doğal sf. 1. Doğada olan, doğada bulunan:
"Doğal güzellikler artık eskisi gibi turist çekmiyor." -N. Cumalı. 2. Doğada rastlandığı gibi, doğaya uygun olan, doğa güçlerine, kurallarına uyan, tabii, natürel. 3. Kendiliğinden olan, insan eliyle yapılmamış, yapay karşıtı:
Doğal liman. Doğal sınır. 4. Yapmacık olmayan:
"Hamileymiş, diye yineliyor oldukça doğal bir tavırla." -A. Ümit. 5. Olağan, alışılmış, her zamanki gibi olan, beklenildiği gibi:
"Ercan o denli doğaldı ki giderek şaşırtıcı olmaktan çıktı." -R. Mağden. 6. Sağduyuya, mantığa, olağan düzene uygun olan:
"Bu durumun eski sevgilinin onurunu kırması doğal..," -A. Kutlu. 7. Katıksız, saf.