ezgi is. 1.
müz. Belli bir kurallara göre düzenlenmiş, kulağa hoş gelen ses dizisi, haz, nağme, melodi:
"Pir Sultan ağzından bir ezgi okuyup tüm yürekleri kendine bağladı." -K. Bilbaşar. 2.
müz. Bir müzik parçasında baştan sona kadar belirli yerlerde tekrarlanan ses dizisi. 3.
mec. Kulağa hoş gelen ses veya söz dizisi. 4.
mec. Gidiş, yol, tarz, tempo:
Bundan böyle aynı ezgide sürüp gidemez. 5.
hlk. Üzüntü, sıkıntı.
nağme is. 1. Güzel, uyumlu ses, ezgi, melodi:
"Boyuna Arapçayı andırır bir nağme mırıldanıyor." -S. M. Alus. 2.
müz. Ezgi:
"Daha ilk nağmelerde meyhaneyi sarsan bir alkış tufanı koptu." -S. F. Abasıyanık. 3.
mec. Birinin yalandan ve nazlanarak söylediği söz.
şiir is. ed. 1. Zengin sembollerle, ritimli sözlerle, seslerin uyumlu kullanımıyla ortaya çıkan, hece ve durak bakımından denk ve kendi başına bir bütün olan edebî anlatım biçimi, manzume, nazım, koşuk:
"Halk şiirinden, divan şiirinden değil, şiir mefhumundan, sadece şiirden bahsedeceğim." -N. Ataç. 2.
mec. Düş gücüne, hayale, imgeye, gönle seslenen, anı, duygu, coşku uyandıran, etkileyen şey:
"Burada herkes kendi gönlünden olduğu kadar bu tabiatın içinden gelen bir şiiri dinler." -A. Ş. Hisar.