Sözce'de sorgulama yapmak için bir kelime girin

cenah ne demek?

 - 1 sözlük, 1 sonuç.

Güncel Türkçe Sözlük

cenah anlamı
is. (cena:hı) esk. 1. Kuş kanadı. 2. Kol, pazı. 3. Yan, taraf. 4. ask. Kanat: "Ben takımımla beraber taburun sağ cenahını himaye için tepelere çıktım." -Ö. Seyfettin.

cenah eş anlamlısı

kanat
is. 1. Kuşlarda ve böceklerde uçmayı sağlayan organ: "Kuşun kanatlarını kısıp bir taş parçası gibi yere süzüldüğü gözümün önündedir." -M. Ş. Esendal. 2. Balıklarda yüzgeç. 3. Bir uçağın havada durmasını sağlayan taşıyıcı aerodinamik güçlerin etkilediği yatay yüzey. 4. Kapı, pencere, dolap gibi dikine açılıp kapanan şeylerin kapağı: "Bir müddet kapı kanatlarının kenarlarını okşarcasına yokladı." -Y. K. Karaosmanoğlu. 5. Yan, taraf: Perde kanadı. 6. Meclis, parti vb. topluluklarda düşünce yönünden özellik gösteren taraflardan her biri: Partinin sol kanadı. 7. Fırıldak biçiminde olan şeylerde kol: Yel değirmeni kanadı. Pervane kanadı. 8. Angıç. 9. ask. Savaş düzenindeki ordunun iki yanından her biri, cenah: Ordunun sağ kanadı. 10. sp. Futbol, hentbol vb. takım oyunlarında hücum hattının sağ ve sol uçlarında yer alan oyuncular.
kol
is. 1. anat. İnsan vücudunda omuz başından parmak uçlarına kadar uzanan bölüm. 2. Vücudunun bu bölümünü saran bölümü: "Kara yağız oğlan yalandan gözlerinin yaşını pembe mintanının kollarına siliyordu." -O. C. Kaygılı. 3. Makinelerde tutup çevirmeye, çekmeye yarayan ağaç veya metal parça. 4. anat. Koyun, dana, kuzu vb.nde ön ayağın üst bölümü. 5. bit. b. Ağaçlarda gövdeden ayrılan kalın dal. 6. müz. Bazı çalgıların elle tutulan sap bölümü. 7. Koltuk, divan vb.nin yan tarafında bulunan dayanmaya yarayan parça. 8. Bir şeyin ayrıldığı bölümlerden her biri, dal (I), kısım, şube, branş: Türk Dil Kurumunun bilim ve uygulama kolları. 9. tar. Karakol: "Lakin böyle kardan yolların örtüldüğü bu gecede, koldan korku yoktu. Rahatça eğlenebilirlerdi." -R. H. Karay. 10. İş takımı, ekip, grup: "Öteki koldaki iki hamlacıdan birisi acınacak bir zayıflıktaydı." -S. F. Abasıyanık. 11. ask. Kanat: Sağ kol. Sol kol. 12. Dizi, düzen: Yürüyüş kolu. 13. den. Bir halat oluşturan bükülmüş lif demetlerinden her biri.
pazı
(I) is. bit. b. Ispanakgillerden, yaprakları sebze olarak kullanılan bir bitki, yaban pancarı, yabani ıspanak (Beta vulgaris varcicla).
pazı
(II) is. Kolun omuz ile dirsek arasındaki bölümünde bulunan, şişkince kas kitlesi: "Pazılarına pek güvendiği için bu kürek oynatılmayan havada adayı dolaşmaya kalkar." -S. F. Abasıyanık.
pazı
(III) is. Bir ekmeklik hamur topağı, beze.
taraf
is. 1. Ön, arka, sağ, sol, üst, alt vb. yanların her biri: "Apartmanın temizliğine azami dikkat edilecek, her taraf pırıl pırıl olacak." -E. Şafak. 2. Yön, yan, doğrultu: "Deniz tarafındaki çayırdan bir sürü koyun geçiyor." -M. Ş. Esendal. 3. Yöre, yer: "Üsküdar tarafındaki evlerin camları kor gibi parlıyordu." -H. Taner. 4. İstekleri, düşünceleri karşıt olan iki kişiden veya iki topluluktan her biri: Karşı tarafın adamları. 5. Bir kişinin soyundan gelenlerin hepsi: Baba tarafı zengin. 6. Bir şeyin belli bölümü, kısmı: Tiyatronun ön tarafı konuklara ayrıldı.
yan
is. 1. Bir şeyin ön, arka, alt ve üst dışında kalan bölümü: "Yolcuların girdiği iskele yanından kendini denize attı." -M. Ş. Esendal. 2. Sağ ve solun ortak adı, yön, taraf, cihet: "Yaşlı garson yanımıza geldi." -Y. K. Karaosmanoğlu. 3. Yer. 4. Üst. 5. Birlikte, beraberinde olma: "Bir ara acıkıp yanlarında getirdikleri ekmek peyniri yediler." -N. Cumalı. 6. Bedenin bir bölümü: Sağ yanına inme inmiş. 7. sf. Üstte, altta, arkada veya önde olmayan. 8. sf. İkinci derece olan: İlacın yan etkileri. 9. sf. Tali: "Siyasi partiler kadın kolu, gençlik kolu ve benzeri şekilde ayrıcalık yaratan yan kuruluşlar meydana getiremezler." -Anayasa. 10. zf. Bir tarafa yönelerek. 11. mec. İstekleri karşıt olan iki kişiden veya topluluktan biri. 12. ask. Savaş düzenindeki ordunun iki kanadından her biri. 13. mat. Bir denklemde "=" işaretiyle ayrılmış olan iki anlatımdan her biri. 14. sp. Futbol veya hentbolda, topun, alanın yan çizgileri dışına çıkması, taç (II).

"cenah" için örnek kullanımlar

Bu cenah geçmişte karşıdan saldırarak kurtulmaya çalışıyordu.
Download this flanking attack in the past was trying to get rid of.
Kaynak: kanalahaber.com
Hatta bu cenah karşı propagandaya başladı bile denilebilir.
Even if it could be called a flanking started propaganda against.
Kaynak: haber.sol.org.tr
Ellerini ovuşturan geniş bir cenah bunu bekliyor.
A wide flanking ovuşturan hands waiting for it.
Kaynak: birgun.net
Terkos Gölü'ne dökülen Çerkezköy Deresi ve kolları, mevziin sağ cenah önünü teşkil eder.
Lake, River and its tributaries spilled Terkos Cerkezkoy, represents the positions the way right-wing parties.
Kaynak: merhabahaber.com
Sağ ve sol cenah merkezden tamamen ayrılmamakla birlikte araya mesafe koyar. Merkezdeki kuvvetler hızlı bir vur kaçla (genelde mızraklı ya
Kaynak: Hilal taktiği
Kosova savaşında sağ cenah okçu kumandanı olarak savaşmış bu savaşta oğlu Mustafa bey de sol cenah okçu kumandanı olarak görev yapmıştır.
Kaynak: Malkoçoğlu ailesi
42 Osmanlı gemisinden kurulu olan bu cenah, gemilerini kaybetmedi, Haçlı sağ cenahını bozarak, savaş alanından ayrıldı. Uluç Ali Paşa ,
Kaynak: İnebahtı Deniz Muharebesi
Alayları yerleştirmişler ve bunların cenah gerilerine de iki üç İngiliz taburu koymuşlardı. İzmit limanında bulunan birkaç İngiliz savaş
Kaynak: İstiklâl Mahkemeleri
Alayları yerleştirmişler ve bunların cenah gerilerine de iki üç İngiliz taburu koymuşlardı. İzmit limanında bulunan birkaç İngiliz savaş
Kaynak: Kuva-i İnzibatiye
Moğol komutanı Kutluk Şah 10.000 kişilik sol cenah birlikleri ile Memluklu ordusunun sağ kanadına hücuma geçti. Emir Salar ve Emir Baybars
Kaynak: Nasır Muhammed bin Kalavun

Yakın Kelimeler

Google Reklamları
(Tahmin etmek için bir harf girin)
Vagonmedya.com
2009-2024 © Sözce hakları saklıdır.