incinmek (nsz) 1. Çarpma, sıkışma, burkulma vb. etkenlerle vücudun bir yeri ağrı verir duruma gelmek:
"İncinir düz caddede dağda gezen ayaklar." -F. N. Çamlıbel. 2.
(-den) mec. Birinin herhangi bir davranışı yüzünden üzüntü duymak, gücenmek, kırılmak.
kırılmak (nsz) 1. Kırma işine konu olmak, bir veya birçok parçaya ayrılmak. 2. Bükülerek kat yeri oluşturmak. 3. Savaş, bulaşıcı hastalık sebebiyle çok sayıda insan ölmek. 4.
(-e) Birine karşı kırgın duruma gelmek, gücenmek, incinmek. 5. Kırgınlık duymak:
"Bana ne oluyor bugün? Donuyorum, her tarafım kırılıyor." -S. F. Abasıyanık. 6.
mec. Soğuk, rüzgâr vb. eski gücü kalmamak, azalmak, yatışmak. 7.
mec. Cesaret, umut, onur azalmak, yok olmak:
"Kapıdan içeri ilk adımını atınca birdenbire cesareti kırıldı." -P. Safa. 8.
(-den) mec. Ağaç, dal üzerinde meyve, çiçek, yaprak çok olmak. 9.
fiz. Saydam bir ortamdan başka bir saydam ortama geçen bir ışın, doğrultu değiştirmek.