mastar anlamı İng. infinitive
Alm. Infinitiv
Fr.infinitif
Fiil kök ve gövdelerinin karşıladıkları oluş, kılış ve durumları şahıs ve zamana bağlı olmadan göstermek üzere -mAk, -mA ve -Iş / -Uş ekleri ile kurulan fiil adı: Otur-mak, incele-mek, bilme-mek, birik-me, yorul-ma, dinle-me, anlama-ma, bekle-y-iş, gid-iş, dur-uş, görme-y-iş vb. Örnekler: Ona gidip her şeyi anlatmak ve sormak: "Bu paralar benim hakkım mı, alayım mı?" demek istiyordum (P. Safa, Matmazel Noraliya'nın Koltuğu, s. 131). Onunla göz göze gelmek istemedi (P. Safa, göst. e., s. 80). Bülent'i asker yapmağa kalkar, sonra askerlerin şehit olduklarını hatırl
ayarak fikrinden cayardı (R. N. Güntekin, Kızılcık Dalları, s. 151). İkisi de, üç aydır, sevdikleri birkaç oyun vardı ki, her tekrarında kaçırmak istemezler, gündüz en önde biletlerini alarak akşam
Tam dokuzda yerlerine gelirlerdi (R. H. Karay, Memleket Hikâyeleri: Hakkı Sükût, s. 118). Baktım, sizin soydan gelme ve kalma günahlarınız da yok (Tarık Buğra, Gençliğim Eyvah, s. 365). Bugün, seni görmeye gelmişti. Kaçmaktan kovalamaya vakit olmadı. Onun böyle ansızın gelişine bir anlam verilemedi. Geniş dünyada, kendi hayatını yaşamak, günlerin çıkrığını kendi ruhunun ikramlarıyla çevirmek (A. H. Tanpınar, Abdullah Efendinin Rüyaları: Geçmiş Zaman Elbiseleri, s. 98) vb. Bunlardan -mA ekiyle kurulanlar hafif mastar diye adlandırılır. Buna bakınız»