Sözce'de sorgulama yapmak için bir kelime girin

sürmek ne demek?

 - 8 sözlük, 20 sonuç.

BSTS / Ceza Yargılama Yöntemi Yasası Terimleri

sürmek anlamı İng. to continue Osm.devam etmek Alm. fortdauern, fortsetzen, dauern Fr. continuer
Tutuklunun bu durumunun daha sürüp sürmeyeceği belli süreler içinde Sorgu Yargıçlığınca incelenerek, toplanan kanıtlara göre sanığın salıverilmesine yer olmadığının ve böylece tutukluğun uzamasının belirtilmesi ve uzaması.

BSTS / Orta Öğretim Terimleri Kılavuzu

sürmek anlamı Osm. hafretmek Fr.labourer
(tarla) (tarım)

BSTS / Sinema ve Televizyon Terimleri Sözlüğü

sürmek anlamı İng. release, launch Alm. herausbringen Fr. sortir (un film), lancer (un film), mettre en distribution
Sinem. Sürüm işlemi.

Divanü Lügati't-Türk

sürmek anlamı
sürmek, kovmak, sürgün etmek; devam etmek
sürmek anlamı
kırmak, darılmak
sürmek anlamı
kızmak, çıkışmak, sertelmek, sert söz söylemek
sürmek anlamı
kızmak, çıkışmak, sertelmek, sert ve kaba söz söylemek

Güncel Türkçe Sözlük

sürmek, -er anlamı
(-i, -e) 1. Yönetip yürütmek, sevk etmek. 2. Devam etmek: "Yenilenmesine karar verilen Meclisin yetkileri, yeni Meclisin seçilmesine kadar sürer." -Anayasa. 3. Önüne katıp götürmek: Koyunları sürmek. 4. Uzatmak, ileri doğru itmek: "Kahveyi ısıtıyor, suyu dolduruyor, cezveyi sürüyor, fincanı boşaltıyor." -M. Ş. Esendal. 5. Dokundurmak, değdirmek: "Yüzümü saçlarına sürmek için başımı eğdim." -H. C. Yalçın. 6. Oturduğu, bulunduğu yerden, ülkeden ceza olarak başka bir yer veya ülkeye göndermek, nefyetmek: "Mütarekede İngilizler onu Malta'ya sürdüler." -Y. Z. Ortaç. 7. Bir maddeyi bir yüzey üzerine ince bir tabaka olarak yaymak, dökmek, serpmek: "Avucuna doldurup kokluyor; ensesine, şakaklarına, boynuna sürüyor." -R. H. Karay. 8. tic. Bir malı satışa sunmak, piyasaya çıkarmak: "Satılamayan ne kadar bayat, bozuk mal varsa pansiyonerlere sürerler." -H. R. Gürpınar. 9. Yasal olmayan yolla piyasaya para çıkarmak. 10. (-i) Herhangi bir durum içinde bulunmak: "Dört duvar arasında bir memur hayat sürüyordu." -Y. Z. Ortaç. 11. (-i) Pulluk veya sabanla toprağı işlemek: "Öküzünün biri ölünce tarlasını süremedi." -Ö. Seyfettin. 12. (nsz) Olmaya devam etmek: "Baygınlığım ne kadar sürdü bilmiyorum." -A. Gündüz. 13. (nsz) Zaman geçmek: Çok sürmez, her şey düzelir. 14. (nsz) Zaman almak: "Her odanın ziyareti bir saat sürmüştü." -A. Haşim. 15. bit. b. Bitki, ot yetişip ortaya çıkmak, bitmek, yeşermek: "Bu gölgeli yerlerde otlar bütün bir yaz mevsimi yeniden yeniye sürer, rutubetli toprakta bir bir arkasına yoncalar fışkırır, çayırlar kabarırdı." -R. H. Karay. 16. (nsz) Olağandan daha çok, daha sık ve sulu dışkı çıkarmak.

Tarama Sözlüğü

sürmek anlamı
1. Yürümek, ilerlemek. 2. Takibetmek, kevam etmed. 3. Geçirmek, görüp geçirmek, yaşamak. 4. Kovmak, uzaklaştırmak, gidermek, tardetmek. 5. Yürütmek. 6. Ovmak, delketmek. 7. Karıştırmak, katmak, ilâve etmek.

Türkçe - İngilizce

sürmek anlamı
fiil
1) drive
2) lead
3) apply
4) continue
5) last
6) steer
7) spread
8) relegate
9) expel
10) rub
11) run
12) throw out
13) endure
14) stream
15) till
16) drive out
17) smear
18) herd
19) daub
20) exile
21) bedaub
22) banish
23) coat
24) transport
25) stock
26) splash
27) distribute
28) tool along
29) hang over
30) expatriate
31) lay on
32) wipe on
33) roll
34) stuff
35) slip in
36) pitchfork
37) persist
38) outlaw
39) ostracize
40) cast out

Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü

sürmek anlamı
1.Götürmek. 2.İleri itmek, sürmek. 3.Sürdürmek. 4.Kovmak. 5.İzlemek. 6.Direnmek, üstünde durmak : Allah aşkına üzerime sürüp durma şu işi.
sürmek anlamı
Tos vurmak : Koç beni sürdü.

*Merzifon -Amasya

sürmek anlamı
Sığırlar çiftleşmek.

*Maçka ve köyleri -Trabzon
-Gümüşhane

sürmek anlamı
Sürgün olmak.

Keben *Silifke -İçel

sürmek anlamı
Filizlenmek.

*Bozdoğan -Aydın
*Milâs -Muğla

sürmek anlamı
Kızı gönülsüz, güç kullanarak evlendirmek, kaçırmak.

*Eşme Uşak

sürmek anlamı
Buğday saplarını dövenle ezmek.

*Güdül ve köyleri Ankara

sürmek anlamı
Sürmek, kovmak

Diyarbakır

sürmek anlamı
Sürmek, kovalamak, tart etmek

Doğu Trakya

sürmek anlamı
< ET sürmek: sürmek; kovmak || surmek

sürmek eş anlamlısı

bitki
is. bit. b. Bulunduğu yere kökleriyle tutunup gelişen, döl veren ve hayatını tamamladıktan sonra kuruyarak varlığı sona eren, yosun, ot, ağaç vb. canlıların genel adı, nebat.
bitmek
(I) (nsz) 1. Tükenmek: "Dün akşam param bitmişti." -S. F. Abasıyanık. 2. Sona ermek: "Kıran kırana bir güreş bitmiş, Büyük Millet Meclisi, Başkumandanlık yetkilerini Mustafa Kemal Paşa'ya devretmiştir." -T. Buğra. 3. mec. Çok yorulmak. 4. mec. Güçsüz kalmak, çok zayıflamak. 5. (-e) argo Çok sevmek, bayılmak, beğenmek: "Buğulu bir sesi var. Ben böyle sese biterim." -H. Taner.
bitmek
(II) (nsz) 1. Bitki, tüy, saç vb. şeyler çıkıp yetişmek: "Buğdayla arpadan başka ne biter bu topraklarda?" -F. R. Atay. 2. Beklenmedik zamanda ortaya çıkmak: "Aynı anda sahnenin her yerinde birden bitiyor, bir şarkıcıdan çok bir göz bağcıya benziyordu." -M. Mungan.
devam etmek
1) başlanmış bir iş sürmek: "Hazırlıkların uzun zamandır devam ettiğinden, kimi ayrıntılardan öteden beri haberdardım." -E. Şafak. 2) sürekli gitmek: "Falanca kahveye mütekait memurlar devam eder." -B. R. Eyuboğlu. 3) sürdürmek: "Kız kendisini ağır satmakta devam ediyor." -R. H. Karay.
dokundurmak
(-i, -e) 1. Dokunmasını sağlamak: "Ayakkabıyı çıkaracak oldular, ben dokundurmuyorum ki adamlar çıkarsınlar." -M. Ş. Esendal. 2. mec. Bir şeyi üstü kapalı ve sitem yollu hatırlatmak, tariz etmek.
dökmek
(-i) 1. Sıvı veya tane durumunda olan şeyleri bulundukları kaptan başka bir yere boşaltmak: "İhtiyar karısı pırıl pırıl kalaylı maşrapa ile ona su dökecek." -S. F. Abasıyanık. 2. Belli bir yere boşaltmak: Sigara tablasını dökmek. 3. Akıtmak, düşürmek: "Annem bunu sezdiği gün, babamın arkasından döktüğü yaşları unutacak kadar bedbaht olur." -Y. Z. Ortaç. 4. (-e) Saçmak, serpmek: Tavuklara yem döktü. 5. Salmak, bırakmak. 6. Üstünde bulunan bir şeyi düşürmek: "Yapraklarını dökmüş iki söğüt ağacı..." -S. F. Abasıyanık. 7. Teninde kızamık, kızıl, suçiçeği hastalıklarında olduğu gibi kırmızı lekeler çıkmak. 8. Maden, mum eriyiği veya çimento, alçı vb.ni kalıba akıtarak biçim vermek, döküm yapmak: "Heykel ilkin çamurdan yapılıyor, sonra kalıbını çıkarıp tunçtan dökecekler." -H. Taner. 9. Sulu hamuru kızgın yağ veya tepsinin içine akıtarak pişirmek: Lokma dökmek. Kadayıf dökmek. 10. Bir yere çokça bir şey yığmak, taşımak: Sınıra asker dökmek. 11. (nsz) Çok söylemek: Dil dökmek. 12. Bir şeyi yok etmek için atmak: Satılmayan hamsileri denize döktüler. 13. (-e) Bir işte veya bir konuyu ele alış biçiminde değişiklik yapmak: "Şimdi maşallah açılmaya başladım diye söylenirsin, işi ahbaplığa dökersin, olur gider." -R. N. Güntekin. 14. Yakmak, tutuşturmak: "Sabah ve akşam kahvaltıları için mangal döktürürdü. Mangal yakmak denmezdi. Mangalı dök, tutuştur denirdi." -N. Neyzi. 15. Kullanmak, harcamak, sarf etmek: "Dimağ ve beden cevherlerini döken çocukları hesaplı bir kalori ile beslemek lazımdı." -C. Uçuk. 16. mec. Çok sayıda öğrenciyi sınavda veya bir üst sınıfa geçirmede başarısız saymak: Sınıfın yarısını döktüler. 17. (nsz) mec. Bol bol vermek, ödemek, sarf etmek: Para dökmek. 18. mec. Açığa vurmak, söylemek, ortaya koymak: Acaba biraz anlatsan, derdini döksen olmaz mı?
serpmek
(-i) 1. Bir şeyi dağılacak biçimde dökmek, saçmak. 2. Belli bir yere dağılacak biçimde dökmek: "Buzlarını atıp karabiberlerini serptikten sonra kadehleri iyice karıştırdım." -N. Cumalı. 3. (nsz) Yağmur veya kar azar azar, ince ince yağmak, serpiştirmek: Yağmur serpiyor. Kar serpiyor. 4. mec. Vermek, saçmak.
sevk etmek
1) göndermek, götürmek; 2) mec. sürüklemek, itmek: "Burada başka bir olay anlatacağım ki bu, Türk'ü şuuraltı bir kuvvetle İstiklal Savaşı'na sevk eden amillerin biridir." -H. E. Adıvar.
yeşermek
(nsz) 1. Bitki yaprak vermek, yapraklanmak. 2. Yeşil renk almak, yeşillenmek: "Okulun arkasındaki tepeler, yağan yağmurlardan sonra yeşermişti." -N. Cumalı. 3. mec. Canlanmak, yeniden ortaya çıkmak: "Türklük ülküsünün biraz daha köklendiğini, büyüdüğünü, yeşerdiğini duyarız." -O. S. Orhon.

"sürmek" için örnek kullanımlar

Aybaba'nın başka bir hatası ise genç insanları baskı altında sahaya sürmek.
If another error Aybaba'nın young people under pressure to drive the field.
Kaynak: sabah.com.tr
Sağlıklı yaşam sürmek her insanın en doğal hakkıdır.
Lead a healthy life, the natural right of every human being.
Kaynak: haber3.com
İş kalıyor Aykut Kocaman'ın en doğru 11'i, en doğru rakibe karşı sahaya sürmek.
Business remains the most accurate Aykut Kocaman 11, against the right opponent to drive the field.
Kaynak: dha.com.tr
Drogba'yı da 11'de sahaya sürmek isteyen Terim, son kararını maç gününde verecek.
Drogba who wish to live in the 11 field term, will give its final decision on the day of the match.
Kaynak: fotospor.com
Aristokrasi ya da Soylu erki (Yunanca ἀριστοκρατία - en iyinin hükümdarlığı- ἀριστεύς - en iyi + κρατεῖν - hüküm sürmek) iktidar ın
Kaynak: Aristokrasi
İmperium, (Latince imperare kelimesinden „hüküm sürmek“, „emretmek“, „buyurmak“ anlamında), Geniş anlamda sahip olan kişiye göreviyle
Kaynak: Imperium
Sürdürülebilir tarım ya da permakültür (Latince perm sürmek, devam etmek, cultür tarım.), doğadaki insan yerleşimlerini, doğal
Kaynak: Permakültür
Rusya 'nın St. Petersburg şehrine kıyısı vardır ve kış aylarında donan bu deniz üzerinde yürümek hatta araba sürmek mümkündür.
Kaynak: Baltık Denizi
Amazon'un son yıllarda yaptığı en büyük atılım, elektronik kitap okuyucusu Kindle 'ı piyasaya sürmek olmuştur. Şu anda Kindle 3 adıyla
Kaynak: Amazon.com
En iyi yaptığı işler ok atmak, at sürmek ve güreşmektir. 18 yaşına geldiği zaman Kitharion ormanlarında yaşayan ünlü canavarı öldürmüştür
Kaynak: Herakles
Bir gerçeği açıklamak, bir konuda görüş ve düşünceler öne sürmek ya da bir tezi savunmak, desteklemek için yazılan yazılara da "makale"
Kaynak: Makale
Bunun yerine gökyüzünü görerek yaşamak, bir şeyler yetiştirmek, ormanlarında huzurlu bir hayat sürmek elflerin istediği yaşam tarzıdır.
Kaynak: Elf
Grammy Ödülleri 'nde "Yılın Şarkısı" ödülünü kazanan The-Dream, bu başarıdan sonra ilk albümünü piyasaya sürmek için çalışmalarına başladı.
Kaynak: The-Dream
Yüksek yer, yaylak, mayalanmak, sürmek gibi anlamlar taşımaktadır. 1989 yılına kadar Çal ilçesine bağlı olan Boğaziçi kasabası bölgede
Kaynak: Boğaziçi, Baklan
Alman komutan Erich von Falkenhayn yıpratma strateji si izlenmesini savunarak Fransız ları ellerindeki her asker i savaş alanına sürmek
Kaynak: Verdun Muharebesi
Başlangıçta Slovak hükümeti savaşta katkıda bulunmaları için Slovak işçiler yerine Yahudileri sürmek için Almanya ile anlaşma yapmaya
Kaynak: Slovakya'daki Yahudilerin tarihi
32 yaşında tahta geçen Jehoram sekiz yıl süreyle krallık yaptı Güvenli bir saltanat sürmek için aralarında Prens Mikael'in de bulunduğu
Kaynak: Yehoram (Yehuda)
Tarla anlamındaki Latince ager sözcüğünden gelen acre, toprağı sürmek için gerekli öküz sayısına ya da ekim için kullanılacak tohum
Kaynak: Acre (ölçü)
Günümüzde yeni ay çıktığında sevdiği kişinin yüzüne bakmak ya da altına el sürmek türünden davranışlar o dönemlerden kalmış olabilir.
Kaynak: Batıl inanç
fırçalarından , boyacıların gemi bordası gibi geniş yüzeylere koruyucu boya sürmek için kullandıkları büyük kaba fırçalra kadar çeşitlilik gösterir."
Kaynak: Fırça
Saat, gelen komutları ardışık düzene sokan (pipeline) dahili bir sonlu durum makinasını sürmek için kullanılır. Bu, çipe, eş zamanlama
Kaynak: SDRAM
At sürmek, hızlı gitmek anlamlarını içerisinde barındırır. Türkçe Tata, Tunguzca Tagta sözcükleri korkmak ve şaşırmak bildirir.
Kaynak: Tatay
Belirli durumlarda programların akışında bu iki fonksiyonun izini sürmek zorlaşır. İşletim sistemine iade edilmiş bir alanın program
Kaynak: Çöp toplama (bilgisayar bilimi)
sayfanın tekerin neresinde olduğunu belirtmek için yeterli olmadığından, sanal adres uzayında bulunan her sayfanın tekerde izini sürmek gerekir.
Kaynak: Sayfa hatası denetimi

Yakın Kelimeler

(Tahmin etmek için bir harf girin)
Vagonmedya.com
2009-2024 © Sözce hakları saklıdır.