Sözce'de sorgulama yapmak için bir kelime girin

boşalmak ne demek?

 - 2 sözlük, 2 sonuç.

Güncel Türkçe Sözlük

boşalmak anlamı
(nsz) 1. Boş duruma gelmek, içinde bir şey kalmamak, inhilal etmek: "Sınıf Tamamen boşaldığında çıtı pıtı kadınla öğretmenin de onlarla birlikte gitmiş olduklarını fark etti." -E. Şafak. 2. Dışarıya akmak, dökülmek. 3. Gevşemek, açılmak: "Sicim gitgide boşalıyor, gemi hafif yana yatarak pupa gidiyordu." -S. F. Abasıyanık. 4. mec. Derdini, sıkıntısını birine anlatarak ferahlamak, deşarj olmak: "Derdimle öyle dolmuş ki boşalmadan evine gidemeyecek." -Y. Z. Ortaç. 5. Hayvan, bağından kurtulmak. 6. Doyuma ulaşmak.

Türkçe - İngilizce

boşalmak anlamı
fiil
1) cum
2) discharge
3) ejaculate
4) empty
5) teem
6) run down
7) swell
8) cream
9) exhaust
10) drain away
11) drain off

boşalmak eş anlamlısı

açılmak
(nsz) 1. Açma işine konu olmak: "Kasabada bir çırçır fabrikası açılmış." -A. Ümit. 2. Renk koyuluğunu yitirmek: Perdenin rengi açıldı. 3. Kendine gelmek, biraz iyileşmek, ferahlamak: Ateşi düşünce hasta açıldı. 4. Denizde kıyıdan uzaklaşmak. 5. Sıkılması, çekinmesi, tutukluğu kalmamak. 6. Kuruluşlar ilk kez veya yeniden işe başlamak. 7. İşini gereğinden veya götürebileceğinden geniş tutmak: Fazla açıldığı için iflas etti. 8. Genişlemek, bollaşmak: Ayakkabısı açıldı. 9. Delinmek, yırtılmak: Pantolonun dizleri açıldı. 10. Sis, karanlık, duman vb. dağılmak, yoğunluğunu yitirmek: "Belki hava açılıyor." -R. H. Karay. 11. Gereken güce ulaşmak: Araç uzun yolda açıldı, hızı arttı. 12. (-e) Sırrını, üzüntüsünü, sorunlarını birine söylemek: "Hiç kimseye açılmayarak yaşadığım bu altı ay beni bitirdi." -P. Safa. 13. (-e) Kapı, yol vb. geçit vermek: "Yol açılmış, biriken vasıtalar sel hâlinde akmaya başlamıştı." -H. Taner. 14. Yüzerken kıyıdan uzaklaşmak: "Ben yüzerken biraz fazla açıldım, kendimi Vardar'ın kuvvetli bir akıntısına kaptırdım." -Y. K. Beyatlı. 15. mec. Ayrıntıya girmek.
deşarj olmak
1) akü, pil gücünü yitirmek; 2) mec. içini dökmek, boşalmak, rahatlamak.
dökülmek
(nsz) 1. Dökme işi yapılmak veya dökme işine konu olmak: "Tepesinden saçları bir hayli dökülmüştü." -S. F. Abasıyanık. 2. Kumaş dökümlü olmak. 3. Bir işi, bir konuyu ele alış biçiminde değişiklik olmak. 4. (-e) Düşmek: "Bizim motor ikiye bölünüp suya döküldüğümüzde, dört kişiydik." -Z. Selimoğlu. 5. Çıkmak, ortaya konulmak: "Âdeta düşünmeksizin kaleminden masal sahnelerine benzeyen dağ, dere, uçurum resimleri dökülüyordu." -R. N. Güntekin. 6. Kaplamak, yayılmak: "Duvarlar, bütün ışıkları yutuyor, halkın üstüne bir toprak rengi dökülüyor." -M. Ş. Esendal. 7. (-e) Salınmak, serbest bırakılmak: "Saçlarını arkaya atıp ensesine dökülen buklelerini kabarttı." -H. Taner. 8. (-e) mec. Kır, sokak vb. yerlerde insanlar çokça birikmek: "Bahar o sene erken gelmiş, herkes tarlalara dökülmüştü." -S. F. Abasıyanık. 9. mec. Çok eskimiş olmak, değerini ve güzelliğini yitirmek: "Yaşayan, var olan her şey eskiyip dökülecek." -B. R. Eyuboğlu. 10. mec. Çok yorgun, hasta olmak: "Erkek arıların takatleri kesilmeye başlar, bir bir dökülür, ölür giderler." -T. Buğra. 11. coğ. Akarsular, göl veya denize akmak.
gevşemek
(nsz) 1. Sertlik ve gerginliği bozulmak: "Kar kalkmış, hava açmış, ayaz gevşemişti." -A. Gündüz. 2. Çözülmek: Boynuna dolanan kolları gevşedi. 3. mec. Yumuşamak, yatışmak, sakinleşmek: "Poker lafını işitmesin, eli ayağı gevşiyor." -A. İlhan. 4. argo Sevmek, hoşlanmak. 5. ekon. Para piyasasında değer yitirmek.
inhilal etmek
1) dağılmak; 2) açılmak.

"boşalmak" için örnek kullanımlar

Tarihçe: Şuanda bu köyde boşalmak üzeredir . Iki mahalleden biris Corukler kislasi, digeride Cayanoglu kislasi olarak bilinmektedir.
Kaynak: Yeniköy, Hamamözü
Vagonmedya.com
2009-2024 © Sözce hakları saklıdır.