Sözce'de sorgulama yapmak için bir kelime girin

değmek ne demek?

 - 4 sözlük, 7 sonuç.

BSTS / Bilgisayar Terimleri Karşılıklar Kılavuzu

değmek anlamı
bakınız» bağlantı kurmak

Güncel Türkçe Sözlük

değmek, -er anlamı
(I) (-e) 1. Aralık kalmayıncaya kadar birbirine yaklaşmak, dokunmak, temas etmek: "Kapıdan bir an birbirimize değerek girdik." -Y. Z. Ortaç. 2. Ulaşmak, erişmek: Mektup elime değmedi. Yaşı on beşine değince... 3. İstenilen yere düşmek, rast gelmek, isabet etmek: Kurşun hedefe değdi.
değmek, -er anlamı
(II) (-e) 1. Değerinde olmak: "Benim ömrümün üç günü üç yüz bin liraya değer." -H. Taner. 2. Karşılık olmak: "Evet, onun için her şeyi feda etmeye değer." -A. Kabaklı. 3. (nsz) Zevk veren şeyler hoşa gitmek: Bu kahve değdi doğrusu. 4. Herhangi bir nitelikte olmak: "Babaannem özel bir kadındı. Anlatılmaya değer." -A. Kutlu. 5. Eş değerde olmak: Bütün dünyaya değer gözlerin.

Türkçe - İngilizce

değmek anlamı
fiil
1) touch
2) worth
3) pay
4) bear
5) merit
6) kiss
7) brush
8) be worthy of
9) pay off

Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü

değmek anlamı
Miras kalmak: Bu ev bana anamdan değdi.

Cebel *Eğridir -Isparta
*Sarayköy köyleri -Denizli
Eymir, *Bozdoğan -Aydın
*Alaşehir -Manisa
-Kütahya
Tokat -Eskişehir
*Kurşunlu, Saray -Çankırı
-Ordu ve köyleri
-Trabzon
*Bor -Niğde
Dere *Mut -İçel
Güzelsu *Akseki -Antalya
*Milas -Muğla

değmek anlamı
Olmak, olgunlaşmak (meyve ve çıban): Değmemiş armudu neye kopardın.

-Kastamonu
Azerî köyleri -Amasya
*Zile -Tokat
*Alucra, *Şebinkarahisar -Giresun
-Gümüşhane
-Rize
-Erzincan ve köyleri
-Bitlis
Kesirik -Elâzığ
*Arapkir -Malatya
*Koyulhisar -Sivas
-Kayseri
-Muğla

değmek anlamı
Meyve olgunlaşmak

Rize

değmek eş anlamlısı

temas etmek
1) dokunmak, değmek: "Etrafımda uçları birbirine temas etmiş hilallerden müteşekkil bir daire vardı." -Ö. Seyfettin. 2) değinmek, sözünü etmek, bahsetmek: "Şiiri iyi okuyanlarla fena okuyanlar arasındaki esaslı farka temas ettik." -Y. K. Beyatlı.
dokunmak
(I) (-e) 1. Nesnelerin sıcaklık, soğukluk, sertlik, yumuşaklık vb. niteliklerini derinin altındaki sinir uçları aracılığıyla duymak, değmek, el sürmek, temas etmek: "Bir elektrik zilinin düğmesine dokunduk." -A. Haşim. 2. Karıştırmak: Bu kâğıtlara kimse dokunmasın. 3. (nsz) Almak, kullanmak, el sürmek: "Buğdaydan, bulgurdan ne varsa kimse dokunmuyor, daha zor günlere saklıyordu." -N. Araz. 4. (nsz) Sağlığını bozmak: Bu yemek bana dokunur. Bu hava dokundu. 5. İnsanın içine işlemek, duygulandırmak, etkilemek, koymak, batmak: "Hiçbir gözyaşının bana onunkiler kadar dokunduğunu hatırlamıyorum." -R. N. Güntekin. 6. İlişkin, ilgili olmak, değinmek: Eğitim konusuna dokunan bir yazı. 7. Hafifçe değmek: Rüzgâr estikçe dal antene dokunuyor. 8. Onur, anlayış vb. ile uyuşmaz bir durum ortaya çıkmak: "Erkekte pudra sinirime dokunuyor diyorum, anlamıyorsun." -P. Safa. 9. mec. Tedirgin etmek, sataşmak: "Bu karıncaya dokunmayan çocuk o kocaman adamın oracıkta pestilini çıkaracaktı." -S. F. Abasıyanık.
dokunmak
(II) (nsz) Dokuma işi yapılmak: Halılar dokundu.
erişmek
(-e) 1. Varılması zamana, emeğe bağlı olan veya uzakta bulunan bir amaca varmak, ulaşmak: "Genç yaşında üne erişmiş, yönettiği oyunlar afişlerden inmemiş." -N. Cumalı. 2. Bir yere ulaşmak, varmak: "Boyu bir elli beş olduğu için eli ancak on beşinci düğmeye erişebilmektedir." -H. Taner. 3. (nsz) Bitkiler veya bunların ürünleri olgunlaşmak: Yemişler bu yıl çabuk erişti. 4. (nsz) Zaman gelip çatmak: Vakit erişti. Bahar erişti.
isabet etmek
1) nişan alınan yere değmek, rastlamak: Kurşun hedefe isabet etti. 2) çıkmak: Piyangodan yüz bin lira isabet etti. 3) yerinde iş görmüş olmak: "O hâlde yalnız çıkmış olduğuma çok isabet etmiştim." -H. E. Adıvar. 4) belli bir yerde bulunmak, yer almak: "Kapının yanına isabet eden ilk koltuktakinin tıraşı bitmişti." -Ö. Seyfettin.
ulaşmak
(-e) 1. Varmak, gelmek: "Doğudan batıya kadar ulaşmış bir zafer bestesi dinliyorum." -R. H. Karay. 2. Elde etmek, erişmek. 3. Yetişmek. 4. Birbirine katılmak, dökülmek: Nehirler denizlere ulaşıyor.

"değmek" için örnek kullanımlar

Oyuncular jianziye el ve kollarıyla değmek dışında her şeyi yapabilirler ancak; maçlarda genellikle ayaklarını kullanırlar Oyuncu ilk
Kaynak: Jianzi
İnsanlar gibi topukları da yere değmek üzere bütün ayak tabanını basarak yürüyebilirler. Her ayağında beş parmak, parmaklarının ucunda da
Kaynak: Ayıgiller
Orijinal olarak müteahhit William H. Reynolds için çizilmiş planlar en sonunda, gökyüzüne değmek üzere olan bir bina değil de onu delip
Kaynak: Chrysler Binası

Yakın Kelimeler

Google Reklamları
(Tahmin etmek için bir harf girin)
Vagonmedya.com
2009-2024 © Sözce hakları saklıdır.