Sözce'de sorgulama yapmak için bir kelime girin

dah etmek ne demek?

 - 2 sözlük, 4 sonuç.

Güncel Türkçe Sözlük

dah etmek anlamı
sürmek, yürütmek: Hayvanına dah edip yola koyuldu.

Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü

dah etmek anlamı
Sürmek: Ahmet bugün tarlayı dah etti.

-Amasya ve köyleri

dah etmek anlamı
Dürtmek, saplamak.

-Kastamonu ve çevresi

dah etmek anlamı
Savmak, kovmak: Dah ettim evden onu.

Gökdere *Akdağmadeni, Sarıhamzalı * Sorgun, -Yozgat

dah etmek eş anlamlısı

sürmek
(-i, -e) 1. Yönetip yürütmek, sevk etmek. 2. Devam etmek: "Yenilenmesine karar verilen Meclisin yetkileri, yeni Meclisin seçilmesine kadar sürer." -Anayasa. 3. Önüne katıp götürmek: Koyunları sürmek. 4. Uzatmak, ileri doğru itmek: "Kahveyi ısıtıyor, suyu dolduruyor, cezveyi sürüyor, fincanı boşaltıyor." -M. Ş. Esendal. 5. Dokundurmak, değdirmek: "Yüzümü saçlarına sürmek için başımı eğdim." -H. C. Yalçın. 6. Oturduğu, bulunduğu yerden, ülkeden ceza olarak başka bir yer veya ülkeye göndermek, nefyetmek: "Mütarekede İngilizler onu Malta'ya sürdüler." -Y. Z. Ortaç. 7. Bir maddeyi bir yüzey üzerine ince bir tabaka olarak yaymak, dökmek, serpmek: "Avucuna doldurup kokluyor; ensesine, şakaklarına, boynuna sürüyor." -R. H. Karay. 8. tic. Bir malı satışa sunmak, piyasaya çıkarmak: "Satılamayan ne kadar bayat, bozuk mal varsa pansiyonerlere sürerler." -H. R. Gürpınar. 9. Yasal olmayan yolla piyasaya para çıkarmak. 10. (-i) Herhangi bir durum içinde bulunmak: "Dört duvar arasında bir memur hayat sürüyordu." -Y. Z. Ortaç. 11. (-i) Pulluk veya sabanla toprağı işlemek: "Öküzünün biri ölünce tarlasını süremedi." -Ö. Seyfettin. 12. (nsz) Olmaya devam etmek: "Baygınlığım ne kadar sürdü bilmiyorum." -A. Gündüz. 13. (nsz) Zaman geçmek: Çok sürmez, her şey düzelir. 14. (nsz) Zaman almak: "Her odanın ziyareti bir saat sürmüştü." -A. Haşim. 15. bit. b. Bitki, ot yetişip ortaya çıkmak, bitmek, yeşermek: "Bu gölgeli yerlerde otlar bütün bir yaz mevsimi yeniden yeniye sürer, rutubetli toprakta bir bir arkasına yoncalar fışkırır, çayırlar kabarırdı." -R. H. Karay. 16. (nsz) Olağandan daha çok, daha sık ve sulu dışkı çıkarmak.
yürütmek
(-i) 1. Yürüme işini yaptırmak, yürümesini sağlamak. 2. Gerektiği gibi yapmak, uygulamak: İşlerini eskisi gibi yürütüyorlar. 3. huk. Bir yargıyı yerine getirmek, uygulamak. 4. (nsz) Kabul edilmesi veya tartışılması için bildirmek, açıklamak, öne sürmek: Mütalaa yürütmek. Muhakeme yürütmek. 5. mec. ve tkz. İşinden veya bulunduğu yerden çıkarmak: "Seni, teğmene bel bağlayıp girdiğin bisküvi fabrikasından nasıl yürüttülerdi." -H. Taner. 6. argo Habersiz olarak almak, çalmak: Bizim kalemi yürütmüşler.

Yakın Kelimeler

Google Reklamları
(Tahmin etmek için bir harf girin)
Vagonmedya.com
2009-2024 © Sözce hakları saklıdır.