Sözce'de sorgulama yapmak için bir kelime girin

ezgi ne demek?

 - 7 sözlük, 14 sonuç.

BSTS / Dilbilgisi Terimleri Sözlüğü

ezgi anlamı İng. melody Osm. ahenk Alm.Melodie Fr. mélodie
(Derleme.. sözün ezgisi) Söylemede sese verilen özel titrem.

BSTS / Gösterim Sanatları Terimleri Sözlüğü

ezgi anlamı İng. song Osm. şarkı Alm. Lied Fr.chanson
1- Güncel konulara, aşk konularına, yaşama sevincine değinen, kabarelerde söylenen şarkı. 2 - Epik tiyatroda oyuncuların açıklamalı ezgileri.

BSTS / Yazın Terimleri Sözlüğü

ezgi anlamı Osm. nağme, lahin
1. Belli bir kurala göre oluşturulan ve kulağa hoş gelen ses dizisi. 2. Makamla söylenen halk koşuğu türkü.

Güncel Türkçe Sözlük

ezgi anlamı
is. 1. müz. Belli bir kurallara göre düzenlenmiş, kulağa hoş gelen ses dizisi, haz, nağme, melodi: "Pir Sultan ağzından bir ezgi okuyup tüm yürekleri kendine bağladı." -K. Bilbaşar. 2. müz. Bir müzik parçasında baştan sona kadar belirli yerlerde tekrarlanan ses dizisi. 3. mec. Kulağa hoş gelen ses veya söz dizisi. 4. mec. Gidiş, yol, tarz, tempo: Bundan böyle aynı ezgide sürüp gidemez. 5. hlk. Üzüntü, sıkıntı.

Kişi Adları Sözlüğü

Ezgi anlamı Köken: T.
Cinsiyet: Kız
Belli bir kurala göre oluşturulan ve kulakta haz uyandıran ses dizisi, nağme.

Türkçe - İngilizce

ezgi anlamı
isim
1) melody
2) tune
3) warble

Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü

ezgi anlamı
Eziyet, sıkıntı.

*Milas -Muğla

ezgi anlamı
Erzak.

Aşudu *Darende -Malatya

ezgi anlamı
Cilve, işve.

-Balıkesir

ezgi anlamı
İnceleyerek araştırma.

-Niğde ve çevresi

ezgi anlamı
Sıkıntı.

Sivas
Yozgat
Kayseri

ezgi anlamı
Üzüntü; sıkıntı

Erzurum

ezgi anlamı
Eziyet, zulüm

Kars

ezgi anlamı
Meşakkat, eziyet, sıkıntı

Artvin Yusufeli Uşhum köyü

ezgi eş anlamlısı

gidiş
is. 1. Gitme işi: "Başka bir gidişinde Cenova'da dok işçileri grevdeydi." -N. Cumalı. 2. Gitme biçimi, tempo: Bu gidişle ancak akşama varırız. 3. mec. Tutum, durum, davranış: "Âdettir, genç kızlar girdikleri ailenin terbiyesine, gidişine ayak uydururlar." -S. F. Abasıyanık.
haz
is. 1. Hoşa giden duygulanma, hoşlanma, zevk. 2. fel. Bir şeyden duyusal veya manevi sevinç duyma. 3. müz. Ezgi. 4. ruh b. Sürdürülmesi istenen ılımlı ve doygunluk veren coşku: "Ömrünün en öfkeli veya buhranlı anlarında bile yaşamak hazzının parıltısı gözlerinden eksik olmazdı." -A. Ş. Hisar.
melodi
is. (l ince okunur) müz. Ezgi: "Biz bu melodileri ilk olarak Cemal Sahir operetlerinden duymuş, bellemiştik." -H. Taner.
nağme
is. 1. Güzel, uyumlu ses, ezgi, melodi: "Boyuna Arapçayı andırır bir nağme mırıldanıyor." -S. M. Alus. 2. müz. Ezgi: "Daha ilk nağmelerde meyhaneyi sarsan bir alkış tufanı koptu." -S. F. Abasıyanık. 3. mec. Birinin yalandan ve nazlanarak söylediği söz.
sıkıntı
is. 1. İşsizlik, tekdüzelik, bezginlik vb. sebeplerden doğan ruhsal yorgunluk, cefa, eziyet: "İçinin sıkıntısını mümkün mertebe gizlemeye çalışarak, dereden tepeden konuşarak oyalandı." -P. Safa. 2. Bir bozukluğun, karışıklığın sebep olduğu etkili ve sürekli yorgunluk, mihnet: "Sıkıntı ve ızdırapla sağa sola döndüm." -A. Gündüz. 3. Yokluk ve parasızlığın yol açtığı geçim darlığı: "İhtiyarın bir para sıkıntısı içinde olduğunu o söylemeden ben keşfetmiştim." -S. F. Abasıyanık. 4. Bulunmama durumu: "Yüklü servetini cömertçe harcamaması nedeniyle piyasada para sıkıntısı baş gösterdi." -İ. O. Anar. 5. mec. Sorun, mesele, sendrom, problem: "Atatürk öldüğü zaman Türkiye'nin ufak tefek sıkıntılar dışında hiçbir büyük problemi yoktu." -B. Felek.
tarz
is. 1. Özel oluş veya davranış biçimi, üslup, stil, janr: "Şimdi beni meraka düşürmek suretiyle yine aynı zevki başka tarzda çıkarmakla meşgul..." -R. H. Karay. 2. Bir kimsenin kendine özgü anlatım biçimi: "Artık bu tarzda hayat hakları aramanın mevsimi geçtiğini sanıyorum." -N. F. Kısakürek. 3. Güzel sanatlarda üslup, stil, konsept: Gotik tarzda bir yapı. Nedim tarzında bir gazel. 4. Biçim, yol.
tempo
is. (te'mpo) 1. müz. Bir müzik parçasındaki bölümlerin hızlarını belirtmek için kullanılan kelime, vuruş: Bu melodinin temposu çok ağır, biraz daha hızlı çalınmalı. 2. mec. Gidiş, ilerleyiş, gelişme hızı, tarz: "Maiyetindekiler onun çalışma temposuna yetişemezlerdi." -H. Taner. 3. sp. Vücut alıştırmalarının belirli süre içinde tekrarlanma hızı.
üzüntü
is. Olması istenilmeyen olaylardan doğan ruh tedirginliği, teessür: "Sesinde bir üzüntü hatta bir sitem sezdim." -A. Gündüz.
yol
is. 1. Karada, havada, suda bir yerden bir yere gitmek için aşılan uzaklık, tarik. 2. Karada insanların ve hayvanların geçmesi için açılan veya kendi kendine oluşmuş, yürümeye uygun yer: "Bahçeleri bahçelere toprak yollar bağlardı." -Ç. Altan. 3. Genellikle yerleşim alanlarını birbirine bağlamak için düzeltilerek açılmış ulaşım şeridi: "Yolda oynayan çocuklara ne olduğunu sordu." -Ö. Seyfettin. 4. İçinden veya üstünden bir sıvının geçtiği, aktığı yer: Su yolu. Sel yolu. 5. Yolculuk: Yola çıkmak. Yoldan kalmak. 6. Gidiş çabukluğu, hız: Bu vapurun yolu az. 7. Davranış, tutum, gidiş veya davranış biçimi: "Celal Bey'i sakal bırakma yolunda, kim, hangi örnek özendirdi diye çok düşünmüşümdür." -H. Taner. 8. Uyulan ilke, sistem, usul, tarz, tarik: Duyguların eğitimi de en iyi sanat yoluyla olur. 9. Kumaşta bulunan çizgi. 10. Kez, defa. 11. mec. Gaye, uğur, maksat: Bu yolda çok emek harcandı. 12. mec. Bir amaca ulaşmak için başvurulması gereken çare, yöntem: Bu işi yapmanın bir yolu vardır.

"ezgi" için örnek kullanımlar

Kıbrıs'ta kadınların çekmediği ezgi yoktur.
Cyprus does not attract women, there is no melody.
Kaynak: kibrisgazetesi.com
Mask Yapım, önemli bir müzik grubunu daha İzmit'e getiriyor. Ezgi'nin Günlüğü, bu akşam saat 20.00'de Sabancı Kültür Merkezi'nde hayranları ile buluşacak.
Mask construction, an important musical group brings more Izmit. Ezgi 's Diary, this evening at 20.00 Sabancı Cultural Center will meet with fans.
Kaynak: ozgurkocaeli.com.tr
Yürüme engelli 14 yaşındaki Ezgi'nin Yenimahalle Belediyesi'nden akülü engelli aracı istediğini öğrenen Yaşar, Karabulut'a aracını Batıkent'teki evinde teslim etti.
Mobility-impaired 14-year-old Ezgi of the Municipality of Fatih Yasar learner wants to tow disabled vehicle, Karabulut tool Batıkent'teki delivered at home.
Kaynak: haberler.com
Türkiye 'nin sözlü geleneğinde, bir ezgi ile söylenen halk şiirlerinin her çeşidini göstermek için, en çok kullanılan ad "türkü"dür.
Kaynak: Türkü
Nağme, (Arapça : نغمه; Uygurca : نغمه, Neğme) Güzel, uyumlu ses, ezgi, melodiye verilen isimdir. Osmanlı Türkçesi ndeki nağme yerine,
Kaynak: Nağme
Semai, halk şiirinde hecenin sekizli ölçüsü ile koşma biçiminde düzenlenen ve özel bir ezgi ile söylenen şiirlerdir. Genel özellikleri
Kaynak: Semai
Geleneksel Türk halk müziğinde genel olarak serbest ritmli (usulsüz) olarak söylenen ezgi türü. Başlıca formları,bozlak ,gurbet havası ,
Kaynak: Uzun hava
Şarkı , ezgili insan sesleri dizisi; ezgi, müzik parçası. Şarkı , bestelenerek okunmak için yazılan, divan şiirine Türkler tarafından
Kaynak: Şarkı (anlam ayrımı)
Ezgi, sürekli, güçlü ya da durak seslerinde biten küçük ezgi parçacıkları ya da cümle zincirlerinden oluşur. 4)Motif geliştirme
Kaynak: Taksim (müzik)

Yakın Kelimeler

Google Reklamları
(Tahmin etmek için bir harf girin)
Vagonmedya.com
2009-2024 © Sözce hakları saklıdır.