © Sözce hakları saklıdır.