Sözce'de sorgulama yapmak için bir kelime girin

ciddi ne demek?

 - 2 sözlük, 2 sonuç.

Güncel Türkçe Sözlük

ciddi anlamı
sf. (ciddi:) 1. Şaka olmayan, gerçek: "Kısa zamanda yarı şaka, yarı ciddi tenkit edecek kadar yakınlaşmışlardı." -T. Buğra. 2. Ağırbaşlı: "Ben onu pek ciddi bir genç olarak tanırım." -H. R. Gürpınar. 3. Titizlik gösterilen, önem verilen: "Bu dönemde yazara konu üzerinde vukuf, ciddi incelemeler şart koşulur." -H. Taner. 4. Tehlikeli, endişe veren, ağır, vahim, kritik: "Hastalığımızın oldukça ciddi olduğuna işaret etmekten kendimizi alamadık." -B. Felek. 5. Eğlendirme amacı gütmeyen. 6. Gülmeyen: "O ciddi bir tavırla mühim bir şey anlatmaya hazırlanmış gibiydi." -Y. K. Karaosmanoğlu. 7. Güvenilir, sağlam, önemli: "Ciddi bir gazetede genç bir muharririn şu sözleri beni hâlâ düşündürüyor." -O. S. Orhon. 8. zf. Önem vererek, gerçek olarak: Size bunu ciddi söylüyorum, yalan değil! 9. zf. Güvenilir biçimde: "Çok ciddi durunca mükemmel olduklarını sanıyorlar." -A. Kutlu.

Türkçe - İngilizce

ciddi anlamı
sıfat
1) serious
2) grave
3) important
4) critical
5) earnest
6) solemn
7) sober
8) businesslike
9) momentous
10) staid
11) austere
12) sedate
13) capital
14) demure
15) devout
16) unsmiling
17) gut
18) forbidding
19) eventful
20) starched
21) sober-minded
zarf
1) mortally

ciddi eş anlamlısı

ağır
sf. 1. Tartıda çok çeken, hafif karşıtı: Kurşun ağır bir madendir. Taş yerinde ağırdır. 2. Çapı, boyutları büyük: Ağır top. Ağır tank. 3. Yoğun: "Evin sofasına girer girmez kendisini ağır bir duman karşıladı." -A. Sayar. 4. Fiziksel sebeplerden dolayı güç işiten (kulak). 5. mec. Değeri çok olan, gösterişli: "Ağır kıyafeti ile muhite uymayan Canan'ın yanında, ne kadar rahat ve sadeydi." -M. C. Kuntay. 6. mec. Çetin, güç: "Denizcilik tarihinin en ağır sorumluluklarından birini üzerine alıyordu." -F. F. Tülbentçi. 7. mec. Tehlikeli, korkulu, vahim. 8. mec. Sıkıntı veren, bunaltıcı. 9. mec. Dokunaklı, insanın gücüne giden, kırıcı: "Kızmıştım, Keziban'a söylenecek şöyle ağır bir söz arıyordum." -N. Ataç. 10. mec. Ağırbaşlı, ciddi: "Bu, on dokuz yaşında ufak tefek bir kızdı. Fakat otuz yaşındaki bir insandan daha ağırdı." -H. E. Adıvar. 11. mec. Keskin, boğucu (koku): "Bu koku, en hafif rüzgârla burnu kuvvetli bir adama uzaktan kendini hissettirecek kadar ağırdır." -F. R. Atay. 12. Kısık, alçak: "Ağaya pek duyurmak istemeyen ağır bir sesle kulağıma eğildi." -O. C. Kaygılı. 13. mec. Davranışları yavaş olan. 14. mec. Sindirimi güç (yiyecek): Ağır bir yemek. 15. is. sp. Ağır sıklet: Yıllarca ağırda güreşti. 16. zf. Yavaş bir biçimde: "Cüneyt Bey sözlerini tartıyormuş gibi ağır söylüyordu." -E. İ. Benice.
ağırbaşlı
sf. (ağı'rbaşlı) 1. Davranışları ölçülü, olgun (kimse), vakur, ciddi, hoppa karşıtı: "Büyüdükçe sabırlı, ağırbaşlı bir insan oldu." -Y. Atılgan. 2. Değeri çok olan, ağır: "Taşralarda ağırbaşlı kitaplar okumaya kalkışan öğrencileri, arkadaşları sarakaya alır." -S. Birsel. 3. Gösterişli.
gerçek
is. 1. Yalan olmayan, doğru olan şey, hakikat. 2. Gerçeklik: "Her hâlde o gün imparatorluğun ölümü apaçık bir gerçekti." -H. E. Adıvar. 3. Doğruluk: "Bu laflarda gerçek payı ne kadar çoksa duygu payı da ondan az değildir." -B. Felek. 4. sf. Bir durum, bir nesne veya bir nitelik olarak var olan, varlığı inkâr edilemeyen, olgu durumunda olan, hakiki, reel: Kâğıt paranın saymaca değeri varsa da gerçek değeri yoktur. 5. sf. Aslına uygun nitelikler taşıyan, sahici: Gerçek elmas. Gerçek hikâye. 6. sf. Temel, başlıca, asıl: "Bir kişinin ahlaklı olması için, o benim dediğim gerçek ahlaka erişebilmesi için bir iç âlemi olmalıdır." -N. Ataç. 7. sf. Doğadaki gibi olan, doğayı olduğu gibi yansıtan: Bu peyzajdaki çiçekler son derece gerçek. 8. sf. Yapay olmayan. 9. sf. fel. Düşünülen, tasarımlanan, imgelenen şeylere karşıt olarak var olan.
güvenilir
sf. Güven duygusu veren, güvenilen: "Sadece kolejinizde değil eğitim işlerinin tümünde güvenilir bir danışman olabilirim." -N. Hikmet.
kritik
is. 1. Eleştiri: "Ressam, boyacının kritiğini doğru bulmuş ve pırıltıları düzeltmiş." -N. Hikmet. 2. sf. Ciddi. 3. sf. mec. Nazik.
önemli
sf. 1. Önemi olan, mühim, ehemmiyetli: "Benim için ne kadar önemli olduğunu tahmin edebilirsiniz." -T. Buğra. 2. Politik, ekonomik, psikolojik ve askerî açıdan önemli olan, stratejik.
sağlam
sf. 1. Dayanıklı, kolay bozulmaz, yıkılmaz, stabil: "En sağlam sütunlar üstünde durduğu sanılan devir, bir karton kale gibi yıkılmıştı." -F. R. Atay. 2. Zarar görmemiş, bozulmamış: Bütün eşya sağlam. 3. Sakatlık veya hastalığı bulunmayan, sağlıklı, sıhhatli: "Zaten bünyesi pek sağlam değildi, sık sık hastalanıyordu." -A. Ümit. 4. Güvenilir: Sağlam iş. Sağlam para. 5. Gerçek, inanılır bir temeli olan: "Böyle sağlam adı nereden bulacaksın." -M. Ş. Esendal. 6. zf. hlk. (sa'ğlam) Her hâlde, muhakkak: "Sağlam bu gece perilere karıştım gitti." -H. R. Gürpınar.
tehlikeli
sf. Tehlikesi olan, korkulu, kazalı, muhataralı: "Bizim aramızda, birbirimiz hakkında çok şey bilmek gereksiz olduğu gibi tehlikelidir de." -R. Mağden.
vahim
sf. Ağır, korkulu, çok tehlikeli, vahametli: "Siz sağlam bir vücutta mutlaka vahim bir illet bulmak hevesine düşmüşsünüz." -Y. K. Karaosmanoğlu.

"ciddi" için örnek kullanımlar

Yener'in ciddi bir yara almadan atlattığı kazada, bir genç yaralandı.
Yener cheat without getting seriously hurt in the accident, a young injured.
Kaynak: haber3.com
"Altın fiyatarında 2013'ün sonuna doğru ciddi artışlar yaşanabilir".
"Gold fiyatarında livable significant increase towards the end of 2013".
Kaynak: ekonomi.milliyet.com.tr
Kentsel dönüşüm ile insanlarımız ciddi bir tehditten kurtulacak.
Urban regeneration is a serious threat to our people to be saved.
Kaynak: iskenderunhaber.com
Ancak son derece çok ciddi bir rakiple oynayacağımızı vurgulamak isterim.
I would like to highlight a very serious competitor to play with, however, is extremely.
Kaynak: antu.com
Komedi-drama, tiyatro, film ya da televizyon programlarında mizah ile ciddi konuları birleştiren bir türdür. Tarihi: Eski Yunanlılar ile
Kaynak: Komedi-drama
Çin-Sovyet Ayrılığı, Çin Halk Cumhuriyeti ve Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği arasında yaşanan ciddi bir diplomatik ayrılıktır.
Kaynak: Çin-Sovyet ayrılığı
Acil durum, hemen müdahale ya da reaksiyon gerektiren, beklenmeyen ve ciddi olay ya da durum Yaralanma, kalp krizi , mahsur kalma, yangın ,
Kaynak: Acil durum
Petit mal nöbet, petit mal epilepsi, absans nöbet veya absans epilepsi ciddi nöbet çeşitlerinden biridir. Petit mal adlandırması Fransızca
Kaynak: Absans nöbet
Yapımı hukuken şaibeli ve şehir planlaması açısından sakıncalı olduğundan ciddi protestolara neden oldu. Gökdelende bir otel, sinemalar,
Kaynak: Süzer Plaza Ritz-Carlton
Söylenen ya da yapılan eylem, ciddi görüntüsü altında, karşıt söylenceyi ya da eylemi, çelişki noktasına çekmeyi hedefler. Mizah dan farkı
Kaynak: İroni
Bir önceki sezon çok ciddi başarısılıklara uğrayan kadroya flaş transferlerin gerektiği birçok kişi tarafından savunulmaktaydı.
Kaynak: Fenerbahçe Profesyonel Futbol Takımı 1991-92 sezonu
Türk Ordusu'nun fen ve sosyal bilimler alanlarında yetişmiş subay ihtiyacı ile ilgili ilk ciddi girişim olarak, Sultan III. Mustafa
Kaynak: Fakülte ve Yüksek Okullar Komutanlığı
Ebola virüsü, insanlarda ve insan dışı primat larda viral hemorajik ateş şeklinde ciddi hastalık formlarına yol açan virüs tür. Dünya
Kaynak: Ebola
"The Men" 1950 yılında çekilmiş II. Dünya Savaşı sırasında ciddi şekilde yaralanmış ve topluma yeniden adapte olmaya çalışan gazisinin
Kaynak: The Men
Laura Esquivel (30 Eylül 1950- )Latin Amerikan edebiyatına ciddi katkıları olan Meksikalı yazar. Büyülü gerçekçilik akımının günümüz
Kaynak: Laura Esquivel
Yaşar Kutluay (d. 1931 , Silifke )Türkiye'de İslam Mezhepler Tarihi alanında ciddi çalışmalar yapmış ve kalıcı eserler bırakmış bir
Kaynak: Yaşar Kutluay
Kalite, insanlık tarihi boyunca hakkında ciddi olarak düşünülmüş, farklı fikirler ortaya konulmuş ve tarihin gelecek seyri boyunca da yoğun
Kaynak: Kalite Kavramı
Critical Mass , Türkçede ciddi çoğunluk anlamına gelen ve bisiklet ile yapılan bir etkinliktir. Dünyanın üçyüzden fazla şehrinde,
Kaynak: Critical Mass

Yakın Kelimeler

(Tahmin etmek için bir harf girin)
Vagonmedya.com
2009-2024 © Sözce hakları saklıdır.