denemek (-i) 1. Değerini anlamak, gerekli niteliği taşıyıp taşımadığını bulmak için bir insanı, bir nesneyi veya bir düşünceyi sınamak, tecrübe etmek:
"Gelecek ise daha denemediğimiz zaman kesitidir." -N. Uygur. 2. Bir işe, başarmak amacıyla başlamak, girişimde bulunmak, teşebbüs etmek:
"Ayağa kalkarak üç adım ötedeki musluğa kadar gitmeyi denedi." -P. Safa.
ölçmek (-i) 1. En, boy, hacim, süre gibi nicelikleri kendi cinslerinden seçilmiş bir birimle karşılaştırıp kaç birim geldiklerini belirtmek:
"Dükkânda arşınla kumaş ölçmekle ömür çürütemeyeceğimi söyledim." -N. Cumalı. 2.
mec. Aşırı olmamasına dikkat etmek, kontrol etmek:
"Behiç cesaretini ölçtüğü zaman kendisini oldukça kuvvetli buldu." -P. Safa.
sınamak (-i) 1. Değerini anlamak, gerekli niteliği taşıyıp taşımadığını bulmak için birini, bir nesneyi veya bir düşünceyi yoklamak, denemek, tecrübe etmek. 2. Bilgisini, yeteneğini, yeterliliğini veya niteliğini yoklamak, imtihan etmek.
yoklamak (-i) 1. Dokunarak incelemek:
"Hem kendimi hem etrafımda gördüğüm eşyayı elimle yokladım." -R. H. Karay. 2. Bakmak, gözden geçirmek, kontrol etmek:
"Gecenin bir vaktinde şeytan gelmiş yoklamış." -E. Şafak. 3. Durum, bilgi, niyet vb.ni belirlemeye veya anlamaya çalışmak:
"Kalbimi ne zaman yokladımsa ona dair bir iz bulamadım." -S. M. Alus. 4. Ziyaret veya sağlığını sormak amacıyla birine gitmek:
"Ara sıra da birimizden biri yukarı çıkarak Sevim'i yokluyordu." -R. N. Güntekin. 5. Ara sıra etkisini göstermek:
İlaç aldığım hâlde ağrılarım yine beni yokluyor. 6. Aramak, araştırmak:
"Odaların köşe bucağını yoklamaya başladılar." -M. Ş. Esendal.