Sözce'de sorgulama yapmak için bir kelime girin

bek ne demek?

 - 7 sözlük, 18 sonuç.

BSTS / Besin Hijyeni ve Teknolojisi Terimleri Sözlüğü

bek anlamı İng. Bunsen burner
Bunsen bek.

BSTS / Zanaat Terimleri Sözlüğü

bek anlamı
Av hayvanı gözetleme kulübesi. (*KemaIpaşa -izmir)

Divanü Lügati't-Türk

bek anlamı
muhkem, kavi, pek, sağlam, sıkı
bek anlamı
muhafaza edilmiş, tahkim edilmiş, sağlam

Güncel Türkçe Sözlük

bek anlamı
(I) sf. hlk. 1. Sert, katı. 2. Sağlam.
bek anlamı
(II) is. sp. Savunma oyuncusu: "Bekle haf, genel olarak gol atmaz, alkışlanmaz, göklere çıkarılmaz." -H. Taner.
bek anlamı
(III) is. Hava gazı lambasının ucu.

Kişi Adları Sözlüğü

Bek anlamı Köken: T.
Cinsiyet: Erkek
1. Sağlam, sert, katı. 2. Bey. 3. İleri gelen, sözü geçen, saygın, zengin kişi.

Türkçe - İngilizce

bek anlamı
isim
1) back
2) gas burner

Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü

bek anlamı
Sert, katı, sağlam, kuvvetli: Bugün çift olmaz, toprak çok bek.

Yassıviran, *Senirkent -Isparta
Eziler *Buldan, Balkan köyleri *Çal, *Sarayköy köyleri -Denizli
*Karacasu -Aydın
Kargı, -Kastamonu
-Çorum
-Sinop
Çakıralan *Havza, -Samsun
*Merzifon -Amasya ve çevresi
Kızılca *Artova, *Taşova, *Zile -Tokat
Karakuş köyleri *Ünye -Ordu
Sasu *Bulancak, Düzköy *Keşap, *Alucra, *Şebinkarahisar -Giresun
Palena *Maçka -Trabzon
Karahamza *Sarıkamış -Kars
*Refahiye çevresi -Erzincan
-Maraş
Vazıldan *Divriği, *Gemerek, *Şarkışla, Hacıilyas, *Koyulhisar, Karaözü, -Sivas
İncirli -Yozgat
Solakuşağı *Şereflikoçhisar -Ankara
Tavlusun, -Kayseri
Belenivat *Akseki -Antalya

bek anlamı
1. Avcının saklanıp av hayvanı beklediği yer, pusu. 2. Pusuda bekleyerek yapılan av: Bu gece tavşan bekine gideceğim. 3. Beklenen iş. 4. Beklenen yer, pusu: Suçlu bekte imiş, maktul oradan geçerken tabancayla vurmuş. 5. Nöbet, bekleme, gözetme. 6. Gözcü, sürek avında bekleyen. 7. Bekçi kulübesi. 8. Avcı kulübesi. 9. Bekçilik ücreti.
bek anlamı
Hızlı olarak, çabuk: Kitabı bek oku.

Çeltek *Yeşilova -Burdur
*Zile -Tokat
*Mesudiye köyleri -Ordu
Hasanoğlan -Ankara

bek anlamı
Fazla, çok, pek.

Akalan *Acıpayam -Denizli
*Merzifon -Amasya ve çevresi
*Zile -Tokat
*Afşin -Maraş

bek anlamı
1. Yaban taflanları ve orman gülleri ile kaplı toprak. 2. Tarla sınırı.
bek anlamı
1. Katı, sert, pek. 2. Hızlı, çabuk.
bek anlamı
1. Hızlı, sert. 2. Çok

Malatya

bek anlamı
Pek, krş.bek

Kırşehir

bek anlamı
Pek, gayet

Uşak

bek eş anlamlısı

katı
(I) sf. 1. Sert, yumuşak karşıtı: "Bu hâl, onu ilk defa giyilen katı gömlek gibi sıkıyordu." -F. R. Atay. 2. mec. Hoşgörüsüz, acımasız, merhametsiz, zalim: Katı yürekli. Katı davranış. 3. mec. Düşünce ve davranışlarında belli ilkelere sıkı sıkıya bağlı olan. 4. fiz. Sıvıların ve gazların tersine, içinde bulunduğu kabın veya üstünde bulunduğu yerin biçimini almayan, sulp. 5. zf. esk. Çok, aşırı derecede: "Susadım ol dem hararetten katı / Sundular bir cam dolusu şerbeti." -Süleyman Çelebi.
katı
(II) is. hay. b. Taşlık.
sağlam
sf. 1. Dayanıklı, kolay bozulmaz, yıkılmaz, stabil: "En sağlam sütunlar üstünde durduğu sanılan devir, bir karton kale gibi yıkılmıştı." -F. R. Atay. 2. Zarar görmemiş, bozulmamış: Bütün eşya sağlam. 3. Sakatlık veya hastalığı bulunmayan, sağlıklı, sıhhatli: "Zaten bünyesi pek sağlam değildi, sık sık hastalanıyordu." -A. Ümit. 4. Güvenilir: Sağlam iş. Sağlam para. 5. Gerçek, inanılır bir temeli olan: "Böyle sağlam adı nereden bulacaksın." -M. Ş. Esendal. 6. zf. hlk. (sa'ğlam) Her hâlde, muhakkak: "Sağlam bu gece perilere karıştım gitti." -H. R. Gürpınar.
sert
sf. 1. Çizilmesi, kırılması, buruşması, kesilmesi veya çiğnenmesi güç olan, pek, katı, yumuşak karşıtı: Sert tahta. 2. Esnekliği az olan, kolayca eğilip bükülmeyen: "Tabakanın sert yaylı kapağını tak diye kapatıyor." -T. Buğra. 3. Kolay dayanılmayan, zor katlanılan, etkili, yumuşak karşıtı: Sert iklim. Sert hava. 4. Güçlü kuvvetli: "Kapıyı kapadı, döndü, sert adımlarla ilerledi." -M. Ş. Esendal. 5. Sarsıcı niteliği olan, çarpıcı, keskin, hafif karşıtı: Sert şarap. Sert tütün. 6. Bağışlaması, hoşgörüsü olmayan: "Birçokları beni dik ve sert olduğum için belki sevmiyorlardı." -M. Ş. Esendal. 7. Gönül kırıcı, katı, ters: "Hayatında kimseye sert muamele etmedi ve öfke yüzü göstermedi." -N. F. Kısakürek. 8. zf. Gönül kırıcı, katı, ters bir biçimde: "Ben de ona bile bile sert çıkıştım." -A. Kabaklı. 9. mec. Hırçın, öfkeli, hiddetli: Sert ses. "Zaten Atatürk'ün ne vakit öfkesine kapılarak herhangi bir kimseye karşı herhangi bir sert harekette bulunduğunu kim hatırlar?" -Y. K. Karaosmanoğlu. 10. mec. Titizlikle uygulanan, sıkı: Sert bir yönetim. 11. db. Ötümsüz.

"bek" için örnek kullanımlar

Rıera'dan sol bek çıktı aslında iyi de çıktı ama esas yeri değil.
Rıera'dan left-back was good as well, but based on the fact that the output is not the place.
Kaynak: ajansspor.com
Konuk ekip Eskişehirspor'da ise sol bek sıkıntısı devam ediyor.
The guest team in the left-back shortage continues Eskişehirspor'da.
Kaynak: karaman.org
Sağ bek Abdouulay Konko'nun da sahalara dönmesi için en az 1 ayı bulunuyor.
Right-back Abdouulay Konko'nun to return to the fields is at least 1 month.
Kaynak: goal.com
Abdullah'dan sol bek yaratma fantazisi dün ilk 45 dakikada kâbusa dönüştü.
Abdullah left-back yesterday for the first 45 minutes, creating a fantasy turned into a nightmare.
Kaynak: skorer.milliyet.com.tr

Yakın Kelimeler

Google Reklamları
(Tahmin etmek için bir harf girin)
Vagonmedya.com
2009-2024 © Sözce hakları saklıdır.