baş ne demek?
- 16 sözlük, 30 sonuç.
BSTS / Anatomi Terimleri Sözlüğü
baş anlamı Lat.cephalica
(Anatomi) İnsan vücudunun üst, hayvan vücudunun ön ucu, sefalika.
BSTS / Biyoloji Terimleri Sözlüğü
baş anlamı İng. head Osm. re's Alm.Kopf Fr. tête kephale: baş
1. İnsan vücudunun ağız, duygu organları ve beyni içine alan en ön bölgesi. 2. Herhangi bir hayvanın bu bölgeye karşılık olan yapısı. Sefal, kafa. 3.Bakteriyofajlarda ikozahedral şekilli, DNA içeren kısmı. 4.Miyozinin bir parçası. Fosfolipitlerin yağ asitleri içermeyen kısmı. 5. Spermlerde haploit çekirdeğin bulunduğu kısmı.
BSTS / Cimnastik Terimleri Sözlüğü
baş anlamı İng. head Alm. Kopf Fr. tête
Beyni ve duyu organlarını taşıyan vücut parçası.
BSTS / Güreş Terimleri Sözlüğü
baş anlamı
Yağlı güreşte ve karakucakta en büyük boy.
BSTS / Medeni Hukuk Terimleri Sözlüğü
baş anlamıreîs (bakınız»
başkan.).
BSTS / Metalbilim İşlem Terimleri Sözlüğü
baş anlamı İng. ram Alm. Ramme Fr. mouton
Dövme ya da darçıkım işleminde, dövme ya da itme işini gören kolun ucu.
BSTS / Orta Öğretim Terimleri Kılavuzu
baş anlamı Osm. re's Fr. tête
(biyoloji, zooloji)
BSTS / Toplumbilim Terimleri
baş anlamı İng. chief Osm. reis, şef Fr. chef
İlkel topluluklarda görülen, çok az kurumlaşmış olan ve gücü kimi kez aşırı bir başına -buyruk- yönetimin gücü biçimini alan önder tipi.
BSTS / Veteriner Hekimlik Tarihi ve Deontoloji Terimleri Sözlüğü
baş anlamı
(hlk.) Yara.
BSTS / Yazın Terimleri Sözlüğü
baş anlamı
1- Deyiş'in konu ve uyağının ne olduğunu belirten, "doğuş" un halk edebiyatındaki adı. 2- Başlangıç.
BSTS / Zooloji Terimleri Sözlüğü
baş anlamı İng. head Osm. re's Alm.Kopf Fr. Tête Kephale
(Yun. Kephale): İnsan vücudunun ağız, duygu organları ve beyni içine alan üst bölgesi; herhangi bir hayvanın bu kesime karşıt oları bölgesi.
Divanü Lügati't-Türk
baş anlamı
baş
baş anlamı
yara
Güncel Türkçe Sözlük
baş anlamı
(I) is. 1. anat. İnsan ve hayvanlarda beyin, göz, kulak, burun, ağız vb. organları kapsayan, vücudun üst veya önünde bulunan bölüm, kafa, ser: "Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." -N. Cumalı. 2. Bir topluluğu yöneten kimse: "Cumhurbaşkanı devletin başıdır." -Anayasa. 3. Başlangıç: Hafta başı. Ay başı. Yılbaşı. Satır başı. 4. Temel, esas: "Gücün, erdemliğin, bilimin, her şeyin başı paradır, para." -H. E. Adıvar. 5. Arazide en yüksek nokta: Dağın başı. Tepenin başı. 6. Bir şeyin genellikle toparlakça ucu: Toplu iğne başı. "Avucumuzun içinde sakladığımız sigaraların yanmış ucu ile fitillerin başını yaktık." -F. R. Atay. 7. Bir şeyin uçlarından biri: "Merdiven başında beni çağırdı." -A. Kutlu. 8. Kasaplık hayvanlarda ve bazı yiyeceklerde adet: Yirmi baş koyun. On baş sığır. Üç baş soğan. 9. Para değiştirirken verilen veya alınan üstelik, sarrafiye. 10. Bir şeyin yakını veya çevresi: "Güzel bir sonbahar havasında şair, havuz başına uzanır gibi oturmuş, güneşleniyordu." -A. Kabaklı. 11. "Önem veya yönetim bakımından ileride olan, en önemli, en üstün" anlamlarında birleşik kelimeler yapan bir söz: Başbakan, başçavuş, başhekim, başkent, başöğretmen, başpehlivan, başrol, başsavcı. 12. Güreşte pehlivanların ayrıldıkları beş derecenin en yükseği: Başa güreşmek. 13. den. Deniz teknelerinde ön taraf.
baş anlamı
(II) is. esk. Çıban.
Tarama Sözlüğü
baş anlamı
1. Başkan, topluluğu yöneten, komutan. 2. (İnsan ve hayvan sayımında) Tane. 3. Başak. 4. Yara.
Türkçe - İngilizce
baş anlamı
isim
1) head
2) chief
3) top
4) bow
5) beginning
6) leader
7) heading
8) knob
9) outset
10) beginnings
11) nob
12) noddle
13) off
14) coconut
15) costard
16) potato
17) sconce
sıfat
1) head
2) chief
3) principal
4) first
5) prime
6) initial
7) primary
8) arch
9) capital
10) in chief
11) master
12) central
13) general
14) premier
15) primal
16) governing
17) foremost
18) grand
19) especial
ön ek
1) arch-
Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü
baş anlamıReis.
*Kandıra -Kocaeli
Ergan -Erzincan
baş anlamı
1. Tane. 2. Dilim: Bi baş pendir ver.
baş anlamıİyi, güzel: Benim toklularım hep baştır.
Çepni *Gemerek -Sivas
baş anlamıPazartesi.
Kadıçiftliği -İstanbul
baş anlamı
1. bakınız» baş başı. 2. Ölçüde, tartıda tahminin üstünde çıkan kısım.
baş anlamıÇıban, yara.
Göbekviran *Gürün -Sivas
baş anlamı
1. Derilere tatbik edilen bir işlem (tabaklıkta). 2. Köselecilikte bir derinin baş tarafı.
bâş anlamıBağış, hediye.
Hasanoğlan -Ankara
baş anlamıBulgur, buğday ve benzerleri kalburlandığı zaman kalburun üstünde kalan in kısım.
-Gaziantep
baş anlamıBaş, başlangıç
Diyarbakır
baş anlamıBaş, reis
Doğu Trakya
baş anlamıBaş. || başıni batırmak/küllemek: öldürmek; yok etmek || baş gelmek: başa çıkmak, gücü yetmek || baş gılt/gıltıh: yatağın baş ucu || baş mahat: sofranın baş köşesi || baş üzerine: baş üstüne; emredersiniz || başan gara gele!: kahrolasın (kargış sözü) || başına çewürmek: sadaka verirken fenalıklan götürsün diye, verilen nesnenin başın etrafında dolaştırılması hareketi || başından sawurmak: atlatmak; defetmek || başıının gözünün sadağasi üçün vermek: sadaka olarak vermek || torpah başşan!: acıma sözü: vah vah; yazık oldu sana; ne kadar gafilsin || vay başşıma!: vay bana vay vay!, daha nelerle karşılaşacağım (acıma sözü)
Erzurum
baş anlamı1. Baş. 2. Üzeri, kendi. 3. Tepe, zirve. 4. Uç. sınır. 5. Nezt, baş ucu. 6. Ön taraf, ön yol
Artvin Yusufeli Uşhum köyü
baş eş anlamlısı
başlangıç is. 1. Bir iş, bir dönem, bir hayat vb.nin ilk bölümü:
"Hayatın başlangıcı gibi sonu da bir ninni, masal ve uyku ihtiyacını duyuyor." -A. Ş. Hisar. 2.
ed. Ön söz, giriş, mukaddime.
esas is. (esa:sı) 1. Bir şeyin özünü oluşturan ana öge, temel. 2. Bir iş veya sözde doğru biçim:
Bu işin esası böyle değil. 3.
sf. Ana, temel olarak alınan, başlıca, asal, esasi:
Esas düşünce. Esas görev. kafa is. 1. İnsan başı, ser. 2. Hayvanlarda genellikle ağız, göz, burun, kulak vb. organların bulunduğu vücudun en ön bölümü. 3. Çocuk oyunlarında kullanılan zıpzıp taşının veya cevizin büyük boyu. 4. Mekanik bir bütünün parçası:
Distribütör kafası. 5.
mec. Kavrama ve anlama yeteneği, zekâ, zihin, bellek:
"Kafasının faaliyetini fikirden ziyade işe vermiş." -Y. K. Beyatlı. 6.
mec. Görüş ve inançların etkisi altında beliren düşünme ve yargılama yolu, zihniyet:
"Kalbi ve kafasıyla daima yeni, daima genç kaldı." -Y. Z. Ortaç.
ser(I)
is. esk. 1. Baş, kafa:
Sertabip. Sermürettip. 2. Başkan, reis:
Sertabip. Sermürettip. ser(II)
is. Limonluk:
"Köşkünün arka tarafında çiçek serleri vardır, her mevsim en nadide çiçekler yetiştirilir." -A. Boysan.
temel is. 1. Bir yapının toprak altında kalan ve yapıya dayanak olan duvar, taban vb. bölümlerinin tümü:
"Evin temelleri sökülüyor gibi sarsılıyor." -H. E. Adıvar. 2. Bu bölümleri yapmak için kazılan çukur. 3.
sf. mec. En önemli, belli başlı, ana, taban, esas, asıl, baz:
"Devletin temel kanununun adı Anayasa'dır." -B. Felek. 4.
mec. Bir şeyin gelişimi için gereken ilk ögeler:
"Temelde sıradan bir Fransız vodviline dayanırdı oynadıkları oyun." -N. Cumalı.
"baş" için örnek kullanımlar
Soysal, toplumun temel taşı olan kadınların
baş tacı olduğunu söyledi.
Soysal, the cornerstone of the community of women who said it was the crown of the head.
Kaynak: haberdar.comBaş ağrısı hastalıkların en sık görülen belirtilerinden.
The most common symptoms of headache disorders.
Kaynak: sanliurfa.com