Sözce'de sorgulama yapmak için bir kelime girin

üstelik ne demek?

 - 3 sözlük, 4 sonuç.

Güncel Türkçe Sözlük

üstelik, -ği anlamı
is. 1. Üste verilen şey, fark: Saatimi bu kalemle değiştirdim, bin lira da üstelik aldım. 2. sf. Güçlü, kuvvetli, sağlam: "Benim sesim ondan daha üsteliktir!" -O. C. Kaygılı. 3. zf. Ayrıca, bir de, bundan başka: "Üstelik bu sene dimağımda büyük bir yorgunluk duyuyorum." -A. Ş. Hisar.

Türkçe - İngilizce

üstelik anlamı
zarf
1) moreover
2) also
3) even
4) furthermore
5) besides
6) to boot
7) again
8) on top of it
9) withal
10) then again
11) over and above
12) on the top of it

Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü

üstelik anlamı
Mal değişiminde, malı daha değerli olanın aldığı para.

Uluğbey *Senirkent -Isparta
*Nizip -Gaziantep
*Bor -Niğde

üstelik anlamı
Kağnı arabasında, tekerin üstündeki bölüm

Çermik -Diyarbakır

üstelik eş anlamlısı

fark
is. 1. Bir kimse veya nesnenin bir başkasıyla karıştırılmamasını sağlayan ayrılık, benzer şeyleri birbirinden ayıran özellik, başkalık, ayrım, nüans: "Aralarında sekiz, on yaş fark bulunmasına rağmen, iki akran gibiydiler." -R. N. Güntekin. 2. man. Ayrım. 3. mat. Çıkarma işleminin sonucu.
güçlü
sf. 1. Gücü olan, kuvvetli, yavuz: "Kalın gövdeli, güçlü bir ihtiyardı." -A. Kutlu. 2. Şiddeti çok olan. 3. mec. Etkisi, önemi büyük olan, sözü geçer, forslu: "Sanırım uzun zaman kimliğini korumak, güçlü kalabilmek için direndi." -R. Mağden. 4. mec. Nitelikleri ile etki yaratan, etkili: "Bu denli güçlü bir aşkı bundan sonra da önleyemeyeceğimi biliyordum." -A. Ümit.
kuvvetli
sf. 1. Gücü çok olan, zorlu, şiddetli: "Güneşin en yüksek, rüzgârın en kuvvetli olduğu an kavga azıyor." -H. E. Adıvar. 2. Sağlam, dayanıklı olan: "Beyaz şayaklar giymiş, kuvvetli gürbüz yüzü, ensesi güneşten yanmış sporcu." -Ö. Seyfettin. 3. Görevini iyi yapan, keskin: Kuvvetli gözleri var. 4. Çok etkileyici: "En kuvvetli inatlar ve zulmetler bile artık mukavemet edemiyor." -Ö. Seyfettin. 5. Saygın, nüfuzlu. 6. Üstün, donanımlı. 7. Etkili: "İkinci gün sıtmadan şüphelendik, kuvvetli dozda kinin verdik." -R. N. Güntekin.
sağlam
sf. 1. Dayanıklı, kolay bozulmaz, yıkılmaz, stabil: "En sağlam sütunlar üstünde durduğu sanılan devir, bir karton kale gibi yıkılmıştı." -F. R. Atay. 2. Zarar görmemiş, bozulmamış: Bütün eşya sağlam. 3. Sakatlık veya hastalığı bulunmayan, sağlıklı, sıhhatli: "Zaten bünyesi pek sağlam değildi, sık sık hastalanıyordu." -A. Ümit. 4. Güvenilir: Sağlam iş. Sağlam para. 5. Gerçek, inanılır bir temeli olan: "Böyle sağlam adı nereden bulacaksın." -M. Ş. Esendal. 6. zf. hlk. (sa'ğlam) Her hâlde, muhakkak: "Sağlam bu gece perilere karıştım gitti." -H. R. Gürpınar.

"üstelik" için örnek kullanımlar

Üstelik savunmanın solunda da artık son derece ağır bir oyuncu var.
Moreover, extremely heavy, but no longer have a player to the left of the defense.
Kaynak: sabah.com.tr
Üstelik bir buçuk yıl önce elindeki tüm jetonları alınmışken.
Moreover, all the tokens were taken in the hands of one and a half years ago.
Kaynak: haber.mynet.com
Kayıp Şehir yeterince harcanmışken üstelik bu açıklamada bal kabağı.
Moreover, this statement harcanmışken enough pumpkin Lost City.
Kaynak: blog.milliyet.com.tr
Köstekli saat bulunmuştu üstelik güzel bir sürprizle birlikte.
Watch and chain had a nice surprise also included.
Kaynak: stargundem.com
öyle, öyle ki, sanki, şu var ki, tâ, üstelik, yahut, yalnız, yani, yoksa, zira gibi. İfadeleri, ilgi ve önem sırasına koyarak
Kaynak: Bağlaç
2006 FIFA Dünya Kupası'nda, tek bir puan dahi alamayan, üstelik Arjantin karşısında aldığı 6-0'lık ağır bir yenilgi alan Sırbistan,
Kaynak: Sırbistan Millî Futbol Takımı
Modern hayvancılığın geliştiği ülkelerde, çobanın okuldan yetişmiş, üstelik tecrübeli bir çobanın yanında uzun bir hazırlık devresi
Kaynak: Çoban
Mürettebat Ay'a inemedi, üstelik düşük sıcaklığa, susuzluğa ve elektrik kısıtlamasına dayanmak zorunda kaldı, fakat uzay tarihinin en
Kaynak: Apollo 13

Yakın Kelimeler

Google Reklamları
(Tahmin etmek için bir harf girin)
Vagonmedya.com
2009-2024 © Sözce hakları saklıdır.