Sözce'de sorgulama yapmak için bir kelime girin

sarmak ne demek?

 - 5 sözlük, 22 sonuç.

Divanü Lügati't-Türk

sarmak anlamı
kızmak, çıkışmak, sertelmek, sert söz söylemek
sarmak anlamı
kırmak, darılmak
sarmak anlamı
kızmak, çıkışmak, sertelmek, sert ve kaba söz söylemek
sarmak anlamı
sürmek, kovmak, sürgün etmek; devam etmek
sarmak anlamı
bir şeyi süzmek ve ayırmak; olgun hale gelmek
sarmak anlamı
karışmak; süzülmek; bir akarın içinden başka bir şey çıkmak, bunda yardım ve yarış etmek
sarmak anlamı
bir şeyi sudan ayırıp çıkartmak, süzdürmek

Güncel Türkçe Sözlük

sarmak, -ar anlamı
(-i) 1. Çevresini çevirmek, çepeçevre dolanmak, çevrelemek. 2. Kuşatmak, çevirmek, ihata etmek: Ordu düşmanı sardı. 3. Dolayında yer almak. 4. Yayılıp etkisi Altına almak, kaplamak: "Kültür düşüklüğündeki çöküş, yaygın bir hastalık gibi sarar toplumu." -N. Cumalı. 5. Örtmek. 6. Kucaklamak. 7. Yumak yapmak: İpliği sarmak. 8. Şerit, ip vb. şeyler dolaşmak. 9. Kâğıt veya bir bitki yaprağıyla dürmek: "Dolma sarıyorum diye yaprağı parmağıma doladım." -H. R. Gürpınar. "Sardığı sigarayı tabakasına yerleştiriyor." -T. Buğra. 10. (-e) Sarılıp tırmanmak: Asma çardağı sardı. 11. (-i, -e) Bir şeyi başka bir şeyin içine koyup onunla kaplamak: Kitabı kâğıda sarmak. 12. Taşıt tırmanmak, yükseğe doğru çıkmak. 13. Saldırmak, hücum etmek: "Faik Efendi biliyordu ki saracaklar hem de fena saracaklar." -M. Ş. Esendal. 14. Bir görev veya işin yerine getirilmesini başkasına yüklemek. 15. mec. Sözle saldırmak, tedirgin etmek: Evdekilerin hepsi bana sarıyor. 16. mec. Hoşuna gitmek, zevkini okşamak: "Bu canlılık, insanı on yıl önce görmüş olduğum muhteşem yazdan daha başka türlü sarıyordu." -A. H. Tanpınar.

Tarama Sözlüğü

sarmak anlamı
Sarılmak, kucaklamak.

Türkçe - İngilizce

sarmak anlamı
fiil
1) wrap
2) wind
3) roll
4) fold
5) wrap up
6) wrap up
7) surround
8) twine
9) involve
10) roll up
11) encircle
12) fold up
13) overgrow
14) embrace
15) wind up
16) pack
17) coil
18) gird
19) bandage
20) envelop
21) reel
22) lap
23) swaddle
24) furl
25) twist
26) enfold
27) begird
28) beset
29) encompass
30) strap
31) stalk
32) bind
33) enclasp
34) clothe
35) reel up
36) cincture
37) sheet
38) smother in
39) bundle
40) swathe
41) tuck in
42) tuck up
43) whirl
44) robe
45) entwist
46) coat
47) cocoon
48) coil up
49) compass
50) do up
51) invest
52) infold
53) hem in
54) hem around
55) hem about
56) enlace
57) entwine
58) enwrap

Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü

sarmak anlamı
Köpek havlamak, saldırmak.

*Mut -İçel
*Elmalı, *Finike -Antalya

sarmak anlamı
Değnekle, sopayla dövmek : Ali'ye değerli bir deynek sardım.

*Mut -İçel

sarmak anlamı
Değirmen arklarındaki suyu tahtalarla öbür yana geçirmek.

*Kurşunlu -Çankırı

sarmak anlamı
Yüklemek.

*Akçakoca -Bolu

sarmak anlamı
Tırmanmak : Bayıra sarmak.

*Akçakoca -Bolu

sarmak anlamı
Köpek vb. hayvan saldırmak.

Tosmurlu, Hurma, Arkarası *Silifke İçel

sarmak anlamı
Sarmak, kuşatmak

Doğu Trakya

sarmak anlamı
Sarmak

Doğu Trakya

sarmak anlamı
Hoşa gitmek, hoş gelmek

Rize

sarmak anlamı
Sarmak, sarılmak

Uşak

sarmak anlamı
( < sermek) 1. Sermek, yaymak. 2. Serpmek
sarmak anlamı
1. Dolamak, sarmak. 2. Kucaklamak

Artvin Yusufeli Uşhum köyü

sarmak eş anlamlısı

çevirmek
(-i) 1. Bir şeyin yönünü değiştirmek: "Nefes nefese koşan anneme, başını çevirmeden cevap verdi." -Y. Z. Ortaç. 2. Öteki yüzünü görünür duruma getirmek: "Sermet defterinin yapraklarını çeviriyordu." -Ö. Seyfettin. 3. Döndürerek hareket ettirmek: "Resimleri albüme yapıştırırken kocası da radyonun düğmesini çevirdi." -S. F. Abasıyanık. 4. Yönetmek, idare etmek: "Eteği belinde, bütün evi o çeviriyor." -H. Taner. 5. Durdurmak: Taksi çevirmek. 6. Yolundan alıkoymak, yoldan döndürmek: Arkadaşı bizi çevirip evine götürdü. 7. Geri göndermek: Kendisine yollanan parayı çevirmiş. 8. Bir giyeceği söküp iç yüzünü dışa getirmek. 9. Çevrilemek, tevil etmek: Sözü işine geldiği gibi çevirdi. 10. (-den) Çeviri yapmak: "Romanlar, hikâyeler yazar; yahut Fransızcadan çevirirmiş." -M. Ş. Esendal. 11. (-i, -le) Bir yerin çevresini bir şeyle sarmak, kuşatmak: Bağı duvarla çevirmek. 12. (-i, -e) Bir durumdan başka duruma getirmek, dönüştürmek: Evlerini otele çevirdiler. 13. (-den, -e) Bir durumdan başka duruma geçmek. 14. (nsz) Kâğıt oyunu oynamak. 15. (nsz) mec. Hile, dolap, dalavere vb. dürüst olmayan davranışlar ortaya koymak: "Bendenize şikâyetlerin yapılmaması, iş çevirmek isteyenlerin muvaffak olamayacaklarını bilmeleri neticesidir." -Atatürk. 16. (-i, -e) mec. Kötü bir duruma getirmek: Adamı maskaraya çevirmek.
çevrelemek
(-i) 1. İçine almak, kuşatmak, sarmak, ihata etmek: "Açık başımı çevreleyen beyaz saçlarım." -R. N. Güntekin. 2. mec. Bir konunun sınırlarını çizmek, tahdit etmek.
hücum etmek
saldırmak: "Kopan feryadın gücü sağlı sollu komşuların eve hücum edeceği kaygısını uyandırdı." -A. Kutlu.
ihata etmek
1) çevirmek, çevrelemek, kuşatmak, sarmak; 2) mec. kavramak, anlamak.
kaplamak
(-i) 1. Her yanını örtmek, istila etmek: Bulutlar gökyüzünü kapladı. Sessizlik ortalığı kapladı. 2. Çepeçevre sarmak, kuşatmak: "Evlerin bir tarafını yol, üç tarafını da yine çam ormanları kaplar." -S. F. Abasıyanık. 3. (nsz) Bir kabın, bir kılıfın, bir örtünün içine almak: Yorgan kaplamak. 4. Yayılıp doldurmak, etkisinde bırakmak. 5. Bir yüzeyi döşemek, başka bir nesne ile örtmek: "Dudaklarının üstünü kaplayan muntazam kesilmiş sert ve koyu siyah bıyıkları..." -A. Ş. Hisar. 6. Kaplama adı verilen ince ağaç levhaları, değişik yöntemlerle hazırlanan tablalara yapıştırmak. 7. Bir madeni bir başka madenle kimyasal bir yöntemle örtmek. 8. mec. Bir kimsenin veya bir şeyin nitelikleri herkesçe bilinir olmak: Ünü cihanı kapladı. 9. mec. Duygular için doldurmak: İçini sevinç kapladı. 10. mec. Doldurmak, bastırmak.
kucaklamak
(-i) 1. Kollarla sarıp göğüs üzerine bastırmak: "Onlar, daha fazlasını yaparak sessizce birbirlerini kucakladılar." -R. N. Güntekin. 2. Kucağına almak, kucağında taşımak. 3. İçine almak veya çepeçevre sarmak, kuşatmak: "Şaşılacak kadar tatlı, sevimli, nazik eli, elimi kucakladı." -Y. Z. Ortaç.
kuşatmak
(-i) 1. Çevresini sarmak, çevrelemek, çevirmek, abluka etmek, ablukaya almak, ihata etmek, muhasara etmek: "Denize bakan yönü ile yan sınırlarını rüzgârı kesen sık kargılıklar kuşatıyordu." -N. Cumalı. 2. Çevrelemek, çokça bulunmak. 3. Kaplamak: Fabrika dumanları bütün şehri kuşattı. 4. Bele sarılıp bağlanan şeyleri başkasının beline bağlamak.
örtmek
(-i) 1. Korumak, görünmez duruma getirmek veya gizlemek için üstüne bir şey koymak: "Kadın bebeğini itina ile yatırdı, yüzünü örttü." -A. Gündüz. 2. Kapamak: "Perihan kızdı, gidip piyanonun kapağını örttü." -P. Safa. 3. Kaplamak: Sarmaşıklar duvarları örtmüş. 4. mec. Kötü bir durumu belli etmemek, gizlemek, saklamak: Birinin suçunu örtmek.
saldırmak
(-e) 1. Bir kimseye veya bir şeye karşı saldırı yöneltmek, zarar verici bir davranışta bulunmak, hücum etmek: "Bugün şu dakikada onlar hâlâ düşmana saldırıyorlardı." -H. C. Yalçın. 2. Bir şey veya kimse üzerine saldırı yapılmasına sebep olmak. 3. (-den) Gemi, kalkmak için yelken açıp başını gideceği yola çevirmek. 4. mec. Yıkıcı ve sert eleştiriler yapmak. 5. kim. Etkisiyle eritmek: Asitler madenlere saldırır.
tedirgin etmek
rahatını, huzurunu kaçırmak: "Ortanca erkek kardeşimle aynı yöntemi benimsemiş olması beni tedirgin ediyor." -A. Ağaoğlu.

"sarmak" için örnek kullanımlar

Y sahasında Kasımpaşa'yı mağlup ederek yara sarmak istiyor.
Y wants to heal the wound area by defeating Kasimpasa.
Kaynak: trtspor.com.tr
Schalke yaralarını GS ile sarmak istiyor.
Schalke wants to heal the wounds of the GS.
Kaynak: boluolay.com
Bittiğinde geriye sarmak size kalmış.
When finished, rewind up to you.
Kaynak: ntvmsnbc.com
Hafta sonu ligde 10 kişi kalan Reims'e karşı şok bir yenilgi alan PSG, tur atlayarak yaraları sarmak istiyor.
10 people remaining in the league at the weekend with a shock defeat against Reims PSG coach wants to heal jumping.
Kaynak: sporx.com
1995 yılında Bosna Savaşının yaralarını sarmak ve savaş mağduru Müslüman Bosnalılara yardım etmek için kurulmuştur. Kurum Bosna savaşının
Kaynak: İHH İnsani Yardım Vakfı
Günümüzde nörobilim glia hücreleri için dört ana işlev tanımlamıştır: sinir hücrelerini sarmak ve onları bir arada tutmak, sinir
Kaynak: Nöroglia
mevzilerine kadar ileri harekatını sürdüren Bulgar ordusunu arkadan sarmak ve keza Bulgar ordusu tarafından kuşatılmakta olan Edirne 'yi
Kaynak: Şarköy Çıkarması
Görevi boyuna demirleri sarmak yoluyla güçlendirmektir. Daha önemli bir görevi ise kolon-kiriş bağlantısının yıkılmasının önüne geçmektir.
Kaynak: Etriye
benzeri malzemeler kullanılarak yapılan "açık tüplü" teleskop ların etrafını sarmak için kullanılan, ışık geçirmeyen siyah kumaşa verilen isim.
Kaynak: Kefen (anlam ayrımı)
Güreş başladıktan sonra, "koşbel almak" yani iki eli kavuşturarak rakibini sarmak ve sımsıkı tutmak yasaktır. Yine bu güreşte ayaktan
Kaynak: Kuşak güreşleri
Bir bant sürücü (veya “taşıyıcı” veya “deck”) bandı bir okuma/yazma kafasından geçirerek bir makaradan diğerine sarmak için hassas-kontrol
Kaynak: Manyetik bant
Belgeselleri ": Balığa sarmak. Küçük Pertev. Ufuklarda. 28 Temmuz 1389 / Kosova 'da gökyüzü. 1974 - bir başka dünyanın kupası. Ödülleri
Kaynak: Yalçın Ergir
Depremzedelerin yaralarını sarmak amacıyla yurt çapında başlatılan yardım kampanyasına katılan üç büyükler Beşiktaş , Fenerbahçe ve
Kaynak: Fenerbahçe Profesyonel Futbol Takımı 1976-77 sezonu
gelen deprem in yaralarını sarmak amacıyla düzenlenen dostluk maçında da Avustralya forması giyen Zdrilic takımının üçüncü golüne imza atmıştır.
Kaynak: David Zdrilic
Tank Ordusu, yaralarını sarmak için geriye alındı. 47. Ordu'nun üç piyade kolordusu, Varşova'nın güneyinden Siedlce'ye kadar 80 km.
Kaynak: Lublin-Brest Taarruzu
stüdyolarında dev panoramalar bir bütün olarak hazırlandı ve bunları sarmak için bir makina imal edildi; böylece panoramalar silindir haline
Kaynak: Atatürk ve Kurtuluş Savaşı Müzesi
saldırılardan sonra Jon Bon Jovi ve Richie Sambora daha çok 11 Eylül trajedisini anlatan ve yaraları sarmak amacı taşıyan şarkılar yazdılar.
Kaynak: Bounce (albüm)
Yaralarını sarmak ve ısınmak için verdikleri molalar onları hedeflerinden daha da uzaklaştırır ve başlarını derde sokar. Sonunda
Kaynak: Tırmanış (film)

Yakın Kelimeler

(Tahmin etmek için bir harf girin)
Vagonmedya.com
2009-2024 © Sözce hakları saklıdır.