bağlam is. 1. Deste. 2. Herhangi bir olguda olaylar, durumlar, ilişkiler örgüsü veya bağlantısı, kontekst:
"Uygarlık bağlamında Batı ve Doğu diye bir ayrım yapılmamakta bir bütün olarak düşünülmektedir." -A. Cemal. 3.
dil b. Bir dil birimini çevreleyen, ondan önce veya sonra gelen, birçok durumda söz konusu birimi etkileyen, onun anlamını, değerini belirleyen birim veya birimler bütünü, kontekst. 4.
ed. Bent.
demet is. 1. Bağlanarak oluşturulmuş deste, bağlam:
Tel demeti. 2. Bitki veya çiçek destesi:
"Öyle fukara çocuklara rastlıyorduk ki bize demet demet kır çiçekleri hediye ediyorlardı." -Y. K. Karaosmanoğlu. 3.
bit. b. Üstün yapılı bitkilerde öz suların akmasına yarayan, bitkiye desteklik eden damarlı veya lifli kordon. 4.
anat. Uzunlamasına birbirine bitişik olarak bir arada bulunan sinir ve kas telleri topluluğu. 5.
fiz. Bir atomun parçalanmasından doğan elektriklenmiş taneciklerin yörüngelerinden oluşan ışık topluluğu.
deste is. 1. Cinsleri aynı veya birbirine yakın olan şeylerin bir arada bağlanmışı, demet, bağlam:
"Destenin en itibarlı kâğıtları, bilindiği gibi beyler yani aslar oluyor." -H. Taner. 2. Kılıç, bıçak vb.nin elle tutulacak yeri, kabza. 3.
mat. Aynı cinsten onluk bir küme. 4.
sp. Yağlı güreşte pehlivanların ayrıldıkları derecelerden biri.
ilgi is. 1. İki şey arasında bulunan herhangi bir bağlılık, ilişki, alaka, taalluk, aidiyet. 2.
kim. Kimyasal şartlar eş veya birbirine çok yakın olduğunda ögelerin birbirleriyle birleşmede gösterdiği seçicilik. 3.
ruh b. Dikkati öncelikle belirli bir şey üzerinde toplama eğilimi. 4.
ruh b. Belirli bir olay veya etkinliğe yakınlık duyma, ondan hoşlanma ve ona öncelik tanıma:
"Sesimi duyan Ayça da geliyor yanıma, kardeşinin tersine ilgiyle sokuluyor bana." -A. Ümit.
ilişki is. 1. İki şey arasında karşılıklı ilgi, bağ, münasebet, temas:
"Arkadaşlık ve dostluk şeklinde bile bir ilişki aramadığını kesinlikle anlatacaktı." -H. E. Adıvar. 2. Bağlantı, temas:
Kar yağınca köylerle ilişki kesildi. rabıta is. (ra:bıta) 1. Bağlayan şey, bağ:
"Bu dünya öyle bir dünya ki zengin ile fakir arasında kardeşlik rabıtaları bile kalmıyor." -R. N. Güntekin. 2. İki şeyi birbirine bağlayan ip. 3. İlgi, ilişki:
"Bu rabıtamı sizden gizlemek pek fazla azap veriyor, bu his beni tamamıyla değiştirdi, bambaşka bir insan yaptı." -P. Safa. 4. Birbirini tutma, tutarlık. 5. Düzen, sıra. 6. Birbirine geçmeli tahtadan bir döşeme türü. 7. Tarikatlarda müridin şeyhi aracılığıyla kalbini Allah'a bağlaması.