çürümek (nsz) 1. Genellikle mikroorganizmaların etkisiyle, kimyasal değişikliğe uğrayarak bozulup dağılmak:
"Sen toprakta çürürsün canım kardeşim / Ben ayakta" -B. R. Eyuboğlu. 2. Sağlamlığını, dayanıklılığını yitirmek:
"Onun gelişine kadar da kağşamış, çürümüş, küflenmiş yapı ayakta kalamazdı." -T. Buğra. 3. Vurulma veya sıkışma yüzünden vücutta lekeler oluşmak. 4.
mec. İnsan yıpranmak, çökmek. 5.
mec. Bir düşünce temelsiz ve kanıtsız kalmak.
kişi is. 1. Kadın veya erkeğe verilen genel ad, şahıs, zat, nefer:
"Sınıfta, sürekli olarak numarası yaramazlar listesinin başına yazılan kişi bendim." -A. Kutlu. 2.
db. Çekimli fiillerde ve zamirlerde konuşan, dinleyen, sözü edilen varlık, şahıs:
Ben (tekil kişi), sen (tekil kişi), o (tekil kişi); biz (çoğul kişi.) siz (çoğul kişi), onlar (çoğul kişi). 3.
ed. Oyun, roman, hikâye vb.nde yer alan kimse. 4.
hlk. Eş, koca. 5.
esk. Erkek.
kokuşmak (nsz) 1. Çürüyüp bozularak kötü bir koku çıkarmak, kokmak, taaffün etmek:
Çöpler kokuşmuş. 2.
mec. Kişi, toplum vb. bozularak özelliğini yitirmek, tefessüh etmek. 3.
hlk. Koklaşmak:
"Öpüşürken, kokuşurken çıkageldi kocası..." -M. Ş. Esendal.