Sözce'de sorgulama yapmak için bir kelime girin

yetişmek ne demek?

 - 4 sözlük, 9 sonuç.

Güncel Türkçe Sözlük

yetişmek anlamı
(-e) 1. Ulaşmak, ermek, varmak, vasıl olmak: "Gâvur Ali kahvedeki cemaate hiçbir şey söylemeden küçük çobanla uzaklaştı, bir nefeste ağıla yetişti." -Ö. Seyfettin. 2. Vaktinde Tamam olmak, bitmek, hazırlanmak, hazır olmak: Bu giysi yarına yetişmeli. 3. Vaktinde varmak, vaktinde bulunmak: "Öteki tünelle gelseler de vapura yetişeceklerini bilirlerdi." -A. Ş. Hisar. 4. Bir işe başlamış olanlara veya gidenlere sonradan katılmak: "Kadınlar, derme çatma ayakkabılarıyla onlara zor yetişebiliyorlardı." -Y. K. Karaosmanoğlu. 5. Değmek, uzanıp dokunabilmek: Ben o dala yetişemem. Bu ip kuyunun dibine yetişmez. 6. Vakit bulmak, yapabilmek: Ben bu kadar işe yetişemem. 7. (nsz) Yetmek, yeter olmak, kâfi gelmek: Bu para yetişir. Bu yemek hepimize yetişir. 8. Bir zamanda yaşamış olmak, bir zamanı veya kimseyi görmüş olmak: "Bol zamanıma yetişti de ben onu böyle şımarık büyüttüm." -P. Safa. 9. (nsz) Üremek, büyümek, olmak: "Şu Marmara kıyılarında o sene bol meyve yetişmişti." -S. F. Abasıyanık. 10. (-de) Eğitim görmüş olmak, öğrenmek, gelişmek: "İşte bu kadronun içinde yetişecektim ben." -Y. Z. Ortaç. 11. İş görebilecek yaşa gelmek, büyümek. 12. Yardım etmek, yardımına koşmak: "Tam o sırada talih imdadıma yetişti." -R. H. Karay.

Tarama Sözlüğü

yetişmek anlamı
Ârız olmak.

Türkçe - İngilizce

yetişmek anlamı
fiil
1) catch
2) catch up
3) keep up with
4) grow
5) catch up on
6) reach
7) pull up
8) come up with
9) overtake
10) draw up
11) equal
12) hand up
13) pull up to
14) pull up with
15) run close

Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü

yetişmek anlamı
Olgunlaşmak.

Bahçeli *Bor -Niğde

yetişmek anlamı
Yetişmek, olgunlaşmak

Doğu Trakya

yetişmek anlamı
Varmak, hücum etmek; üstüme yetişdi

Erzurum

yetişmek anlamı
< ET yetişmek: yetişmek; varmak; hücum etmek; ulaşmak. || yeteşmek || yetüşmek || üsdüne yetişmek: ulaşmak
yetişmek anlamı
1. Yetişmek, 2. Büyümek

Urfa

yetişmek anlamı
1. Yakalamak. 2. Son anda müdahale etmek. 3. İmdada yetişmek

Artvin Yusufeli Uşhum köyü

yetişmek eş anlamlısı

bitmek
(I) (nsz) 1. Tükenmek: "Dün akşam param bitmişti." -S. F. Abasıyanık. 2. Sona ermek: "Kıran kırana bir güreş bitmiş, Büyük Millet Meclisi, Başkumandanlık yetkilerini Mustafa Kemal Paşa'ya devretmiştir." -T. Buğra. 3. mec. Çok yorulmak. 4. mec. Güçsüz kalmak, çok zayıflamak. 5. (-e) argo Çok sevmek, bayılmak, beğenmek: "Buğulu bir sesi var. Ben böyle sese biterim." -H. Taner.
bitmek
(II) (nsz) 1. Bitki, tüy, saç vb. şeyler çıkıp yetişmek: "Buğdayla arpadan başka ne biter bu topraklarda?" -F. R. Atay. 2. Beklenmedik zamanda ortaya çıkmak: "Aynı anda sahnenin her yerinde birden bitiyor, bir şarkıcıdan çok bir göz bağcıya benziyordu." -M. Mungan.
büyümek
(nsz) 1. Organizmanın bütününde veya bu bütünün bir bölümünde, boyutlar artmak, irileşmek, eskisinden büyük duruma gelmek: "Büyür güzellikleri, vücutları, kısmetleri çocuklar uyurken." -F. H. Dağlarca. 2. Yetişmek: "İhtiyar Süleyman Çavuşun ellerinde büyüdüm." -A. Gündüz. 3. Yaşı artmak, yaşlanmak: "Fakat büyüdükçe o kadar sevdiği bu oyunlara veda etmek lazım gelecekti." -Ö. Seyfettin. 4. Artmak, güçlenmek, şiddeti artmak: "İkinci de okuduktan sonra kavga büyüdü." -M. Ş. Esendal. 5. Sayıca artmak. 6. Genişlemek: "Barbarosların ülkesi büyüdükçe büyüyordu." -F. F. Tülbentçi. 7. Önem ve değer kazanmak: "Türklük ülküsünün biraz daha köklendiğini, büyüdüğünü, yeşerdiğini duyarız." -O. S. Orhon.
ermek
(-e) 1. Erişmek, kavuşmak: "Nereden geldiğini anlamadığı bir ataklığa ermişti." -N. Cumalı. 2. Yetişip dokunmak: Eli tavana ermek. 3. (nsz) Bitkiler veya bunların ürünleri olgunlaşmak: "Arpalar erdi de gelin, girdik yolmaya" -Halk türküsü. 4. (nsz) din b. Kendini Tanrı yoluna vermiş kimse insanüstü kutsal bir aşamaya erişmek.
gelişmek
(nsz) 1. biy. Büyüyüp boy atmak, yetişmek, neşvünema bulmak: "Çalı süpürgeleri bir türlü ağaç hâline gelemeden ama ağacı taklit edercesine gelişir." -S. F. Abasıyanık. 2. İlerlemek, olgunlaşmak, genişlemek, inkişaf etmek. 3. hlk. Şişmanlamak.
olmak
(nsz) 1. Meydana gelmek, varlık kazanmak, vuku bulmak: "En şiddetli münakaşa, kumpanyanın ismi için oldu." -S. F. Abasıyanık. 2. Gerçekleşmek veya yapılmak. 3. Bir görev, makam, san veya nitelik kazanmak: "Okumak, eczacı olmak bu sayılı inatlarından biri ve ilkidir." -T. Buğra. 4. Bir şeyi elde etmek, edinmek: "Nihayet ben mal sahibi olacağıma göre rahattım." -S. F. Abasıyanık. 5. Bir durumdan başka bir duruma geçmek. 6. Herhangi bir durumda bulunmak. 7. Uygun düşmek, yerinde görülmek: Böyle iş olmaz. Oraya gitmesek de olur. 8. Yetişmek, olgunlaşmak: Ekinler oldu. Üzümler daha olmadı. 9. Hazırlanmak, hazır duruma gelmek: Çay oldu. 10. Bulunmak: "Kız da hemen olduğu yere oturdu." -M. Ş. Esendal. 11. Geçmek, tamamlanmak: İki yıl oldu. Nerede ise üç yıl olacak. 12. Sürdürmek, yürütmek: İlişkilerimiz dostça olsun istiyorum. 13. Bir kuruluşla, örgütle ilgili bulunmak, mensup olmak: Partili olmak. 14. Yaklaşmak, gelip çatmak: Sabah oldu. 15. Bir şey, birinin mülkiyetine geçmek: "Pırlanta gerdanlığı da tektaş küpesi de zümrüt yüzüğü de kendinin olsun!" -S. M. Alus. 16. Ek fiilin geniş zamanı olan -dır (-dir) anlamında kullanılan bir söz: Annesi oluyor. Yeğeni olur. 17. (nsz) tkz. Sarhoş olmak: Sen adamakıllı olmuşsun. 18. (-e) Uymak, tam gelmek: Bu şapka başıma oluyor. 19. (-den) Yitirmek, elinden kaçırmak: Tembelliği yüzünden işinden oldu. 20. (-den) Bir yerde doğmuş, yaşamış olmak: Köyden, kasabadan olmayan, düveni, dirgeni nasıl bilebilir? 21. (-e) Bir olayla karşılaşmak, başına kötü bir şey gelmek: Aman, ona bir şey olmasın! Kimseye bir şey olmadı. 22. (-e) Yol açmak: Bu davranışın ona çok zararı oldu. 23. Bir ad veya sıfatın belirttiği durumu almak: Su, buz oldu. 24. (yar) Sıfat-fiil eki almış kelimelerle birlikte başlama, bitirme vb. bildiren fiilleri oluşturur: Artık bize gelmez oldu. Bu işi yapmış olacak. 25. (yar) Hastalığa yakalanmak, tutulmak: Tifo olmak. Verem olmak.
öğrenmek
(-i) 1. Bilgi edinmek: "Gerçi yeni nesil, eskiyi öğrenmekte bir fayda görmüyor ama ben gene de yazayım." -B. Felek. 2. Bellemek. 3. (nsz) Yetenek, beceri kazanmak: "Her şeye dikkatli baktığı için öğrenmişti." -R. H. Karay. 4. Haber almak: "Hüseyin, ayrılma kararını öğrenince tabancayı göğsüne dayamış, ateş etmiş." -M. Ş. Esendal.
ulaşmak
(-e) 1. Varmak, gelmek: "Doğudan batıya kadar ulaşmış bir zafer bestesi dinliyorum." -R. H. Karay. 2. Elde etmek, erişmek. 3. Yetişmek. 4. Birbirine katılmak, dökülmek: Nehirler denizlere ulaşıyor.
üremek
(nsz) 1. Canlı, doğup çoğalmak: "Altı, yedi ay içinde küçük sürü üredi." -Ö. Seyfettin. 2. Yetişmek: "Çubuklu bahçede üreyen kızılcık da hiçbir yerde bulunmaz." -S. Birsel. 3. mec. Çoğalmak, artmak: Yün kalın olduğu için örgü çabuk ürüyor.
varmak
(-e) 1. Erişilmek istenen yere ayak basmak, ulaşmak, vasıl olmak: "Köye akşama doğru ancak varabildim." -S. F. Abasıyanık. 2. Belli bir duruma veya düzeye gelmek: Yaşı elliye vardı. O şimdi yolun yarısına varmıştı. 3. Hoş olmayan bir sona ermek: "Beni tahkir etmeye kadar varıyorsun." -P. Safa. 4. Bir şeyi iyice anlamak veya duymak: Tadına varmak. Sırrına varmak. 5. (-i) Acımadan, çekinmeden yapmak: Eli varmak. Dili varmak. 6. Kadın, evlenmek: "Gönül verdin derlerdi o delikanlıya / En sonunda varmışsın bir Erzincanlıya." -A. M. Dranas. 7. Bir durumdan başka duruma geçmek: Secdeye varmak. Uykuya varmak.
vasıl olmak
ulaşmak, varmak: "Biraz sonra tren Menemen'e vasıl oldu." -Y. K. Karaosmanoğlu.

"yetişmek" için örnek kullanımlar

Götze'nin arapasına Lewandowski yetişmek istedi ancak top biraz hızlıydı.
Götze'nin arapasına Lewandowski wanted to keep up, but the ball a little bit faster.
Kaynak: goal.com
Sonra yetişmek için mücadele ettik ama gücümüz yetmedi.
Then you've struggled to keep up, but not enough power.
Kaynak: haberciniz.biz
Lavezzi'nin pasında sağ kanatta topa yetişmek isteyen Lucas son çizgiden çeviremedi topu.
Lucas, who want to keep up with the ball on the right wing pasında Lavezzi'nin the last line to convert the ball.
Kaynak: goal.com
Sosyal medyanın hızına yetişmek imkânsız.
Impossible to keep up with the speed of social media.
Kaynak: haberturk.com
Geri kafalı, bağnaz ve ırkçı bir Fransız olan Victor Pivert (Louis de Funès) kızının düğününe yetişmek için acele ederken kendisini iktidar
Kaynak: Papaz Kaçtı (film)
almaları ve dramatik zirvelere yetişmek için "singspiel"lerde müziğin özel bir önemi olmamasına karşılık operalarda müziğin ana rol oynamasıdir
Kaynak: Singspiel
İnanışa göre aşık olmak için ya usta yanında yetişmek ya da mutlaka "pir " elinden bade içmek gerekir. Bade aşığa; Bir pir tarafından,
Kaynak: Bade
Her zaman Leydi, hanımefendi ve dulların imdadına yetişmek. Leydi, hanımefendi ve dullara asla zorbalık yapmamak. Aşk, dünyevî mülk gibi yanlış
Kaynak: Yuvarlak Masa Şövalyeleri
Buçukluk Regis Artemis Entreri adlı kiralık katil tarafından kaçırılınca Wulfgar ve Drizzt Artemis'e yetişmek için Cpt. Deudermont'un
Kaynak: Captain Deudermont
Meclisteki bir toplantıya yetişmek isterken, Gerede'ye 10 kilometre mesafede Kazanlar köyü civarında, annesi Altun Konak(65) ve oğlu Kazım
Kaynak: Suphi Konak
17 Nisan 2008 tarihinde durakta bekleyen bir otobüse yetişmek için park halinde bulunan bir kamyonetin tepesine tırmandığı ve kamyonete
Kaynak: Rob Marris
Cezayir'in ele geçirilmesi, II. Fernando 'nun ölümünden (1516) faydalanarak Barbaros kardeşlerinin Cezayir şehrinin yardımına yetişmek için
Kaynak: Cezayir'in ele geçirilmesi (1516)
Kamptan bir çığlık yükseldi, Haçlılar düşmanlarına yetişmek için acele ettiler, hafif kuşamlı Kumanları tam bir lig takip ettiler.
Kaynak: Edirne Savaşı (1205)
Onere, Türkmenlerin dilinde "yetişmek, çoğalmak" anlamı taşımatadır. Pınarın suları, Kendirli solonçağının ğüneyinde toprağın altından
Kaynak: Ustyurt Millî Korusu
Bunun nedeni oyunda birçok ünitenizin olması ve hepsine yetişmek gerektiğidir. Defcon' önemsiz gibi gelen,ama oyunun sonunu belirleyecek
Kaynak: Defcon
Chris bir iş görüşmesine yetişmek için otoyolda seyir halindedir. Bir kaza nedeniyle otoyol trafiği sıkışmıştır ve bu yüzden vakit
Kaynak: Korku Kapanı
Bir günlük iznini kız arkadaşı ile Kuşadası 'nda geçiren Atlı, antrenmana geç kaldığını fark edince yetişmek için aşırı hız yapınca Aydın -
Kaynak: Doğan Seyfi Atlı
Hava kararmıştır ve kocasına söz verdiği saatte yetişmek için arabayı son sürat kullanırken garip bir tesadüfle yoluna çıkan bir başka
Kaynak: Bir Bisikletlinin Ölümü
İyi bir aktör olarak yetişmek için Scuola Nazionale di Cinema, Roma 'ya gitti. Şuan Roma'da yaşıyor. 2000 yılında bir dizi filmde rol
Kaynak: Riccardo Scamarcio
Adından da anlaşılacağı gibi yetişmek için sıcak iklimi tercih eden yaz trüfü, doğal olarak yetiştiği için en yaygın olan ve buna bağlı
Kaynak: Trüf mantarı
Rakiplerinin ona yetişmek sorundu ifadesi doğrultusunda Havlicek, dayanıklılığı ile tanınırdı. " "Hondo" (John Wayne 'in aynı adlı
Kaynak: John Havlicek

Yakın Kelimeler

Google Reklamları
(Tahmin etmek için bir harf girin)
Vagonmedya.com
2009-2024 © Sözce hakları saklıdır.