Sözce'de sorgulama yapmak için bir kelime girin

olmak ne demek?

 - 4 sözlük, 9 sonuç.

Güncel Türkçe Sözlük

olmak, -ur anlamı
(nsz) 1. Meydana gelmek, varlık kazanmak, vuku bulmak: "En şiddetli münakaşa, kumpanyanın ismi için oldu." -S. F. Abasıyanık. 2. Gerçekleşmek veya yapılmak. 3. Bir görev, makam, san veya nitelik kazanmak: "Okumak, eczacı olmak bu sayılı inatlarından biri ve ilkidir." -T. Buğra. 4. Bir şeyi elde etmek, edinmek: "Nihayet ben mal sahibi olacağıma göre rahattım." -S. F. Abasıyanık. 5. Bir durumdan başka bir duruma geçmek. 6. Herhangi bir durumda bulunmak. 7. Uygun düşmek, yerinde görülmek: Böyle iş olmaz. Oraya gitmesek de olur. 8. Yetişmek, olgunlaşmak: Ekinler oldu. Üzümler daha olmadı. 9. Hazırlanmak, hazır duruma gelmek: Çay oldu. 10. Bulunmak: "Kız da hemen olduğu yere oturdu." -M. Ş. Esendal. 11. Geçmek, Tamamlanmak: İki yıl oldu. Nerede ise üç yıl olacak. 12. Sürdürmek, yürütmek: İlişkilerimiz dostça olsun istiyorum. 13. Bir kuruluşla, örgütle ilgili bulunmak, mensup olmak: Partili olmak. 14. Yaklaşmak, gelip çatmak: Sabah oldu. 15. Bir şey, birinin mülkiyetine geçmek: "Pırlanta gerdanlığı da tektaş küpesi de zümrüt yüzüğü de kendinin olsun!" -S. M. Alus. 16. Ek fiilin geniş zamanı olan -dır (-dir) anlamında kullanılan bir söz: Annesi oluyor. Yeğeni olur. 17. (nsz) tkz. Sarhoş olmak: Sen adamakıllı olmuşsun. 18. (-e) Uymak, tam gelmek: Bu şapka başıma oluyor. 19. (-den) Yitirmek, elinden kaçırmak: Tembelliği yüzünden işinden oldu. 20. (-den) Bir yerde doğmuş, yaşamış olmak: Köyden, kasabadan olmayan, düveni, dirgeni nasıl bilebilir? 21. (-e) Bir olayla karşılaşmak, başına kötü bir şey gelmek: Aman, ona bir şey olmasın! Kimseye bir şey olmadı. 22. (-e) Yol açmak: Bu davranışın ona çok zararı oldu. 23. Bir ad veya sıfatın belirttiği durumu almak: Su, buz oldu. 24. (yar) Sıfat-fiil eki almış kelimelerle birlikte başlama, bitirme vb. bildiren fiilleri oluşturur: Artık bize gelmez oldu. Bu işi yapmış olacak. 25. (yar) Hastalığa yakalanmak, tutulmak: Tifo olmak. Verem olmak.

Tarama Sözlüğü

olmak anlamı
1. Bulunmak, kalmak, ikamet etmek, eğlenmek.

Türkçe - İngilizce

olmak anlamı
fiil
1) be
2) have
3) become
4) get
5) go
6) happen
7) exist
8) turn
9) take place
10) go on
11) occur
12) fare
13) mature
14) befall
15) hit
16) be situated
17) eventuate
18) hap
19) hatch
20) come over
21) come off
22) come about

Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü

olmak anlamı
Bir işi bitirmek : Çamaşırı oldum.

Darıveren *Acıpayam -Denizli
Dallıca, Hacıbeyli *Nazilli, Eymir, Sürez *Bozdoğan -Aydın
*Alaşehir -Manisa
Çomaklı *Korkuteli -Antalya
*Milas -Muğla

olmak anlamı
Bitirmek.

Dont*Fethiye Muğla

olmak anlamı
Olmak

Diyarbakır

olmak anlamı
Olmak; olgunlaşmak. || ulmak

Erzurum

olmak anlamı
Olmak, bulunmak

Uşak

olmak anlamı
1. Olmak, oluvermek. 2. Meydana gelmek, vücut bulmak. 3. Uygun gelmek. 4. Münasip düşmek. 5. Vuku bulmak, cereyan etmek. 6. Doğmak. 7. Dönüşmek. 8. Mertebe kazanmak// aşih olmak: sevdalanmak// mayil olmak: meyl etmek, hayran olmak// na olusa olsun: her hâl ve şartta// nasil olsa: her halükârda// razi olmak: razı olmak // revan olmak: akmak// şehit olmak: şehit düşmek// Tamam olmak: eksiği giderilmek, tamamlanmak

Artvin Yusufeli Uşhum köyü

olmak eş anlamlısı

edinmek
(nsz) Kendini bir şeye sahip kılmak, kendine sağlamak, iktisap etmek: "Başlangıçta ücretini düşük tutup el mahareti edindi." -İ. O. Anar.
geçmek
(-e) 1. Bir yerden başka bir yere gitmek: "Elindeki kitabı bırakıp bulundukları odaya geçtim." -T. Buğra. 2. (-den) Bir yandan girip diğer yandan çıkmak: İplik iğne deliğinden zor geçti. 3. (-den) Yol, araç veya akarsu bir yerin yakınından veya içinden gitmek: Eve giderken sizin sokaktan geçeriz. 4. (-den) Bir duruma uğramak, konu olmak: Dayaktan geçmek. Muayeneden geçmek. 5. (-den) Bırakmak, vazgeçmek: "Bana yârdan geç derler / Seven yârdan geçilir mi?" -Halk türküsü. 6. (-de) Yaşamak. 7. (-den) Bir şeyi bundan böyle yapma durumunda olmamak: "Hakkın var... Ne çare ki bizden geçti, diye söyleniyor." -R. N. Güntekin. 8. (-de) Olmak, vuku bulmak, cereyan etmek: "Bu odanın içinde geçen aşk anları artık çok uzaklardaydı." -A. İlhan. 9. (-i, -e; -den) Hastalık bulaşmak, sirayet etmek: Hastalık bana ondan geçti. 10. (-den, -e) Herhangi bir durum, soya çekim yoluyla birinde görünmek: Bu titizlik ona babasından geçmiş. 11. (-den, -e) Bulunduğu yeri veya konumu değiştirmek. 12. Bir yeri aşmak, öbür yana ulaşmak: "İstanbul'a geçecek değil, parmağımı kımıldatacak takatim yok." -S. M. Alus. 13. Yerini bırakıp başka yer almak. 14. (-den) Bir konu üzerinde veya bir yerde çalışmış olmak: "Şimdiki tuluat artistlerinin çoğu oradan geçtiler." -S. F. Abasıyanık. 15. Etki yapmak, işlemek: Soğuk, ciğerime geçti. Başına güneş geçmiş. 16. Görev almak: İktidara geçmek. 17. Kalmak, devrolmak: "Paralar suyunu çekti. Fabrika da olduğu gibi Nihat'a geçti." -N. F. Kısakürek. 18. (-i) Geride bırakmak, aşmak: Bizim yelkenli vapuru geçecek. Ordu sınırı geçti. Çocuğun boyu babasını geçti. 19. (nsz) Tükenmek, bitmek, sona ermek: "Yavaş yavaş bu hırs geçer." -F. R. Atay. 20. (-i) Üstünlük sağlamak. 21. (-i) Söylemeden veya bitirmeden atlamak: O meseleyi geçelim. O bahsi geç! 22. (-i) Zamanı aşmak, geride bırakmak: "Şehzadebaşı'na geldikleri zaman saat onu geçiyordu." -P. Safa. 23. (-le) Harcamak: "Bütün günüm seni takip etmekle geçti." -Y. K. Karaosmanoğlu. 24. (-i) Bir müzik parçasını meşk ederek öğrenmek, çalmak veya söylemek. 25. (-i, -den) Birinden meşk etmek: Bu şarkıyı kimden geçtiniz. 26. Haberi bir iletişim aracı ile bildirmek: Ankara haberlerini gazetesine geçiyormuş. 27. (nsz) Sönmek: "Ocak sönmüş, koru bile geçmişti." -N. Nâzım. 28. Yazılmak, girmek: Tarihe geçmek. Kitaba geçmek. 29. (nsz) Sürümü olmak, satılmak. 30. (-i, -e) Konuşmada sözü geçmek veya basında yer almak: "Kısa süren bir hastalıktan sonra göçüp gideceğini hissetmiş hatta ölümünün gazetelere bile geçmemesini istemişti..." -H. E. Adıvar. 31. (nsz) Kullanımda olmak, tedavülde olmak: Bu para artık geçmiyor. 32. (nsz) Kabul edilemez olmak: Senin paran burada geçmez. 33. (nsz) Okulda, sınavda başarı göstermek: Çocuk bu yıl geçti. 34. Bir yere gidip oturmak. 35. (nsz) Çok bekletilmekten çürümeye yüz tutmak: Bu karpuz geçmiş. 36. (nsz) Sıyrılmak, kurtulmak, işin içinden çıkmak: Görmedim dedi, geçti. 37. (yar) argo Bazı kelimelerle birleşik fiil yapar: lska geçmek. Diskur geçmek. 38. (-i, -e) hlk. Çekiştirmek, yermek: "Beni sana geçmişler / Vallahi ben demedim." -Halk türküsü.
sarhoş olmak
sarhoş bir duruma gelmek, esrimek.
tamamlanmak
(nsz) 1. Eksiksiz duruma getirilmek, tamam olmak, bütünlenmek. 2. Bitirilmek: "Ayakkabıları çıkarıp terlikleri giyme faslı tamamlanmıştır." -T. Buğra.
tutulmak
(nsz) 1. Tutma işi yapılmak veya tutma işine konu olmak: "Bir yazıhane kiralanmış, aylıkla bir otomobil tutulmuştu." -E. E. Talu. 2. Ay ve güneş tutulma olayına uğramak. 3. Ünlü olmak, meşhur olmak. 4. Tutuk duruma gelmek. 5. Kapatılmak, sarılmak: "Kaçmayı düşündüklerinde sokağın iki çıkışının da tutulduğunu gördüler." -İ. O. Anar. 6. Bir organ veya bir şey hareket edemez olmak: "Konuşmak için dilim, yazmak için kalemim tutuldu." -F. R. Atay. 7. (-e) Birine tutkun olmak, sevmek. 8. (-e) Bir işe veya birine canı sıkılmak: "Sen filozof geçinen ukala bir adama benzersin. Bak, ben böyle şeylere fena tutulurum." -H. Taner. 9. (-e) Yakalanmak: "Hastalığa tutulduğu sıralarda bir sabun fabrikasında çalışıyordu." -N. Cumalı. 10. sp. Takım oyunlarında karşı takımdaki bir oyuncu yakından izlenmek, tutulmak, markaja alınmak.
yetişmek
(-e) 1. Ulaşmak, ermek, varmak, vasıl olmak: "Gâvur Ali kahvedeki cemaate hiçbir şey söylemeden küçük çobanla uzaklaştı, bir nefeste ağıla yetişti." -Ö. Seyfettin. 2. Vaktinde tamam olmak, bitmek, hazırlanmak, hazır olmak: Bu giysi yarına yetişmeli. 3. Vaktinde varmak, vaktinde bulunmak: "Öteki tünelle gelseler de vapura yetişeceklerini bilirlerdi." -A. Ş. Hisar. 4. Bir işe başlamış olanlara veya gidenlere sonradan katılmak: "Kadınlar, derme çatma ayakkabılarıyla onlara zor yetişebiliyorlardı." -Y. K. Karaosmanoğlu. 5. Değmek, uzanıp dokunabilmek: Ben o dala yetişemem. Bu ip kuyunun dibine yetişmez. 6. Vakit bulmak, yapabilmek: Ben bu kadar işe yetişemem. 7. (nsz) Yetmek, yeter olmak, kâfi gelmek: Bu para yetişir. Bu yemek hepimize yetişir. 8. Bir zamanda yaşamış olmak, bir zamanı veya kimseyi görmüş olmak: "Bol zamanıma yetişti de ben onu böyle şımarık büyüttüm." -P. Safa. 9. (nsz) Üremek, büyümek, olmak: "Şu Marmara kıyılarında o sene bol meyve yetişmişti." -S. F. Abasıyanık. 10. (-de) Eğitim görmüş olmak, öğrenmek, gelişmek: "İşte bu kadronun içinde yetişecektim ben." -Y. Z. Ortaç. 11. İş görebilecek yaşa gelmek, büyümek. 12. Yardım etmek, yardımına koşmak: "Tam o sırada talih imdadıma yetişti." -R. H. Karay.
yürütmek
(-i) 1. Yürüme işini yaptırmak, yürümesini sağlamak. 2. Gerektiği gibi yapmak, uygulamak: İşlerini eskisi gibi yürütüyorlar. 3. huk. Bir yargıyı yerine getirmek, uygulamak. 4. (nsz) Kabul edilmesi veya tartışılması için bildirmek, açıklamak, öne sürmek: Mütalaa yürütmek. Muhakeme yürütmek. 5. mec. ve tkz. İşinden veya bulunduğu yerden çıkarmak: "Seni, teğmene bel bağlayıp girdiğin bisküvi fabrikasından nasıl yürüttülerdi." -H. Taner. 6. argo Habersiz olarak almak, çalmak: Bizim kalemi yürütmüşler.

"olmak" için örnek kullanımlar

Ama Çek basınından böyle bir soruya muhatap olmak düşündürücü.
But the Czech press, such a thought-provoking question to be addressed.
Kaynak: medyaline.com
Ama futbolda başarılı olmak istiyorsanız böyle maçlar yapmak zorundasınız.
But if you want to be successful in football, you have to make such matches.
Kaynak: fotospor.com
Ayrıca 20 adet 3+1, 64 adet 2+1 ve 20 adet 1+1 olmak üzere 104 lojman yer alacak.
In addition, 20 pieces, 3 +1, 2 +1, 64, and 20, including 104 housing units will include 1 +1.
Kaynak: haber.stargazete.com
*İşlemci: 4'ü sanal, 4'ü de gerçek olmak üzere toplam 8 çekirdekten oluşacak.
* Processor: 4 virtual and 4 core will consist of a total of 8 real.
Kaynak: samanyoluhaber.com
"If—" (Türkçe çevirisi: Adam olmak) 1895 yılında Nobel Ödüllü Britanyalı şair Rudyard Kipling tarafından yazılmış bir şiirdir Türkçe'ye
Kaynak: Adam Olmak
Pessinus Mabedi'nde Tanrıça Kybele adına her sene düzenlenen şenliklerde tapınakta rahip olmak isteyen erkekler Kibele rahibi olmanın ön
Kaynak: Erkek sünneti
Ülkemiz coğrafyası üzerinde 13 kuş türü yok olmak üzere. Bu türlerin Türkiye'deki kuşların toplamına oranı yüzde 2,8. Türkiye'deki
Kaynak: Türkiye'de yok olmak üzere olan kuş türleri
"Öğesi olmak", kümeler kuramı nın tanımsız terim lerinden biridir. Küme lerin ya da genel olarak sınıf ların öğesi olur. ZFC kuramı na göre
Kaynak: Öğe
Lehçe (język polski), Polonyalılar ın konuştuğu dil. Polonya 'nın resmi dilidir ve 38 milyonu Polonya 'da olmak üzere dünyada toplam 50
Kaynak: Lehçe
İtalyanlar (İtalyanca : Italiani), anayurt İtalya başta olmak üzere Kuzey ve Güney Amerika ülkelerinde yaşayan Latin halkıd ır.
Kaynak: İtalyanlar
Komedi veya güldürü nün klasik (komedi tiyatro su) ve popüler (güldürme amaçlı espri) olmak üzere izlediği yolları vardır.
Kaynak: Komedi

Yakın Kelimeler

(Tahmin etmek için bir harf girin)
Vagonmedya.com
2009-2024 © Sözce hakları saklıdır.