Sözce'de sorgulama yapmak için bir kelime girin

bulaşık ne demek?

 - 4 sözlük, 5 sonuç.

BSTS / Metalbilim İşlem Terimleri Sözlüğü

bulaşık anlamı İng. contaminated Osm. kontamine olmuş Alm. Verunreinigt Fr. contaminé
Yabancı ve istenmiyen özdekleri, içinde ya da yüzeyinde bulunduran.

Güncel Türkçe Sözlük

bulaşık, -ğı anlamı
is. 1. Yiyecek veya içecekle kirletilmiş mutfak eşyası veya kap kacak: "Gemide bulaşık yıkamak kolay iş değildi." -A. Erhat. 2. mec. İz, etki, kalıntı: "Daha balayının bulaşığı geçmedi." -B. Felek. 3. sf. Kirli: Bulaşık kap. 4. sf. Düzensiz, karışık: "Bu karmakarışık ve bulaşık âlemi kendi hâline bırakırdı." -A. Ş. Hisar. 5. sf. mec. Yapışkan, sulu: Bulaşık adam.

Türkçe - İngilizce

bulaşık anlamı
isim
1) dishes

Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü

bulaşık anlamı
Yapışkan, balta olan insan.

-Samsun

bulaşık anlamı
1. bakınız» bılaşık-2. 2. Sevimsiz. 3. Yarı deli.

bulaşık eş anlamlısı

düzensiz
sf. 1. Düzeni olmayan veya düzeni bozuk, karışık, tertipsiz, intizamsız, gayrimuntazam: "Parasız, arkadaşsız, huzursuz, düzensiz, yan aç yarı tok bir yaşam sürdürüyorduk." -A. Kutlu. 2. Sistemsiz.
etki
is. 1. Bir kimse veya nesnenin başka bir kişi veya şey üzerindeki gücü, tesir: "Yaşadıklarını yazmanın böylesine bir etki yapabileceğinden hiç haberim yoktu." -A. Kutlu. 2. Bir etken veya bir sebebin sonucu: Tokadın etkisi kötü oldu. 3. mec. Bir kimse üzerinde bırakılan izlenim: "Sustu, istediği etkiyi tam olarak yapmak için olmalıydı bu." -T. Buğra.
iz
is. 1. Bir şeyin geçtiği veya önce bulunduğu yerde bıraktığı belirti, nişan, alamet, emare: "Nihayet bir dönemeçte izlerin sahibini gördüm." -S. F. Abasıyanık. 2. Bir şeyin dokunmasıyla geride kalan belirti: "Yüzünde birtakım diş ve tırnak izleri vardı." -Y. K. Karaosmanoğlu. 3. Bir olay veya bir durumdan geride kalan belirti, ipucu, emare: Cinayet izleri. 4. Bir olay, bir durum veya yaşayıştan geride kalan belirti, eser: O çağ uygarlığından iz kalmadı. 5. mat. Bir düzlemin başka bir düzlemle veya bir doğru ile kesişmesinden doğan ara kesit.
kalıntı
is. 1. Artıp kalan şey, bakiye. 2. Eski çağlardan kalmış şehir veya yapı, ören, harabe: "Efes, Bergama'nın kalıntıları, ulaştıkları uygarlığı serer gözler önüne." -N. Cumalı. 3. İz, işaret. 4. mec. Bir toplum, kültür, uygarlık vb.nden artakalan şey: "Bu babacan, filozof ve hazırcevap insanlar kuşağı, tükenen bir görgü devrinin son kalıntıları gibidir." -H. Taner.
karışık
sf. 1. Ayrı nitelikteki şeylerden oluşmuş: Karışık salata. 2. Karışmış olan, düzensiz, dağınık, intizamsız. 3. Saf olmayan: Karışık süt. 4. Çalkantı, kargaşa, gerginlik içinde olan: "Bana ne, bu bir yığın ne olduğunu anlamadığım, karışık dolambaçlı işten!" -N. Cumalı. 5. Anlaşılması güç olan, açık seçik olmayan, çapraşık: "Tuhaf şey! Hakikaten karışık bir kadın." -P. Safa. 6. hlk. Halk inancına göre cin ve perilerle ilişkisi olan.
kirli
sf. 1. Leke, toz vb. ile kaplı, pis, murdar, mülevves: "Perdeci, çapaklı gözlerini kirli yumruklarıyla ovuşturarak cevap verdi." -P. Safa. 2. Aybaşı durumunda bulunan (kadın). 3. mec. Toplumun değer yargılarına aykırı olan: "Bu isim bana bir zamanlar İstanbul'un en kirli âlemlerinde yuvalanmış bir simayı hatırlattı." -H. Z. Uşaklıgil.
sulu
sf. 1. Suyu olan, içinde su bulunan, koyu karşıtı: "Eczanede acaba nane suyu yahut zararsız bir sulu ilaç var mıdır?" -R. N. Güntekin. 2. Suyu çok olan: "Onun getirdiği kızarmış eti, şarabı, iri ve sulu elmaları acele yuttu." -Ö. Seyfettin. 3. İçine su katılmış, sulandırılmış olan: Sulu süt. 4. mec. Yersiz şakalar yapan, söz ve davranışları ile çevresini tedirgin eden veya gereksiz iltifatlarda bulunan (kimse): "Ben diyor, akşamdan beri onu kolluyorum. Bilirim sarhoşluğu suludur." -M. Ş. Esendal.
yapışkan
sf. 1. Yapışma özelliği olan: "Tütün yaprakları sıcakta yapışkan bir su salar." -N. Cumalı. 2. is. Yapıştırıcı: Zamk bir yapışkandır. 3. mec. Gitmek bilmeyen: "Aynı arabaya binecek kadar pişkin ve yapışkan bir gölge." -Ç. Altan.

"bulaşık" için örnek kullanımlar

Orada hayatında çamaşır, bulaşık makinası görmemiş kadınlar var.
There is laundry in life, women have never seen a dishwasher.
Kaynak: yeniasir.com.tr
Koç, ilk yerli buzdolabı ve ilk yerli bulaşık makinesini de üretti.
Aries, the first domestic refrigerators, and also produced the first domestic dishwasher.
Kaynak: aksam.com.tr
Bu sürede çamaşır mı, bulaşık mı yıkayayım, banyo mu yapayım.
During this period, do laundry, wash dishes do, do a bath.
Kaynak: gercekgundem.com
Hayatında çamaşır makinesi, bulaşık makinesi görmemiş kadınlar var.
Life washing machine, dishwasher, women have never seen.
Kaynak: timeturk.com
Ev ve lokanta mutfak larında bulaşık yıkama amaçlı olarak kullanılan seramik , paslanmaz çelik , doğal taş gibi suya dayanıklı
Kaynak: Eviye
Çamaşır ve bulaşık makinesi gibi alanlarda kullanılan sıcak ve basınçlı sudan daha yüksek sıcaklıkta tutulan su, buhar halini alır ve bu
Kaynak: Buharlı temizlik
Modern mutfak tipik olarak bir ocak ya da mikrodalga fırına sahiptir ve yemekleri temizlemek ve bulaşık yıkamak için bir lavabosu vardır.
Kaynak: Mutfak
yönetmen. 1992 'de film çekmek arzusuyla Amerika 'ya göç etti ve bir süre bulaşık yıkamak, ev temizlemek gibi işlerle geçimini sağladı.
Kaynak: Wash Westmoreland
Damıtık su elde edildiğinde sterildir, ancak çok kere azot lu maddelerle bulaşık olabilir, hatta damıtma cihazının yapısından gelen
Kaynak: Saf su
Türkiye de Çerkezköy fabrikalarında soğutucu , çamaşır makinesi , fırın ,gardrop tipi buzdolabı ,küçük ev aletleri ve bulaşık makinesi
Kaynak: BSH
Bir baskı makinesi kullanılarak ilaç, yasadışı haplar, allık benzeri kozmetik ürünler ve tablet bulaşık deterjanları gibi ürünler
Kaynak: Tablet baskı makinesi
Binanın bodrumunun toka ve bulaşık teli atölyesi olarak kullanılmasıyla birlikte binadan yükselen gürültüler artmış, kiracılar azalmış.
Kaynak: Simotas Binası
Enameled dökme demirden üretilen mutfak eşyaları bulaşık makinesinda yıkanabilse de çok sıklıkla bulaşık makinesinde yıkanması tavsiye
Kaynak: Dökme demir
havalandırma açıklıkları 462 mikrometrelik tel ile kaplanmalıdır; bulaşık bitki artıkları imha edilmelidir ve bulaşık fideler seraya
Kaynak: Yaprak galeri sineği
sistemleri, fotoğraf makinaları, videolar, çamaşır-bulaşık makinaları, bankamatik ler gibi sistemler ve ürünler birer mekatronik sistemlerdir.
Kaynak: Mekatronik
Başka bir tedbir olarak filoksera ile bulaşık bağ, sonbaharda yaprakların sararıp dökülmeye başladığı dönemde 50-60 gün su altında
Kaynak: Asma biti
Bu yöntem doğaya zarar vermeyen bir yöntem olarak kullanılırken günümüzde doğada çözülmeyen kimyasallarla bulaşık yıkanmaktadır.
Kaynak: Sini
Burada SS'lerin odaları, lavaboları, bulaşık kapları ve tuvaletleri kendi havlusuyla ona temizlettirildi; Gesatapo tarafından çeşitli ayak
Kaynak: Kurt Schuschnigg

Yakın Kelimeler

Google Reklamları
(Tahmin etmek için bir harf girin)
Vagonmedya.com
2009-2024 © Sözce hakları saklıdır.