Sözce'de sorgulama yapmak için bir kelime girin

yordam ne demek?

 - 7 sözlük, 12 sonuç.

BSTS / Bilişim Terimleri Sözlüğü

yordam anlamı İng. procedure Osm. prosedür Fr. procédure
(I) Özel bir amacı olan bir eylem için atılması gerekli adımların bir tanımı.
yordam anlamı İng. routine Osm. rutin Fr. procédure, routine
(II) Genel ya da sık kullanımı olan bir bilgisayar izlencesi ya da bir bilgisayar izlence kesimi.

BSTS / Yöntembilim Terimleri Sözlüğü

yordam anlamı İng. technique Osm. teknik
Bilimsel bilgiye ulaşmak üzere yapılan gözlem ve çözümlemelerde başvurulan kurallı işlemler dizgesi.

Güncel Türkçe Sözlük

yordam anlamı
is. 1. Yatkınlık, alışkanlık, yeti, meleke. 2. hlk. Kılavuz, yardımcı. 3. esk. Çalım. 4. esk. Çeviklik, çabukluk.

Kişi Adları Sözlüğü

Yordam anlamı Köken: T.
Cinsiyet: Erkek
1. Kılavuz, rehber. 2. Beceri, yatkınlık. 3. Gelenek, görenek. 4. Anlayış, yerinde davranış. 5. Kural, yöntem, düzen.

Tarama Sözlüğü

yordam anlamı
Kılık kıyafet.

Türkçe - İngilizce

yordam anlamı
isim
1) routine

Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü

yordam anlamı
1. Kılavuz, yardımcı: El yordamıyla buldum. 2. Oranlama, gözle ölçme. 3. Kural, yöntem. 4. Deney, beceri, yatkınlık. 5. Düzen, sıra. 6. Gelenek, görenek. 7. Gidiş, davranış biçimi. 8. Anlayış, yerinde davranış.
yordam anlamı
1. Gösteriş. 2. Kılık, giyiniş.
yordam anlamı
1. Gözle ölçme, oranlama. 2. Kurala, sıraya uyma. 3. Beceri, el yatkınlığı.
yordam anlamı
Usul (yalnız kullanılmaz). || yol yordam: usul; adabımuaşeret

Erzurum

yordam anlamı
1. Yardımcı. 2. Gidiş, davranış biçimi

Malatya

yordam eş anlamlısı

alışkanlık
is. 1. Bir şeye alışmış olma durumu, alışkınlık, alışmışlık, itiyat, huy, ünsiyet: "Yılların verdiği alışkanlıkla, kendimden emin konuşuyorum." -A. Ümit. 2. Yakınlık, arkadaşlık, ünsiyet. 3. fel. ve ruh b. İç ve dış etkilerle davranışların tekrarlanması, hep aynı biçimde gerçekleşmesi sonucu beliren şartlanmış davranış.
çabukluk
is. Çabuk olma durumu, hız, sürat: "Her şey umulmaz bir çabuklukla yoluna girdi." -R. N. Güntekin.
çalım
is. 1. Karşıdakini etkilemek amacıyla yapılan abartılı davranış, kurum, caka: "Sözlerini tartarak konuşuyorlarsa çalımlarından değil bu." -N. Uygur. 2. Kılıcın keskin yanı. 3. Menzil, erim: Kurşun çalımı. Göz çalımı. 4. Biraz benzeme, andırma. 5. den. Geminin su kesiminden aşağı bölümünün baş ve kıç bodoslamasına doğru darlaşması. 6. sp. Bir oyuncunun topu elinden veya ayağından kaçırmadan karşısındaki oyuncuları kıvrak hareketlerle geçmesi.
kılavuz
is. 1. Yol gösteren, tarihî ve turistik yerleri gezerken bilgi aktaran kimse, rehber: "Mum tutan kılavuzların arkasından içeri girdik." -F. R. Atay. 2. Herhangi bir alanda ve konuda bilgi veren, yol yöntem gösteren kitap vb: Öğrenci kılavuzu. 3. Evlenecek olan erkek veya kadına eş bulan kimse. 4. mec. Ruhsal ve zihinsel bakımdan yol gösteren, ışık tutan kimse: Kılavuzumuz Atatürk'tür. 5. den. Kılavuz gemisi. 6. den. Kılavuz kaptan: İstanbul Boğazı'ndan kılavuz almadan geçmek yasaktır. 7. sin. Makaradaki filmlerin başında ve sonunda yer alan, filmin alıcı, yıkama aracı, basım aracı, gösterici vb. araçlara takılıp çıkarılmasında kolaylık sağlayan, asıl film için pay bırakan çeşitli renklerde film parçası. 8. tek. Somun veya boru içine yiv açmakta kullanılan araç. 9. tek. Dar ve uzun bir yerden tel, kablo gibi bükülebilen bir şey geçirilirken bunların ucuna bağlandığı sert nesne.
meleke
is. 1. Tekrarlama sonucu kazanılan yatkınlık, alışkanlık: "Bütün melekelerim yerinde olduğu hâlde kendimde değildim." -N. F. Kısakürek. 2. fel. ve ruh b. Yeti. 3. Yelken makarası.
yardımcı
is. 1. Yardım eden veya gerektiğinde yardım edecek olan kimse vb., muavin, muin, yaver, asistan: "Ev işlerinde annemin yardımcısı yine bendim." -A. Ağaoğlu. 2. sf. Yardımı olan (şey): "Bugün yardımcı kitaplardan işe başlayalım." -N. Hikmet.
yatkınlık
is. 1. Yatkın olma durumu. 2. Alışkanlıktan doğan yeti, meleke, mümarese.
yeti
is. fel. 1. İnsanda bulunan, bir şey yapabilme yeteneği, meleke: "Aklımız fikrimiz hep insanda, yetilerimizi var gücümüzle çoğaltıp onun rahatlığına çalışıyoruz." -A. Erhat. 2. ruh b. Bellek, usa vurma, algılama veya imgeleme gibi insanın doğuştan gelen zihin güçlerinden herhangi biri, meleke.

"yordam" için örnek kullanımlar

Saklı yordam lar, veri tabanı yönetim uygulamasına göre değişen SQL dışında işlevsel diller ile yazılabilir, kendisine verilen
Kaynak: Saklı yordam
Uzak yordam çağrısı (RPC), bir diğer adres uzayı ( genelde ağ paylaşımlı bilgisayarlar) üzerinde programcı açıkça bu uzaktan etkileşim
Kaynak: Uzaktan yordam çağrısı
Yordamsal programlama, yordam ların çağrılması mantığına dayanan bir yöntemdir. Fonksiyon , altyordam , altprogram , metot gibide
Kaynak: Yordamsal programlama
Hataya sebep olan buyruk hata ile ilgili yordam çalıştırıldıktan tekrar koşturulur. Bu şekilde olmasının sebebi hataların genellikle
Kaynak: Mikro işlemcilerde kural dışı durumlar
Flavell (1979) üstbilişsel bilgiyi (metacognitive knowledge); yordam bilgisi, bildirimsel bilgi ve her ikisi (duruma dayalı bilgi) olmak
Kaynak: Üstbiliş
Oracle veri tabanı sistemlerinde tetikleyici (trigger ) ve Saklı yordam (stored proce dure) yazmak üzere geliştirilmiş temel sql
Kaynak: PL/SQL
Yığın yapısı karmaşık hesaplamalar sırasında ara değerleri verimli bir şekilde saklar,yordam çağırıldığı anda parametrelerin geçişini
Kaynak: Komut kümesi

Yakın Kelimeler

Google Reklamları
(Tahmin etmek için bir harf girin)
Vagonmedya.com
2009-2024 © Sözce hakları saklıdır.