Sözce'de sorgulama yapmak için bir kelime girin

iskelet ne demek?

 - 10 sözlük, 10 sonuç.

BSTS / Bilgisayar Terimleri Karşılıklar Kılavuzu

iskelet anlamı
bakınız» çatı

BSTS / Biyoloji Terimleri Sözlüğü

iskelet anlamı İng. skeleton Osm. kadid Alm. Skelett, Gerippe Fr. squelette skeletos: sert
Bir hayvanın destek görevi olan ve vücudu korumaya yarayan sert parçasının tümü; omurgalı hayvanların iç organlarını koruyan ve destekleyen kemik ve az çok kıkırdaklı bir çatı yapısı.

BSTS / Güzel Sanatlar Terimleri Sözlüğü

iskelet anlamı Fr. armature
(Heykel) 1. Heykel yapımında kilin içine konulan, tel ve demirden yapılmış, betiye uygun çatkı.

BSTS / Orta Öğretim Terimleri Kılavuzu

iskelet anlamı Osm. kadîd Fr. squelette
(biyoloji, zooloji)

BSTS / Su Ürünleri Terimleri Sözlüğü

iskelet anlamı İng. skeleton
Omurgalı hayvanların iç organlarını koruyan ve destekleyen kemik ve az çok kıkırdaklı bir çatı yapısı.

BSTS / Zooloji Terimleri Sözlüğü

iskelet anlamı İng. skeleton Osm. kadit Alm. Gerippe Fr. squelette skeletos
(Yun. skeletos=sert): Geniş anlamda herhangi bir hayvanın, destek görevi olan ve vücudu korumaya yarayan sert parçasının tümü; omurgalı hayvanların iç organları koruyan ve destekleyen kemik ve azçok kıkırdaklı bir çatı yapısı.

Güncel Türkçe Sözlük

iskelet anlamı
is. 1. İnsan ve hayvan bedeninin kemik çatısı, teşrih: "Çenesinin, başının bütün iskeleti peksimeti çiğnedikçe daha açık olarak meydana çıkıyordu." -H. E. Adıvar. 2. Yumuşak bölümleri dökülmüş, ölü bir vücudun kemiklerinin bütünü. 3. mec. Bir şeyi oluşturan temel çatı: "Yanımızdaki genç, yolun ötesinde bir bina iskeleti gösterdi." -F. R. Atay. 4. mec. Bir eserin genel planı: Bir romanın iskeleti. 5. sf. mec. Çok zayıf. 6. sf. mec. Kuru, çıplak: "Yürüdük, yürüdük, yaprakları düşmüş iskelet bir ormanın içine geldik." -Ö. Seyfettin.

Türkçe - İngilizce

iskelet anlamı
sıfat
1) skeletal
isim
1) skeleton
2) frame
3) framework
4) bones
5) carcass
6) outline
7) atomy
8) carcase

Türkçede Batı Kökenli Kelimeler Sözlüğü

iskelet anlamı Fr.squelette
1. İnsan ve hayvan bedeninin kemik çatısı, teşrih: § "Boy kısaya akrep orta, vücut bir iskelet olup hilkatteki inada bakınız." -Ahmet Midhat Efendi, Karnaval, 51. § "Haftalardan beri süren iştahsızlık ve hazımsızlık, vücudun iskeletinden son hâlini andıran bir beliriş." -Peyami Safa, Şimşek, 226. § " ... üzerine kıllı bir deri eldiveni çekilmiş iskeletten ibaret kalmışlardır." -Necip Fazıl Kısakürek, İhtilal, 173. § "Sanki yalnız iskeleti ve derisi var, içi bir balon gibi boş ve havayla dolu." -Attila İlhan, Kurtlar Sofrası, 330. 2. Yumuşak bölümleri dökülmüş, ölü bir vücudun kemiklerinin bütünü: § "Üstüne korsan bayrağı-vari bir iskelet kafası çizilmiş ve kafanın tepesine «ölüm tehlikesi» yazılmış." -Necip Fazıl Kısakürek, Aynadaki Yalan, 30. § "Kaynağı bütün bu kokular, uykularınıza da yavaş yavaş iskeletler, tepeden tırnağa beyazlar içinde yüzleri belirsiz hayaletler çağırıyor" -Adalet Ağaoğlu, Başka Karşılaşmalar, 65. § "Bir mamut iskeletine benzeyen korkunç cüssesinin eğri bacakları üstünde göklere doğru uzandığını gördü." -Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Bir Sürgün, 85. § "Duvarları boydan boya kaplayan camlı dolaplar, içinde iskeletler ortada sıra sıra masalar." -Peyami Safa, Dokuzuncu Hariciye Koğuşu, 40. § "Sonra bacakları havada şişkin beygir leşleri, etrafına dalgaların sazları takılmış hayvan iskeletleri, daracık köşe başlarını kaplayan Amerikan markalı hantal silindirler, altlarına köpekler büzülüp çürümüş dolaplar." -Ruşen Eşref Ünaydın, C. 13, 58. § "Yılana benzemeyen yılanın kırmızı dili iskeletin sağ ayağına değiyordu…" -Elif Şafak, Şehrin Aynaları, 13. 3. mec. Bir şeyi oluşturan temel çatı. 4. mec. Çok zayıf. 5. mec. Bir eserin genel planı. 6. mec. Kuru, çıplak: § "Yeni ağarmaya başlayan perdelerde kafeslerin iskeleti." -Reşat Nuri Güntekin, Yaprak Dökümü, 35.

Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü

iskelet anlamı
Hayvana yük yüklerken fileyi ve urganı tutturmak için semerin arkasına çakılan Yarım halka biçimindeki yassı demir.

*Tire -İzmir

iskelet eş anlamlısı

çıplak
is. 1. Soyunmuş durumda olan vücudun resmi, nü. 2. sf. Üstünde bulunması gereken giysi, örtü vb. bulunmayan, üryan, nü, cıbıl, cıbıldak: "Kız, çıplak tabanlarını bozuk yolda şaplata şaplata köyün içerisine doğru uzaklaştı." -E. E. Talu. 3. sf. Saçsız (baş). 4. sf. Üzerinde yaprak olmayan: "Irmağın başında kocaman, çıplak bir tek kavak vardı." -H. E. Adıvar. 5. sf. İçinde gerekli eşya bulunmayan: "Ankara tepelerinin birinde, boz renkli bir binanın çıplak ve dar bir odasında onunla karşı karşıyayız." -Y. K. Karaosmanoğlu. 6. sf. mec. Yoksul (kimse): "Askerliğini yapmamış, beş parasız, çıplak bir Cemal'in nesi vardı evlenilecek?" -N. Cumalı. 7. sf. mec. Yalın, süssüz: Çıplak bir anlatım.
kuru
sf. 1. Suyu, nemi olmayan, yaş ve nemli karşıtı: "Yanakları kuruydu fakat gözleri tamamıyla siyah yaştı." -H. E. Adıvar. 2. Yağış almayan veya üzerinde bitki olmayan: Kuru çöl. Kuru tepeler. 3. Daha sonra kullanılmak için kurutulmuş, taze ve yeşil karşıtı: "Evlerin önlerine kuru meşe dallarıyla örtülü çardaklar yapmışlar." -R. H. Karay. 4. Canlılığını yitirmiş (bitki): "Çiçek açmaz kuru bir ağaç, ötmeyi unutmuş bir kuş mu oldum?" -H. E. Adıvar. 5. mec. Zayıf, çelimsiz, arık, sıska, kaknem: "Kara, kuru, kibirli, kazık gibi bir kadın!" -H. E. Adıvar. 6. Salgısı olmayan: Kuru öksürük. Kuru egzama. 7. Döşenmemiş, çıplak: Kuru tahtaya oturma! 8. Katıksız, yanında başka şey olmayan (yiyecek): Kuru çayla karın doyar mı? 9. Etkisi ve sonucu olmayan: "Şahsına topluluğun isteğini emanet edenler boş bir riya, kuru bir şeref olsun diye laf etmediler." -R. E. Ünaydın. 10. mec. Heyecanı, tadı olmayan, tekdüze: Kuru, zevksiz bir hayat. 11. mec. Akıcı olmayan, duygudan yoksun: Kuru bir anlatım. 12. is. Kuru fasulye.
teşrih
is. (teşri:hi) esk. 1. Bir sorunu veya konuyu ele alıp en ince noktalarına kadar gözden geçirerek anlatma, açımlama. 2. tıp Anatomi: "O uğursuz teşrih atlasını hazırlamaya da işte böyle başladı." -İ. O. Anar. 3. hlk. İskelet.

"iskelet" için örnek kullanımlar

Uçar: "İskelet kadromuzu oluşturduk".
Flies: "Skeleton our staff have created."
Kaynak: trtspor.com.tr
Fazla yayılma fırsatı olmadan yok edilen son ender fotoğraflarda pek âlâ aynı kraterin içinde omurgalı bir yaratığa ait iskelet kalıntısı görülmüştü.
Over the last few photos you've done is not without opportunity to spread the same crater seen in the vertebrate skeletal remains of a creature.
Kaynak: webtv.hurriyet.com.tr
Dış iskelet, omurgasız hayvan lardan eklembacaklılar ve yumuşakçalar da görülen iskelet türü. doku bulunmayan iskelete dış iskelet denir.
Kaynak: Dış iskelet
İç iskelet, omurgalılar a özgü iskelet türü. İç iskelet, kemik , kıkırdak , zar ve eklem parçalarından oluşur. Bu sistem, omurgalı
Kaynak: İç iskelet
Aksiyel iskelet kemikleri, 80 kemik ten oluşmaktadır. Baş İskeleti Kemikleri Hiyoid Kemik Omurga Kemikleri Toraks İskeleti Kemikleri
Kaynak: Aksiyel iskelet
Apendiküler iskelet kemikleri, 126 kemik ten oluşmaktadır. Üst Ekstremite Kemikleri Alt Ekstremite Kemikleri Kategori:Kemikler
Kaynak: Apendiküler iskelet kemikleri
Lif demetlerinin bir araya gelmesiyle de iskelet kası oluşur. Bunu EPİMİSYUM adı verilen konnektif doku sarar. Ayrıca bununda üzerinde tüm
Kaynak: Çizgili kas
Mikrotübüller, hücre iskelet ini oluşturan yapılardan olup, almaç ları tutarlar veya serbest bırakırlar. Protein yapıda olup, uzun, içi
Kaynak: Mikrotübül
Fiziksel tıp ve rehabilitasyon (eskiden fizik tedavi ve rehabilitasyon; kısaltılmış olarak FTR), temelde kas-iskelet sistemi hastalıklarının
Kaynak: Fiziksel tıp ve rehabilitasyon
Retiküler fibriller; çeşitli doku ve organ ları destekleyen bir çeşit iskelet görevindeki fibril lerdir. Oldukça ince ağlar oluşturarak,
Kaynak: Retiküler Fibril
Osteopati hastalık larda kas-iskelet sisteminin etkinliği üzerinde duran tamamlayıcı bir tıp metodu. kas-iskelet sistemine önem vererek,
Kaynak: Osteopati
Goşa Nağara; isminden de anlaşıldığı gibi davulun aynı iskelet üzerindeki monte edilerek yapılır. Goşa kelimesi Azerice 'de "çift"
Kaynak: Goşa Nağara
Kemikbilim veya Osteoloji kemik ler hakkında olan bilimsel çalışmadır. Anatomi 'nin alt dalı olan kemikbilim kemikler, iskelet ögeleri, diş
Kaynak: Kemikbilim
Çizgili (iskelet ) kası ve kalp kasında düzgün diziliminden dolayı bu kaslar mikroskop altında çizgili görünürler. Yapısı: Miyofibrillerin
Kaynak: Miyofibril
Rabdomiyoliz, kas dokusu ndaki hasar (lizis) sebebiyle, iskelet kası dokusunda (rabdomyo) meydana gelen ani bozulmadır. Kas hasarı
Kaynak: Rabdomiyoliz
Vagonmedya.com
2009-2024 © Sözce hakları saklıdır.