Sözce'de sorgulama yapmak için bir kelime girin

kol ne demek?

 - 13 sözlük, 25 sonuç.

BSTS / Biyoloji Terimleri Sözlüğü

kol anlamı İng. arm Osm. 'adud Alm. Arm Fr. bras
İnsan ve bazı hayvanlarda omuzla bilekler arasında kalan kısmı.

BSTS / Cimnastik Terimleri Sözlüğü

kol anlamı İng. arm Alm. Arm Fr. bras
Vücudun, omuz başından parmakların ucuna dek uzanan üyesi.

BSTS / Orta Öğretim Terimleri Kılavuzu

kol anlamı Osm. tâbi Fr. affluent
(coğrafya)
kol anlamı Osm. adût Fr. bras
(biyoloji, tarım)
kol anlamı Osm. sâk-ı zahîf Fr. stolon, stolone
(botanik)

BSTS / Sinema ve Televizyon Terimleri Sözlüğü

kol anlamı İng. crank Osm. manivel, manivela, manivela kolu, çevirme kolu Alm. Kurbel, Handkurbel Fr.manivelle
Sinem. Eski alıcı ve göstericilerde, aygıtı çalıştırmak için elle döndürülen, alıcı ya da göstericinin düzeneğini devindiren sap.

BSTS / Tarım Terimleri

kol anlamı Osm. fışkın ausläufer
bakınız» fışkın, sürgün.

BSTS / Tarih Terimleri Sözlüğü

kol anlamı
Devlet buyruklarının ulaştırılmasında izlenmek üzere belirtilmiş kentler üzerinden geçen yollar: Anadolu'nun orta kolu, Rumelinin sağ kolu.

BSTS / Tiyatro Terimleri Sözlüğü

kol anlamı
(Ort. O.):Raks, temsil, taklit ve her türlü oyun oynanan topluluk.

BSTS / Zooloji Terimleri Sözlüğü

kol anlamı İng. arm Osm. adut Alm. Arm Fr. bras
İnsan etrafının ön parçası; omuzla bilekler arasında kalan parça.

Divanü Lügati't-Türk

kol anlamı
kol
kol anlamı
kılıç veya bıçakta bulunan yol biçimi oyma
kol anlamı
dağın tepesindene aşağı inen ve derenin ortasından yüksekçe olan yer

Güncel Türkçe Sözlük

kol anlamı
is. 1. anat. İnsan vücudunda omuz başından parmak uçlarına kadar uzanan bölüm. 2. Vücudunun bu bölümünü saran bölümü: "Kara yağız oğlan yalandan gözlerinin yaşını pembe mintanının kollarına siliyordu." -O. C. Kaygılı. 3. Makinelerde tutup çevirmeye, çekmeye yarayan ağaç veya metal parça. 4. anat. Koyun, dana, kuzu vb.nde ön ayağın üst bölümü. 5. bit. b. Ağaçlarda gövdeden ayrılan kalın dal. 6. müz. Bazı çalgıların elle tutulan sap bölümü. 7. Koltuk, divan vb.nin yan tarafında bulunan dayanmaya yarayan parça. 8. Bir şeyin ayrıldığı bölümlerden her biri, dal (I), kısım, şube, branş: Türk Dil Kurumunun bilim ve uygulama kolları. 9. tar. Karakol: "Lakin böyle kardan yolların örtüldüğü bu gecede, koldan korku yoktu. Rahatça eğlenebilirlerdi." -R. H. Karay. 10. İş takımı, ekip, grup: "Öteki koldaki iki hamlacıdan birisi acınacak bir zayıflıktaydı." -S. F. Abasıyanık. 11. ask. Kanat: Sağ kol. Sol kol. 12. Dizi, düzen: Yürüyüş kolu. 13. den. Bir halat oluşturan bükülmüş lif demetlerinden her biri.

Tarama Sözlüğü

kol anlamı
1. Taraf, yan, cihet. 2. El. 3. Devriye gezen asker, bekçi

Türkçe - İngilizce

kol anlamı
isim
1) arm
2) sleeve
3) sleeve
4) handle
5) branch
6) branch
7) limb
8) rod
9) crank
10) stick
11) foreleg
12) embranchment
13) flipper
14) wing
15) stolon
16) offset
17) ramification
18) rounds
19) subsection
20) tappet
sıfat
1) branch

Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü

kol anlamı
1. Susuz dere. 2. Koyak, vadi.
kol anlamı
Kiler.

*Vezirköprü -Samsun

kol anlamı
İmza : Kolunuzu atınız.

-Kars

kol anlamı
Kök, köken.

*Erciş -Van

kol anlamı
1. Orman. 2. Yapılarda kullanılan on onbeş santimetre çapında dörtköşe biçilmiş ağaç.
kol anlamı
Avcılıkta gözetleme deliğinin çevresine ve bu deliğe giden yolun iki yanına konan çalı çırpı.

*Osmaniye -Adana

kol anlamı
Boynuzlu olması gerektiği halde, boynuzsuz ya da kısa ve kırık boynuzlu olan hayvan

*Erciş -Van

kôl anlamı
Ağacın dibinden çıkan sürgünler.

Van

kol anlamı
Kol// kol bacah: bakınız» kol kiç// kol kiç: kol bacak

Artvin Yusufeli Uşhum köyü

kol eş anlamlısı

branş
is. Kol.
dizi
is. 1. Bir iplik veya tel üzerine dizilmiş inci, boncuk vb.nin oluşturduğu bütün, sıra: İki dizi inci. 2. Herhangi bir bakımdan bir bütün oluşturan şeylerin tümü, seri: "İşte bütün eserlerini bir araya toplayacak olan bu dizinin başına yazılacak ön söz." -A. Ş. Hisar. 3. Yan yana, art arda veya zaman sırasına göre sıralanmış birbiriyle ilişkili nesne veya olayların oluşturduğu bütün sıra: Bir dizi olay. Olaylar dizisi. 4. db. Aynı söz dizimsel bağlam içinde birbirinin yerini alabilecek olan ve güçlü bir karşıtlık bağlantısı kuran ögelerin oluşturduğu bütün, paradigma. 5. ask. Saf durumundaki bir kıtada, birbiri arkasında duran erler. 6. mat. Değerleri artarak veya eksilerek art arda gelen terimler takımı. 7. müz. Bir oktavın içinde sıralanan sekiz sesin bütünü. 8. sin. ve TV Dizi film.
düzen
is. 1. Belli yöntem, ilke veya yasalara göre kurulmuş olan durum, uyum, nizam, sistem. 2. Soyut ve somut nesnelerin bir sıraya, bir hedefe, bir amaca göre sıralanması, konsept. 3. Yerleştirme, tertip: "Evin en bozuk düzeninde bile hastalığa mahsus birtakım aletler vardır." -R. N. Güntekin. 4. Bir devletin belli başlı ilkeleri bakımından yönetimde tuttuğu yol, yönetim biçimi, rejim. 5. mec. Bir kimseye, bir kuruluşa karşı toplu olarak alınan gizli karar, dolap, komplo. 6. mec. Topluca ve gizlice yürütülen herhangi bir plan, dolap, komplo. 7. mec. Dolap, hile: "Hile, düzen dağarcığından elbette yeni bir şey bulup çıkaracak." -E. E. Talu. 8. müz. Müzik aletlerinde ses ayarı, akort. 9. top. b. Toplumsal bir yapı içinde ögelerin bütüne, bütünün ögelere ve ögelerin birbirlerine göre ilişkileri: "Orta hâlli ailelerin kurduğu bu düzende herkesin bacası tüten, kapısı çalınan bir evi var." -N. Meriç. 10. hlk. Alet edevat takımı. 11. hlk. Bez dokuma tezgâhı.
ekip
is. Takım: "Aramızda ekipler kuracağız, maçlar yapacağız, oyunlar oynayacağız." -Ç. Altan.
grup
is. 1. Küme: "Bir kadın grubu gözleri komutanın penceresine dikili duruyor." -H. E. Adıvar. 2. Ortak özellikleri olan varlıklar, nesneler bütünü: Lehçeler grubu. 3. mec. Görüşleri, çıkarları bir olan kimseler bütünü, ekip. 4. ask. Çeşitli sınıf veya birliklere bağlı elemanların, belirli bir taktik görevi gerçekleştirmek üzere, tek komutanın emri altında birleştirilmesinden oluşan kıta topluluğu: Savaş grubu. Yürüyüş grubu. Savunma grubu.
kanat
is. 1. Kuşlarda ve böceklerde uçmayı sağlayan organ: "Kuşun kanatlarını kısıp bir taş parçası gibi yere süzüldüğü gözümün önündedir." -M. Ş. Esendal. 2. Balıklarda yüzgeç. 3. Bir uçağın havada durmasını sağlayan taşıyıcı aerodinamik güçlerin etkilediği yatay yüzey. 4. Kapı, pencere, dolap gibi dikine açılıp kapanan şeylerin kapağı: "Bir müddet kapı kanatlarının kenarlarını okşarcasına yokladı." -Y. K. Karaosmanoğlu. 5. Yan, taraf: Perde kanadı. 6. Meclis, parti vb. topluluklarda düşünce yönünden özellik gösteren taraflardan her biri: Partinin sol kanadı. 7. Fırıldak biçiminde olan şeylerde kol: Yel değirmeni kanadı. Pervane kanadı. 8. Angıç. 9. ask. Savaş düzenindeki ordunun iki yanından her biri, cenah: Ordunun sağ kanadı. 10. sp. Futbol, hentbol vb. takım oyunlarında hücum hattının sağ ve sol uçlarında yer alan oyuncular.
karakol
is. 1. Güvenliği sağlamakla görevli kimselerin bulunduğu yapı: "O işleri bu saatte karakolda bulunan küçük memurlar bilmez." -R. H. Karay. 2. tar. Güvenliği sağlamak amacıyla dolaşan polis, jandarma veya asker topluluğu, kol, kulluk, devriye.
şube
is. (şu:be) 1. Bir kurumun, bir kuruluşun alt mevkilerindeki iş yerlerinden her biri: Banka şubesi, askerlik şubesi. 2. Okullarda aynı düzeydeki sınıflardan her biri: "Üç günün içinde, ders verdiği üç şubeye de ‘La Pipe Turque' adlı parçayı, noktasına, virgülüne hatta noktalı virgülüne kadar ezberletti." -H. Taner. 3. biy. Dal: Hayvanlar iki şubeye ayrılır: Bir hücreliler ile çok hücreliler. 4. esk. Kol.

"kol" için örnek kullanımlar

Artık bu çalışmalarda kol gücü değil, beyin gücü yerini almıştır.
Now, these studies have not arm strength, brain power has taken place.
Kaynak: haber3.com
Bu cihaz bilekte olacak ve kol hareket ettirildiğinde şarj olacak.
This device is going to be on the wrist and the arm is moved will be charged.
Kaynak: ekonomi.haberturk.com
Kol, çeşitli hareketleri ve işleri yapmamızı sağlayan önemli bir uzvumuz. Omuz mafsalından, dirsek mafsalına kadar olan kısma kol, dirsek
Kaynak: Kol
Beşinci kol, fiilî müdahale ile ele geçirilemeyen bir kitleyi ya da devleti propaganda, casusluk, sabotaj ya da terör yoluyla manevî
Kaynak: Beşinci Kol
Kol düğmesi, gömlek , bluz gibi giysilerin kol ağızlarını iliklemek için kullanılan küçük süs eşyası. Genellikle birbirine iliştirilmiş
Kaynak: Kol düğmesi
Kol uçuşu, iki veya daha fazla hava aracı nın bir lider komutasında gerçekleştirdiği disiplinli uçuş Askerî pilotlar kol uçuşunu, ortak
Kaynak: Kol uçuşu
Kol sözcüğü ile şunlardan biri kastedilmiş olabilir: Anatomi de kol , çeşitli hareketleri ve işleri yapmamızı sağlayan önemli bir uzvumuz
Kaynak: Kol (anlam ayrımı)
Ön-ana kol yıldızı yıldızlararası ortamdaki (Yıldızlararası madde - Interstellar Medium – ISM) maddelerden yeni oluşmuş ve merkezlerinde
Kaynak: Ön-ana kol yıldızı
Karadeniz : Glina (sağ kol Kupa , Sava) Glinica (sağ kol) Bojna Bužimica Kladušnica (sağ kol Velika Kladuša ) Korana (sağ kol to Kupa ,
Kaynak: Balkanlar'daki nehirler

Yakın Kelimeler

(Tahmin etmek için bir harf girin)
Vagonmedya.com
2009-2024 © Sözce hakları saklıdır.