anahtar anlamı Rum.anihtári
1. Bir kilidi açıp kapamak için kullanılan araç, açar, açkı: §
"Evde kimse yoktu. Kapıyı anahtarımla açtım." -Peyami Safa, Dokuzuncu Hariciye Koğuşu, 16.§
"Evinin bir anahtarının da bende bulunmasını rica ettim ondan."
-Adalet Ağaoğlu, Dar Zamanlar-3 Hayır, 194. §
"Cam, kapı, anahtar deliği boştur." -
Reşat Nuri Güntekin, Yaprak Dökümü, 9. §
"Feride Hanım anahtar deliğinden baktığı zaman ne görmüştü, bilir misiniz?" -Ahmet Midhat Efendi, Demir Bey Yahut İnkişâf-ı Esrar, 20. §
"Bir anahtar, paslanmış kilidin içinde kemâl-i şiddetle dönüyordu." -Sami Paşazade Sezai, Bütün Eserleri II, 211. §
"anahtar. Miftah, mikler. Türkide açar." -Ahmet Vefik Paşa, Lehçe-i Osmani. §
"Anahtar şakırtıları." -Ahmet Rasim, Şehir Mektupları, 64.§ "
Bu, odanın anahtarı." -Nazım Hikmet Ran, Kan Konuşmaz, 29. § "
Onu anahtar deliğinden bir gözleyen mi var!..." Necip Fazıl Kısakürek, Aynadaki Yalan, 29. §
"Anahtar deliğinden baktım ama nafile." -Elif Şafak, Pinhan, 141. §
"Hem zaten kilidin anahtarı da ondaydı." -Buket Uzuner, Uzun Beyaz Bulut (Gelibolu), 172. § "
Anahtarı çevirir çevirmez, üç kişi üzerine yürüdüler." -Attila İlhan, Kurtlar Sofrası, 128. 2. Bir şeyin zembereğini kurmak için kullanılan araç, kurgu. 3. Şifre yazmak ve çözmek için kararlaştırılmış olan yol. 4. İstenilen yere veya aygıta, isteğe göre elektrik akımının geçmesini sağlamak için kullanılan düzen, komütatör. 5. Somunları veya vidaları çevirerek sıkıştırıp gevşetmek için kullanılan çelik saplı araç. 6. Notaların müzik merdivenindeki yükseklik derecelerini göstermek ve buna göre okunmasını sağlamak için portenin başına konulan işaret. 7. Konserve kutularının kapağını keserek açmaya yarayan alet, açacak. 8.
mec. Vesile, araç, vasıta:
"Ahmet Rıza, şu anda, ona, mukadderatın anahtarı gibi görünüyordu." -Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Bir Sürgün, 53. § "
Dostluk, o bir maymuncuk, o bir hırsız anahtarı." -Necip Fazıl Kısakürek, Bir Adam Yaratmak, 49. § "
Yeni hayatta her fert, her millet tabiatın gizli hazinelerini say anahtarıyla açarak, oradan geçinecek." -Ziya Gökalp, Ziya Gökalp'ın Mektupları, 315.