Sözce'de sorgulama yapmak için bir kelime girin

yağdırmak ne demek?

 - 2 sözlük, 2 sonuç.

Güncel Türkçe Sözlük

yağdırmak anlamı
(-i) 1. Yağmasını sağlamak. 2. (nsz) Bir şeyi aralıksız ve çok sayıda atmak, indirmek, savurmak: Taş yağdırmak. Kurşun yağdırmak. 3. (nsz) Vermek, söylemek: "Cemal Paşa, çılgın, Adana'ya, Afyon'a şiddetle emirler yağdırıyordu." -F. R. Atay. 4. (-e, nsz) mec. Bol miktarda vermek, sağlamak: Bu fabrika piyasaya kumaş yağdırdı. 5. (nsz) mec. Çok sayıda ortaya koymak, sürmek: "Çorbada tuzum bulunsun diyen para, eşya yağdırmıştı." -T. Buğra.

Türkçe - İngilizce

yağdırmak anlamı
fiil
1) volley
2) pour forth
3) rain
4) pour
5) shower
6) hail
7) volley forth
8) flood
9) heap up
10) hurl
11) pelt
12) pour out
13) volley out
kelime öbeği
1) hail down

yağdırmak eş anlamlısı

indirmek
(-i) 1. Yüksekten, sarp ve kötü yerden veya yukarıdan aşağıya inmesini sağlamak: "Zeynep'i o sel yatağından, yağdan kıl çeker gibi indirdi." -Y. Kemal. 2. Bir taşıt veya binek hayvanından aşağıya almak. 3. Fiyatını azaltmak, düşürmek. 4. Hızla vurmak: "Genç adamın başına son darbeyi indirdi." -Y. K. Karaosmanoğlu. 5. Kapamak: Kepenkleri indirmek. 6. (nsz) Yağmur, sis, birdenbire bastırmak: "Haberlerle birlikte hızlı bir yağmur indirdi." -N. Cumalı. 7. Kırmak, tahrip etmek: Göstericiler yapının camlarını indirmişler.
sağlamak
(I) (-i) 1. Bir işin olması için gerekli durumu, şartları hazırlamak, temin etmek: "Biz bu ihtiyara son günlerinde hiç aklından geçirmediği bir saadet sağladık." -H. Taner. 2. Elde etmek, sahip olmak: "... o sevimli yavru hâliyle sağladığı sempatinin büyük bir kısmını yitirmişti." -Y. N. Nayır. 3. mat. Bir işlemin doğruluğunu ortaya koymak.
sağlamak
(II) (nsz) Öndeki aracın sağından ilerleyerek önüne geçmek.
savurmak
(-i) 1. Havaya atıp dağıtmak, saçmak: "İşçiler buğdayı savurmakta ve taneyi samandan ayırmaktadır." -N. F. Kısakürek. 2. Rüzgâr, şiddetle eserek bir yeri, bir şeyi altüst etmek, havaya kaldırmak, dağıtmak. 3. Kaldırıp atmak, fırlatmak: "Adam birden silkinip beni yavaşça yana savurdu." -N. Eray. 4. (nsz) Şiddetle döndürerek sallamak, kaldırarak vurmak: Kılıç savurmak. Değnek savurmak. 5. Bir sıvının havalanmasını veya kaynayan sıvının taşmasını önlemek, soğutmak amacıyla alıp yine kendi kabına dökmek: Sarnıcın suyunu savurmak. 6. Sallamak, uçurmak, dalgalandırmak: "Ayaklarını boşluğa savururken küçük dolap gürültüyle yıkıldı." -P. Safa. 7. (nsz) Yalan, küfür vb. söylemek: "Onun bütün çapkınlığı Solmaz'a yoldan geçerken savurduğu birkaç kelimeden ibaretti." -H. Taner. 8. mec. Boşuna ve çok miktarda harcamak, israf etmek: Paraları savurmak.
söylemek
(-i) 1. Düşündüğünü veya bildiğini sözle anlatmak: "Bu konak için de yine senelerden beri aynı şeyi söylerim." -R. N. Güntekin. 2. Bir düşünceyi ileri sürmek, ortaya atmak: "Hececiler kendilerinden sonra yeni bir edebî neslin yetişmediğini söylüyorlar." -S. F. Abasıyanık. 3. Yapılmasını istemek: "Biraz sonra nazırın yine beni istediğini söylediler." -F. R. Atay. 4. (nsz) Türkü, şarkı vb. okumak: "Kanto söyler gibi hareketler ve taklitlerle söylediği şarkılar pek eğlenceli şeylerdi." -R. N. Güntekin. 5. (nsz) Yazmak, düzmek: Şiir söylemek. 6. (-e) Haber vermek: "Benim burada nasıl yaşadığımı görenler gidip babama da söylerler." -A. Ş. Hisar. 7. (-i, -e) Önceden bildirmek, tahmin etmek: "Bir değil iki tane olduğunu size söylemiştim." -R. H. Karay. 8. (nsz) mec. Herhangi bir şeyi bildirmek, anlatmak, demek istemek, hatırlatmak: "Ne söyler bu türküler / Ay karanlık gecelerde yüzen gemiler." -N. Cumalı.
sürmek
(-i, -e) 1. Yönetip yürütmek, sevk etmek. 2. Devam etmek: "Yenilenmesine karar verilen Meclisin yetkileri, yeni Meclisin seçilmesine kadar sürer." -Anayasa. 3. Önüne katıp götürmek: Koyunları sürmek. 4. Uzatmak, ileri doğru itmek: "Kahveyi ısıtıyor, suyu dolduruyor, cezveyi sürüyor, fincanı boşaltıyor." -M. Ş. Esendal. 5. Dokundurmak, değdirmek: "Yüzümü saçlarına sürmek için başımı eğdim." -H. C. Yalçın. 6. Oturduğu, bulunduğu yerden, ülkeden ceza olarak başka bir yer veya ülkeye göndermek, nefyetmek: "Mütarekede İngilizler onu Malta'ya sürdüler." -Y. Z. Ortaç. 7. Bir maddeyi bir yüzey üzerine ince bir tabaka olarak yaymak, dökmek, serpmek: "Avucuna doldurup kokluyor; ensesine, şakaklarına, boynuna sürüyor." -R. H. Karay. 8. tic. Bir malı satışa sunmak, piyasaya çıkarmak: "Satılamayan ne kadar bayat, bozuk mal varsa pansiyonerlere sürerler." -H. R. Gürpınar. 9. Yasal olmayan yolla piyasaya para çıkarmak. 10. (-i) Herhangi bir durum içinde bulunmak: "Dört duvar arasında bir memur hayat sürüyordu." -Y. Z. Ortaç. 11. (-i) Pulluk veya sabanla toprağı işlemek: "Öküzünün biri ölünce tarlasını süremedi." -Ö. Seyfettin. 12. (nsz) Olmaya devam etmek: "Baygınlığım ne kadar sürdü bilmiyorum." -A. Gündüz. 13. (nsz) Zaman geçmek: Çok sürmez, her şey düzelir. 14. (nsz) Zaman almak: "Her odanın ziyareti bir saat sürmüştü." -A. Haşim. 15. bit. b. Bitki, ot yetişip ortaya çıkmak, bitmek, yeşermek: "Bu gölgeli yerlerde otlar bütün bir yaz mevsimi yeniden yeniye sürer, rutubetli toprakta bir bir arkasına yoncalar fışkırır, çayırlar kabarırdı." -R. H. Karay. 16. (nsz) Olağandan daha çok, daha sık ve sulu dışkı çıkarmak.
vermek
(-i, -e) 1. Üzerinde, elinde veya yakınında olan bir şeyi birisine eriştirmek, iletmek: "Okumadığım zaman tavukların bahçesindeyim, yemlerini ben veririm." -Ö. Seyfettin. 2. Bırakmak veya bağışlamak: "Hırsımdan bazılarına bedava verdim, alın götürün, diye bağırdım." -H. C. Yalçın. 3. Ondan bilmek, atfetmek: "Bilgin'in bu çekingen tavırlarını kusurlu ve zayıf oluşuna verdi..." -F. R. Atay. 4. Düşünce veya bilgi anlatan şeyleri başkalarına iletmek, bildirmek: "Geçenlerde bir derginin, ‘Eski ünlüler ne yapıyor?' adlı bir röportajına verdiği cevapları okudum." -H. Taner. 5. Döndürmek, çevirmek, yöneltmek: "Arabanın burnunu, en tenha kahvelerden birinin önünde, rıhtıma verdiler." -A. İlhan. 6. Herhangi bir duruma yol açmak: "Kendilerine iyi bir çalışma fırsatı verdim." -Y. K. Karaosmanoğlu. 7. Eğlenceli toplantı düzenlemek, konuk çağırıp ağırlamak: Yemek vermek. Balo vermek. 8. Topluluk önünde sanatını göstermek, icra etmek: Konser vermek. Resital vermek. 9. Topluluk önünde bilimsel konudaki bildirisini sunmak: Konferans vermek. 10. Satmak: Ucuz pahalı deme de ver gitsin; ver de kurtul. 11. Kızı, kadını biriyle evlendirmek: "Uzun Osman, Zeynep'le Süleyman'a, ikisini birbirine vereceğini söylediği zaman şaşmadılar." -H. E. Adıvar. 12. (-i) Ödemek: "Haydi ... arabaya atlayın... Köşkten parayı verirler." -P. Safa. 13. Yaymak: Ses vermek. Korku vermek. Işık vermek. 14. Bitki ve ağaç, ürün üretmek: "Dal budak saldı, yemiş vermeye başladı." -R. E. Ünaydın. 15. Herhangi bir şey ortaya çıkarmak, oluşturmak: "Kendisi de muhakkak artistlerden, güzel eser veren, güzel konuşan, hayalleri işlek adamlardan hoşlanıyor." -R. H. Karay. 16. Hepsini herhangi bir duruma sokmak: Ateşe vermek. Ortalığı heyecana vermek. 17. Sahip olmasını sağlamak. 18. Bir şey üzerinde etki yapmak, biçimini değiştirmek: Hareket vermek. Biçim vermek. 19. Tespit etmek: Randevu vermek. Ad vermek. 20. Kazandırmak, katmak: Tat, çeşni vermek. 21. Ayırmak, harcamak: Emek vermek. Zaman vermek. 22. Dayamak: Duvara sırtını verip çömeldi. 23. (yar) Kök veya gövdeleri sonuna -ı (-i, -u, -ü) eki almış fiillere gelerek tezlik bildiren birleşik fiiller oluşturur: alıvermek, dizivermek, yapıvermek, görüvermek.

"yağdırmak" için örnek kullanımlar

Sonunda altın yağdırmak suretiyle kendini kurtarır. Altın yağmuru, Rönesans ve Barok dönemi ressamlarına da çekici gelmiştir, örneğin
Kaynak: Akrisios
Yağmur veya kar yağdırmak bu çabanın en çok denenen kısmını oluşturur. İslam sonrası Yağmur Duası bu uygulamanın kısmen yerini almıştır.
Kaynak: Yada Taşı
Videoda kar yağdırmak için kar makineleri kullanıldı. Amy Lee de iki farklı kostümle klipte yer aldı. Suyun altındaki görüntüler Going Under
Kaynak: Lithium
Çou hanedanlığı döneminde şamanların görevleri arasında ruhları davet etmek, yağmur yağdırmak, şifacılık, kehanet bulunuyordu.
Kaynak: Taoizm
Kara Tatarlar direkt olarak Rumeli ve Sırp askerlerinin arkasına sarkıp, onlara ok yağdırmak suretiyle saldırmaya başladılar. Miran Şah
Kaynak: Ankara Muharebesi

Yakın Kelimeler

Google Reklamları
(Tahmin etmek için bir harf girin)
Vagonmedya.com
2009-2024 © Sözce hakları saklıdır.