ürkmek (nsz) 1. Bir şeyden korkup sıçramak, tevahhuş etmek:
 "Gölgesinden ürkmüş bir Arap atı gibi şahlandı." -Ö. Seyfettin. 2. Şaşkınlık ve korku duymak:
 "Birisi merdivenlerden biraz hızlı inip çıktığı zaman biz de ürküyorduk." -R. N. Güntekin. 3. Ağaç meyve vermemek:
 Şeftaliler bu yıl ürkmüş. 4.
 mec. Çekinmek:
 "Yaramaz çocuk tutumundan her zaman ürkerdi." -H. Taner.