demet is. 1. Bağlanarak oluşturulmuş deste, bağlam:
Tel demeti. 2. Bitki veya çiçek destesi:
"Öyle fukara çocuklara rastlıyorduk ki bize demet demet kır çiçekleri hediye ediyorlardı." -Y. K. Karaosmanoğlu. 3.
bit. b. Üstün yapılı bitkilerde öz suların akmasına yarayan, bitkiye desteklik eden damarlı veya lifli kordon. 4.
anat. Uzunlamasına birbirine bitişik olarak bir arada bulunan sinir ve kas telleri topluluğu. 5.
fiz. Bir atomun parçalanmasından doğan elektriklenmiş taneciklerin yörüngelerinden oluşan ışık topluluğu.
küme is. 1. Tümsek biçimindeki yığın. 2. Birbirine benzer veya aynı cinsten olan şeylerin oluşturduğu bütün, takım, öbek, grup:
"Tarla kuşları Mustafa'nın sabanı altından yeni kurtulmuş olan kaba çığır üzerine kümeyle konarak buldukları tohumlara gaga çalmakta idiler." -N. Nâzım. 3. Tomar. 4.
eğt. Bir sınıfta öğrencilerin, belli bir eğitim ve öğretim amacıyla bir süre için oluşturdukları takım veya öbek. 5.
sp. Takımların durum ve nitelikleri göz önünde bulundurularak belli sayıdaki takımdan oluşturulan topluluk, lig. 6.
sp. Koşularda, kendiliğinden oluşan yarışçı gruplarının her biri.
yığın is. 1. Bir şeyin yığılmasıyla oluşturulan küme, tepe:
"Ben de bu hudutsuz yığında bir kum tanesiyim." -N. F. Kısakürek. 2. Birçok kimsenin veya nesnenin bir araya gelmesiyle oluşan kalabalık, küme, kitle, kütle.