varmak (-e) 1. Erişilmek istenen yere ayak basmak, ulaşmak, vasıl olmak:
 "Köye akşama doğru ancak varabildim." -S. F. Abasıyanık. 2. Belli bir duruma veya düzeye gelmek:
 Yaşı elliye vardı. O şimdi yolun yarısına varmıştı. 3. Hoş olmayan bir sona ermek:
 "Beni tahkir etmeye kadar varıyorsun." -P. Safa. 4. Bir şeyi iyice anlamak veya duymak:
 Tadına varmak. Sırrına varmak. 5.
 (-i) Acımadan, çekinmeden yapmak:
 Eli varmak. Dili varmak. 6. Kadın, evlenmek:
 "Gönül verdin derlerdi o delikanlıya / En sonunda varmışsın bir Erzincanlıya." -A. M. Dranas. 7. Bir durumdan başka duruma geçmek:
 Secdeye varmak. Uykuya varmak.