kızgın ne demek?
- 6 sözlük, 6 sonuç.BSTS / Kimya Terimleri Sözlüğü
kızgın anlamı İng. superheated Alm.überhitzt Fr. surchauffée
Genellikle sıvısınının kaynama noktasından çok yüksek sıcaklığa ısıtılmış gaz ya da buharın niteliği.
Genellikle sıvısınının kaynama noktasından çok yüksek sıcaklığa ısıtılmış gaz ya da buharın niteliği.
Güncel Türkçe Sözlük
kızgın anlamı
sf. 1. Çok ısınmış, ısıtılmış veya kızdırılmış: "Kızgın bir demire dökülen damla iz bırakmaz, buhar olur." -C. Meriç. 2. Eş arayan (hayvan): Kızgın bir boğa. 3. mec. Kızmış olan, öfkeli, mütehevvir: "Bir gün odama kızgın bir ihtiyar girdi, elindeki bir tomar kâğıdı neredeyse fırlattı masama." -A. Kulin. 4. mec. Kızışık, zorlu, sert, şiddetli.
sf. 1. Çok ısınmış, ısıtılmış veya kızdırılmış: "Kızgın bir demire dökülen damla iz bırakmaz, buhar olur." -C. Meriç. 2. Eş arayan (hayvan): Kızgın bir boğa. 3. mec. Kızmış olan, öfkeli, mütehevvir: "Bir gün odama kızgın bir ihtiyar girdi, elindeki bir tomar kâğıdı neredeyse fırlattı masama." -A. Kulin. 4. mec. Kızışık, zorlu, sert, şiddetli.
Kimya Terimleri Sözlüğü
kızgın anlamı İng. superheated Alm.Überhitzt Fr. surchauffée
Sıvısının kaynama noktasından çok yüksek sıcaklığa ısıtılmış sıvı veya buharın niteliği.
Sıvısının kaynama noktasından çok yüksek sıcaklığa ısıtılmış sıvı veya buharın niteliği.
Kişi Adları Sözlüğü
Kızgın anlamı Köken: T.
Cinsiyet: Erkek
1. Çok ısınmış, ısıtılmış. 2. Kızmış olan, öfkeli.
Cinsiyet: Erkek
1. Çok ısınmış, ısıtılmış. 2. Kızmış olan, öfkeli.
Türkçe - İngilizce
kızgın anlamı
sıfat
1) angry
2) mad
3) hot
4) angry with
5) furious
6) pissed off
7) irate
8) annoyed
9) fiery
10) fierce
11) indignant
12) red
13) boiling
14) sore
15) glowing
16) cross
17) black
18) inflamed
19) baking
20) flaming
21) wild
22) vexed
23) fervent
24) incensed
25) ardent
26) ireful
27) snappish
28) huffy
29) wroth
30) dyspeptic
31) frowning
32) in a tiff
33) in a glow
34) in a pet
35) red-hot
36) hot-blooded
zarf
1) hot
2) indignantly
sıfat
1) angry
2) mad
3) hot
4) angry with
5) furious
6) pissed off
7) irate
8) annoyed
9) fiery
10) fierce
11) indignant
12) red
13) boiling
14) sore
15) glowing
16) cross
17) black
18) inflamed
19) baking
20) flaming
21) wild
22) vexed
23) fervent
24) incensed
25) ardent
26) ireful
27) snappish
28) huffy
29) wroth
30) dyspeptic
31) frowning
32) in a tiff
33) in a glow
34) in a pet
35) red-hot
36) hot-blooded
zarf
1) hot
2) indignantly
Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü
kızgın anlamı
Kızana gelmiş hayvan
Kızana gelmiş hayvan
*Eğridir ve köyleri -Isparta
*Düzce -Bolu
kızgın eş anlamlısı
kızışık
sf. Kızışmış olan, şiddetli.
sf. Kızışmış olan, şiddetli.
mütehevvir
sf. esk. Öfkeli, kızgın.
sf. esk. Öfkeli, kızgın.
öfkeli
sf. 1. Öfkelenmiş, kızgın, hiddetli: "Meydan okuyan öfkeli bekleyiş karşısında sustum." -H. E. Adıvar. 2. zf. Öfkelenmiş, kızgın, hiddetli bir biçimde: "Şarap kızılı vurmuş ablak yüzüyle öfkeli girdi içeri" -O. Kemal.
sf. 1. Öfkelenmiş, kızgın, hiddetli: "Meydan okuyan öfkeli bekleyiş karşısında sustum." -H. E. Adıvar. 2. zf. Öfkelenmiş, kızgın, hiddetli bir biçimde: "Şarap kızılı vurmuş ablak yüzüyle öfkeli girdi içeri" -O. Kemal.
sert
sf. 1. Çizilmesi, kırılması, buruşması, kesilmesi veya çiğnenmesi güç olan, pek, katı, yumuşak karşıtı: Sert tahta. 2. Esnekliği az olan, kolayca eğilip bükülmeyen: "Tabakanın sert yaylı kapağını tak diye kapatıyor." -T. Buğra. 3. Kolay dayanılmayan, zor katlanılan, etkili, yumuşak karşıtı: Sert iklim. Sert hava. 4. Güçlü kuvvetli: "Kapıyı kapadı, döndü, sert adımlarla ilerledi." -M. Ş. Esendal. 5. Sarsıcı niteliği olan, çarpıcı, keskin, hafif karşıtı: Sert şarap. Sert tütün. 6. Bağışlaması, hoşgörüsü olmayan: "Birçokları beni dik ve sert olduğum için belki sevmiyorlardı." -M. Ş. Esendal. 7. Gönül kırıcı, katı, ters: "Hayatında kimseye sert muamele etmedi ve öfke yüzü göstermedi." -N. F. Kısakürek. 8. zf. Gönül kırıcı, katı, ters bir biçimde: "Ben de ona bile bile sert çıkıştım." -A. Kabaklı. 9. mec. Hırçın, öfkeli, hiddetli: Sert ses. "Zaten Atatürk'ün ne vakit öfkesine kapılarak herhangi bir kimseye karşı herhangi bir sert harekette bulunduğunu kim hatırlar?" -Y. K. Karaosmanoğlu. 10. mec. Titizlikle uygulanan, sıkı: Sert bir yönetim. 11. db. Ötümsüz.
sf. 1. Çizilmesi, kırılması, buruşması, kesilmesi veya çiğnenmesi güç olan, pek, katı, yumuşak karşıtı: Sert tahta. 2. Esnekliği az olan, kolayca eğilip bükülmeyen: "Tabakanın sert yaylı kapağını tak diye kapatıyor." -T. Buğra. 3. Kolay dayanılmayan, zor katlanılan, etkili, yumuşak karşıtı: Sert iklim. Sert hava. 4. Güçlü kuvvetli: "Kapıyı kapadı, döndü, sert adımlarla ilerledi." -M. Ş. Esendal. 5. Sarsıcı niteliği olan, çarpıcı, keskin, hafif karşıtı: Sert şarap. Sert tütün. 6. Bağışlaması, hoşgörüsü olmayan: "Birçokları beni dik ve sert olduğum için belki sevmiyorlardı." -M. Ş. Esendal. 7. Gönül kırıcı, katı, ters: "Hayatında kimseye sert muamele etmedi ve öfke yüzü göstermedi." -N. F. Kısakürek. 8. zf. Gönül kırıcı, katı, ters bir biçimde: "Ben de ona bile bile sert çıkıştım." -A. Kabaklı. 9. mec. Hırçın, öfkeli, hiddetli: Sert ses. "Zaten Atatürk'ün ne vakit öfkesine kapılarak herhangi bir kimseye karşı herhangi bir sert harekette bulunduğunu kim hatırlar?" -Y. K. Karaosmanoğlu. 10. mec. Titizlikle uygulanan, sıkı: Sert bir yönetim. 11. db. Ötümsüz.
şiddetli
sf. 1. Etkisi çok olan, zorlu: "Bir aralık rahmetli babam şiddetli bir romatizmaya tutulmuştu." -F. R. Atay. 2. Hızlı: "Şiddetli yağmurun damlaları camı dövüyordu." -R. Enis. 3. Aşırı: Şiddetli geçimsizlik.
sf. 1. Etkisi çok olan, zorlu: "Bir aralık rahmetli babam şiddetli bir romatizmaya tutulmuştu." -F. R. Atay. 2. Hızlı: "Şiddetli yağmurun damlaları camı dövüyordu." -R. Enis. 3. Aşırı: Şiddetli geçimsizlik.
zorlu
sf. 1. Güçlü, kuvvetli, şiddetli: Zorlu bir yağmur. 2. Tuttuğunu koparan, baskı yapabilecek ölçüde güçlü (kimse): "Ne zorlu bir amir olduğunu daha ilk gününden belli etti." -H. Taner. 3. Zor, güç yapılan: "Millî Mücadelenin bazı zorlu safhalarında onun âdeta, işlere seyirci kalır gibi bir kayıtsız, ilgisiz duruşu olurdu ki..." -Y. K. Karaosmanoğlu. 4. Zorbalık yapan.
sf. 1. Güçlü, kuvvetli, şiddetli: Zorlu bir yağmur. 2. Tuttuğunu koparan, baskı yapabilecek ölçüde güçlü (kimse): "Ne zorlu bir amir olduğunu daha ilk gününden belli etti." -H. Taner. 3. Zor, güç yapılan: "Millî Mücadelenin bazı zorlu safhalarında onun âdeta, işlere seyirci kalır gibi bir kayıtsız, ilgisiz duruşu olurdu ki..." -Y. K. Karaosmanoğlu. 4. Zorbalık yapan.
"kızgın" için örnek kullanımlar
Bunları söylediği için birine ömür boyu kızgın olmak doğru değil.
Is not right to be mad at someone for telling them a lifetime.
Kaynak: sporx.comAna Sayfa / DİZİLER / Dila Hanım'ın yapımcısı Star TV'ye çok kızgın.
Home / TV Shows / Star TV producer Lady Dila very angry.
Kaynak: gazeteciler.comTatlıses'in eşini yakında alkolik yapacaklar İmparator kızgın.
Tatlises alcoholic wife will soon be angry with the Emperor.
Kaynak: kadinhaberleri.comÇünkü kızgın kuşların rol aldığı oyun indirme rekorları kırıştı.
Angry birds game download to play a role because the furrowed records.
Kaynak: haber.gazetevatan.comisim 12 Öfkeli Adam | özgün_isim 12 Angry Men | resim 12 kızgın adam. jpg | resim_boyutu 200px | resim_altyazısı | resim_başlığı |
Kaynak: 12 Öfkeli Adam
Kaynak: 12 Öfkeli Adam
Pişi, diğer adlarıyla bişi, boortsog, boorsoq veya baursak, mayalı hamur un kızgın yağda pişirilmesi ile yapılan yiyecek. Türk kültürü nde
Kaynak: Pişi
Kaynak: Pişi
Rum Ateşi (Bizans Ateşi, Roma Ateşi, Grejuva, Yunan Ateşi, Vahşi Ateş, Sıvı Ateş), kızgın kömür , kükürt ve zift karışımından oluşan ve
Kaynak: Rum Ateşi
Kaynak: Rum Ateşi
Bu rivayetlere göre Cizre , tufandan sonra ikinci kez Nuh ve oğulları tarafından inşa edilirken Cizre'nin kızgın sıcağından korunmak için
Kaynak: Şırnak
Kaynak: Şırnak
Bu çevrimde yapılan suyun kızgın buhar haline getirilmesi ve tekrar kondenserde doymuş sıvı haline getirilmesi Carnot çevriminde
Kaynak: Rankine çevrimi
Kaynak: Rankine çevrimi
Karbon, doğa da yaygın bulunan ametal kimyasal element . Evren de bolluk bakımından altıncı sırada yeralan karbon, kızgın yıldız larda
Kaynak: Karbon
Kaynak: Karbon
Kol ve bacaklarda gerçekleştirilen ampütasyon lardan sonra yara yerini kızgın demirle dağlama yerine atardamar ların bağlanması yeniliği
Kaynak: Ambroise Paré
Kaynak: Ambroise Paré
Çinliler ayrıca çin tavası kullanımını, tavada ve kızgın yağda pişirme tekniklerini, erişte yi, istridye sosu ve soya fasulyesi
Kaynak: Tayland mutfağı
Kaynak: Tayland mutfağı
Yakın Kelimeler
Google Reklamları
(Tahmin etmek için bir harf girin)
