katı(I)
sf. 1. Sert, yumuşak karşıtı:
"Bu hâl, onu ilk defa giyilen katı gömlek gibi sıkıyordu." -F. R. Atay. 2.
mec. Hoşgörüsüz, acımasız, merhametsiz, zalim:
Katı yürekli. Katı davranış. 3.
mec. Düşünce ve davranışlarında belli ilkelere sıkı sıkıya bağlı olan. 4.
fiz. Sıvıların ve gazların tersine, içinde bulunduğu kabın veya üstünde bulunduğu yerin biçimini almayan, sulp. 5.
zf. esk. Çok, aşırı derecede:
"Susadım ol dem hararetten katı / Sundular bir cam dolusu şerbeti." -Süleyman Çelebi.
sağlam sf. 1. Dayanıklı, kolay bozulmaz, yıkılmaz, stabil:
"En sağlam sütunlar üstünde durduğu sanılan devir, bir karton kale gibi yıkılmıştı." -F. R. Atay. 2. Zarar görmemiş, bozulmamış:
Bütün eşya sağlam. 3. Sakatlık veya hastalığı bulunmayan, sağlıklı, sıhhatli:
"Zaten bünyesi pek sağlam değildi, sık sık hastalanıyordu." -A. Ümit. 4. Güvenilir:
Sağlam iş. Sağlam para. 5. Gerçek, inanılır bir temeli olan:
"Böyle sağlam adı nereden bulacaksın." -M. Ş. Esendal. 6.
zf. hlk. (sa'ğlam) Her hâlde, muhakkak:
"Sağlam bu gece perilere karıştım gitti." -H. R. Gürpınar.
sert sf. 1. Çizilmesi, kırılması, buruşması, kesilmesi veya çiğnenmesi güç olan, pek, katı, yumuşak karşıtı:
Sert tahta. 2. Esnekliği az olan, kolayca eğilip bükülmeyen:
"Tabakanın sert yaylı kapağını tak diye kapatıyor." -T. Buğra. 3. Kolay dayanılmayan, zor katlanılan, etkili, yumuşak karşıtı:
Sert iklim. Sert hava. 4. Güçlü kuvvetli:
"Kapıyı kapadı, döndü, sert adımlarla ilerledi." -M. Ş. Esendal. 5. Sarsıcı niteliği olan, çarpıcı, keskin, hafif karşıtı:
Sert şarap. Sert tütün. 6. Bağışlaması, hoşgörüsü olmayan:
"Birçokları beni dik ve sert olduğum için belki sevmiyorlardı." -M. Ş. Esendal. 7. Gönül kırıcı, katı, ters:
"Hayatında kimseye sert muamele etmedi ve öfke yüzü göstermedi." -N. F. Kısakürek. 8.
zf. Gönül kırıcı, katı, ters bir biçimde:
"Ben de ona bile bile sert çıkıştım." -A. Kabaklı. 9.
mec. Hırçın, öfkeli, hiddetli:
Sert ses. "Zaten Atatürk'ün ne vakit öfkesine kapılarak herhangi bir kimseye karşı herhangi bir sert harekette bulunduğunu kim hatırlar?" -Y. K. Karaosmanoğlu. 10.
mec. Titizlikle uygulanan, sıkı:
Sert bir yönetim. 11.
db. Ötümsüz.